4 bin yıl önceki Anadolu kadınlarının sosyo-ekonomik durumları
Kültepe'de bu yılki arkeoloji kazılarında 76 eser ortaya çıkarıldı. Arkeolojik alanda bulunan eserlere göre 4 bin yıl önce Anadolu'da kadınlar mühür bastırıyordu. Anadolu'da kadının sosyal hayat ve ekonomideki rolü ortaya çıkarken, Asur'da geçici evilik yapılan qadiştum denilen kadınlar olduğu da belirtildi.
Kayseri merkeze 24 kilometre uzaklıktaki, Hititlerin Anadolu'da kurduğu ilk kentin kalıntısı olan höyük ve etrafında onu saran Karum'dan oluşan Kültepe Ören Yeri'nde, programlı ve sistemli kazı çalışması 1948 yılında başladı. Kazılarda, Anadolu'nun en eski uluslararası ticaret merkezi, Asur Ticaret kolonisi Kaniş-Karum'da çıkan belgelere göre kadınların 4 bin yıl önce ticari anlaşma yapıp, kendi adlarına mühür bastıkları ortaya çıktı.
4 bin yıl önceye ait çivi yazılı tabletler Anadolu'da kadının sosyal hayatta, ekonomide nasıl bir rol oynadığını gösteriyor. Kayseri-Sivas Karayolu'nun 24'üncü kilometresinde bulunan Kültepe'de ilk programlı ve sistemli kazı çalışması 1948 yılında başladı. Anadolu arkeolojisinin önemli ismi Prof. Dr. Tahsin Özgüç, 2005 yılındaki ölümüne kadar kesintisiz 55 yıl kazılara başkanlık etti. Kültepe’deki kazı çalışmaları halen, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığında sürdürülüyor. Kültepe'deki kazı çalışmalarında bugüne kadar 23 bin 500 çivi yazılı tablet, 20 bin adet de arkeolojik eser bulundu. 26 Haziran'da başlayan kazı çalışmaları geçen ay tamamlandı.
Bu yılki kazılarda 2'si tablet 76 eser ile 4 bin-4 bin 500 yıllarında yapılmış idari yapıların köşeleri ortaya çıkarıldı.
BORÇ BELGELERİNİ KARI-KOCA BİRLİKTE MÜHÜRLÜYORDU: Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle sürdürülen bu yılki kazılar sonrası, Asur ticaret kolonilerinin başkenti Kaniş Krallığı'nın merkezi Kültepe'de bulunan ve sayıları 23 bin 500'ü bulan çivi yazılı belgeler, Anadolu yerlilerinin sosyal hayatına ışık tuttuğunu belirterek, bu konudaki birikimlerini Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin 'Şehir' dergisine yazan Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, ''Bu çağda Anadolu’da kadın ve erkek eşitliği sosyal hayatın özünü oluşturmaktadır. Kadın,iş ve yönetimde de bu sistem içinde kendine yer bulmuştur.Devletin başında kraliçenin görev alması gibi.Yerliler arasındaki kadın ve erkek eşitliğini kanıtlayan evlenme ve boşanma mukaveleleri karşılıklı anlaşma esasına göre düzenlenmişlerdir. Evli kadınlar, kendi adlarına anlaşma yapar, onları mühürlerlerdi. Birçok borç belgesi karı-koca tarafından mühürlenmiştir. Alacaklı, borçlunun eşini de borçlu sayar, onun garantisi isterdi. Kadınlar, evli veya bekâr olsunlar, kontrata dayanan anlaşmalara ve hukuki işlere karışırlardı'' görüşlerine yer vererek, Anadolu'da o tarihlerde kadına verilen değeri ortaya koydu.
DÜNYANIN İLK ORGANİZE TİCARET MERKEZİ: Anadolu tarihini 6000 yıl önceye dayandıran belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe, Kayseri merkeze 24 kilometrede Hititlerin Anadolu’da kurduğu ilk kentin kalıntısı olan höyük ve etrafında onu saran Karum’dan oluşan Kültepe Ören Yeri’nde yönetim binalarının, dini yapıların, ev, dükkan ve atölyelerin kalıntılarından oluşuyor. Asurların kurduğu büyük ticaret kolonileri Karumların merkezi Kültepe’deki Karum’du ve diğerlerini yönetiyordu. Kültepe, Anadolu'daki ilk yazılı tabletler, dünyanın ilk organize ticaret merkezi olan Kültepe’de bulundu. Asur çivi yazısı ile bu tabletler arasında, zamanın tüccarlarının, halkının ve yöneticilerinin siyasi ve hukuki ilişkilerini gözler önüne seren mektuplar, senetler, mühürler ve anlaşma metinler yer aldı. Ticaret yolu üstünde stratejik öneme sahip Kültepe bu özelliğini yüzlerce yıl sürdürmüş. Kayseri’nin Selçuklu ve Osmanlı Dönemi'nde İpek Yolu’nun bir parçası, günümüzde de Türkiye’nin ticaret alanında en aktif şehirlerinden olması da Kültepe ile başlayan bu ticari hareketliliğin devamı olmuştur. Dünyaca tanınmış bu açık hava müzesi, ilk olarak 1881’de dikkat çekti, 1925’te Kültepe’nin önemli bölümlerinden biri olan karum keşfedildi. 1948 yılından beri Türk Tarih Kurumu ile Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına bölgede yapılan kazılar sonucu Kültepe’de Asur, Genç Hitit, Helen, Roma, Pers ve Tabal dönemlerine ait eserler ve bulgular ele geçirildi
KABULLERDE KRAL VE KRALİÇE BİRLİKTE YER ALIYORDU: Günümüzden 4 bin yıl önce Anadolu'da kadının önemli bir yere sahip olduğunun çivi yazılı tablet ve mühürlerden anlaşıldığına dikkati çeken Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, ''Kültepe tabletlerinde 4 bin yıl önce, Anadolu’da ve Mezopotamya’da kadının hem ailedeki yeri hem ekonomik faaliyetleri ve hem de idari görevleri çok açık bir şekilde ortaya konmaktadır. Şehir devletlerinin yönetimlerinde kralların yanında kraliçelerin de söz sahibi oldukları hakkında çeşitli metinler bulunmaktadır. Bu konuda çok dikkate değer bir tablet yukarıda bahsedilen mahkeme zaptının tutulduğu tablettir. Burada Anadolu’da ismi belirtilmemiş bir krallığın kral ve kraliçesinin yan yana, kendilerine gelen heyeti kabulleri ve kararları anlatılmaktadır'' diyerek, tabletlerden çıkan kadınlarla ilğili bölümleri şöyle sıraladı:
''Kaniş-Kārumu’nda oturmuş Asurlu tüccarlarla bunların Asur’daki kadın yakınları arasındaki yazışmalar, bazı kadınların, kocalarının veya kardeşlerinin yanında aktif bir biçimde ticarî hayatın içinde yer aldıklarını ortaya koymaktadır. Erkek karşısında hukuku gözetilen ve ülke yönetiminde söz sahibi olan kadınlar elbette ki ticarî hayatın içinde ağırlıklı olarak yer almış olmalıdır. Puzur-Aşşur adlı tüccarın Waqartum adlı kadına gönderdiği TC III/I, 17‘deki mektupta bir kumaşın dokunması ile ilgili dikkate değer bazı tabirler yer almaktadır. Kadınların, kumaşların dokunmasıyla yetinmeyip, bunların pazarlanmak üzere Anadolu’ya gönderilmesinde de ön planda yer aldıkları görülmektedir. Çeşitli ticarî konuların dile getirildiği bazı mektuplardan karı-koca, baba-oğul veya kardeşler arasındaki yazışmalarda, bazen asıl konu dışına çıkılarak satır aralarına sıkıştırılmış bazı ifadelerden bu tüccar aile fertlerinin birbirleriyle ilişkileri, aralarındaki anlaşmazlıklar ve çıkar çatışmaları hakkında bilgi sahibi oluyoruz.
GEÇİCİ EVLİLİK YAPILAN KADINLAR: QADİŞTUM : ''Eldeki evlenme-boşanma kayıtlarından, tarihi devirlerin başlangıcında Anadolu’da kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olduklarını biliyoruz. Kültepe’de evlenme-boşanma konusunda da tabletler ele geçmiştir. Evlenme ve boşanmalarda erkek ve kadının aynı şartlara ve aynı esaslara tabi tutulduklarını okuyoruz. Asurlular Anadolu’da yerli bir kadınla evlenebiliyorlardı. Bu durumda ikinci bir eş almaları yasaklanmıştı. Ancak, Asur’da ''qadiştum'' denilen bir kadınla belki geçici bir evlilik yapabilecekleri kaydedilmektedir. Hukukî olarak kadın-erkek eşitliği Anadolu halkında daha o zamanlarda belirgin durumdadır.
BAŞINI BAĞLAMAK, KIZIN BAŞINA PEÇE KOYMAK: 'Zengin bir tüccar olan Ennum Aşşur karısı Nuhşatum’a gönderdiği bir mektupta bazı ailevi konulara değinmekte ve “Lalia’nın varışında peçeyi kızın başına koyacağım” demektedir. “Kızın başına peçe koymak” tabiri, bir tek yere göre hüküm çıkarmak zor olmakla beraber, Anadolu’da söz kesilerek veya nişanlanarak evliliğe ilk adımını atmış kız veya erkek için kullanılan “başını bağlamak” deyimiyle karşılaştırılabilir.
NİŞAN AKDİ VEYA BEŞİK KERTMESİ: Kültepe tabletleri içinde bir nişan akdi konusunda yazılı bir kontrat ele geçmemiştir. Anlaşılan nişan aileler arasında akdedilmekte ve herhangi bir yazılı belge gerekmemekteydi. Elimizde bir nişanın bozulduğunun resmî bir belge ile tespit edildiği hakkında bir mahkeme zaptı bulunmaktadır.
MİRAS HUKUKUNDA KADIN: Kültepe’de bulunmuş Kt. v/k 77 no’lu bir mektupta, mektubu yazan Azia isimli şahıs üç kardeşine, Asur’daki kız kardeşlerinin, babalarının vasiyetnamesini öğrenmek için kendisini taciz ettiğini bildirmektedir. Mektubun devamından anlaşıldığına göre, kız, Anadolu’daki ağabeylerinin gelmedikleri bahanesiyle oyalanmakta ve herhalde, babalarından kalan bazı mallar kendisinden gizlenmek istenmektedir.''
DHA