700 bin yıllık çocuk izlerine göre ilginç arkeolojik çıkarımlar
Etiyopya’da çocuk ayak izleri bulan arkeologların hazırladıkları rapor, 700 bin yıl önce çocukların zamanlarını nasıl geçirdiklerini anlatıyor. Ayak izleri 700.000 yıl önce yaşayan çocukların günlük hayatlarına dair ilginç varsayımsal veriler öne sürü sürülüyor.
Etiyopya’nın Melka Kunture arkeolojik alanında, "Homo heidelbergensis" insansı türüne ait yetişkin ve çocuklara ait ayak izleri keşfedildi.
The Independent gazetesinin Nature dergisinde lavio Altamura, Matthew R. Bennett, Kristiaan D’Août, Sabine Gaudzinski-Windheuser, Rita T. Melis, Sally C. Reynolds & Margherita Mussi imzaları ile yayınlanan
Melka Kunture Gombore II-2'de alanıdaki arkeoloji ve iknoloji verilerine göre Etiyopya'da 700.000 yıl önce muhtelif yaş gruplarının gündelik hayatı (Archaeology and ichnology at Gombore II-2, Melka Kunture, Ethiopia: everyday life of a mixed-age hominin group 700,000 years ago) başlıklı makeleye dayandırarak verdiği bilgilere göre; volkanik kül katmanına bırakıldığı için gayet iyi korunmuş ayak izi fosillerinin yaşı 700 bin yıl olarak belirlendi. Ayak izlerinin bulunduğu alanda aynı zamanda taş aletler ile insanların kestiği anlaşılan bir su aygırına ait kalıntılar bulundu.
Günümüzde çocukların etrafında pervane gibi dolaşan ve onları korumaya çalışan ebeveynlerin aksine 700 bin yıl önce ailelerin daha az kaygılı olduğunu öne süren; ayak izi fosilleri uzmanı Profesör Matthew Bennett, "İnsansı türleri inceleyen bilimciler için ayak izleri mühim rol oynuyor. Ayakizlerinin bazıları çocuklara ait" dedi.
Konu ile alakalı olarak theconversation.com sitesinde, Matthew Robert Bennett ve Sally Christine Reynolds imzalı bir de makale yayınlandı.
Makale, Evrensel gazetesince Berkay Günay tarafından özetlenerek Türkçeleştirildi:
Batı toplumunun, iyi bir çocukluk döneminin nasıl olması gerektiği konusunda kendine has bir görüşü vardır; korunmak, barınmak ve yasalara uygun davranmak. Fakat çocukluk algısı, coğrafya, kültür ve zamana bağlı olarak büyük farklılıklar gösteriyor. Tarih öncesi zamanlarda çocuk olmak nasıldı, örneğin oyuncakların, tabletlerin ve televizyonların olmadığı zamanlarda?
Etiyopya’da yaptıkları kazılarda çocuk ayak izleri bulan arkeologların hazırladıkları rapor Scientific Reports’da yayınlandı. Raporda 700 bin yıl önce çocukların zamanlarını nasıl geçirdikleri ayrıntılarıyla anlatılıyor. İşte o raporun özeti:
Scientific Reports’da yayınlanan yeni çalışmamızda, Etiyopya’dan çocuk ayak izlerini keşfettik. Çalışmamız, 700 bin yıl önce çocukların zamanlarını nasıl geçirdiklerini gösteriyor.
Walvis Körfezi’nin hemen güneyindeki Namibya’da, şaşırtıcı derecede güzel olan çocuk ayak izleri üzerinde çalışırken, öncelikle, ayak izlerinin çocukluk deneyimleri hakkında neler söyleyebileceği sorusu aklımıza geldi. Arkeolojik açıdan, bu izler gençti, sadece yaklaşık bin 500 yıl öncesinden kalmaydı. Bu izler, koyun veya keçi sürüsünün ardından, kurumuş çamur yüzeyinde yürüyen küçük bir çocuk grubuna aitti. İzlerden bazıları, yaşça biraz daha büyük çocukların ve belki de genç ergenlerin bulunduğu topluluktaki üç yaşına kadar çocuklar tarafından yapıldı.
Namibya Kum Denizi’nin yer değiştiren kumlarının altında korunan bu izlerdeki detay ve ayak izlerinin örüntüsü, ara sıra gerçekleşen atlama, sekme ve zıplama, onların eğlenceli olduklarını gösteriyor. Ayrıca, bu bölge, çocuklara erken yaşlarında hayvan sürüsünün emanet edildiğini gösteriyor.
ÇOCUKLARIN ETRAFINDA PERVANE OLAN EBEVEYNLER YOK
Anatomik olarak modern insanlardan önce gelen atalarımızın çocukluğu nasıldı? Homo antecessor ‘un (1,2 milyon ila 800 bin yıl önce) çocuklarının izleri, bir milyon yıl öncesine dayanan East Anglia’daki Happisburgh’de bulundu. Ne yazık ki, bu izler, çocukların neler yaptıklarına dair bilgiler barındırmıyor.
Fakat, Università di Roma “La Sapienza” araştırmacıları tarafından Güney Etiyopya’nın Upper Awash Vadisi’nde kazılarak ortaya çıkarılan ayak izleri, biraz daha fazlasını ortaya çıkarıyor. Muhtemelen, buradaki yetişkin ve birçok hayvan izlerinin yanında biriken çocuklara ait küçük izler, soyu tükenen bir tür olan Homo heidelbergensis (600 bin ila 200 bin yıl önce) tarafından yapıldı. Ayrıca, Mella Kunture adlı bölgede, taş aletler ve doğranmış su aygırının kalıntıları da bulundu.
Bu izler, 700 bin yıl öncesine tarihlenen bir volkandan gelen lav akıntılarının üzerlerini kaplaması sonucu korundu. Anatomik olarak bu izler Namibya’dakilerden farklı değil, fakat daha küçükler ve muhtemelen ebeveynleri ve yaşça daha büyük kardeşleri aktivitelerini gerçekleştirirken, çamur üzerinde duran bir veya iki yaşındaki kadar küçük çocuklar tarafından yapıldı.
EBEVEYNLERİ AVLANIRKEN ÇOCUKLAR EVDE OTURMUYORDU
Bu bulgular, uzun yıllar öncesindeki çocuk dünyasına dair benzersiz ve anlık bir bakış açısı yaratıyor. Açıkça görülüyor ki, bu zamanlarda çocuklar, ebeveynleri avlanırken bakıcıyla evlerinde oturmuyorlardı. Doğu Afrika Rift Vadisi’ndeki zorlu savana ovalarında, çocukları günlük görevleri yerine getirirken yanlarına almak doğaldı, muhtemelen gözlemleyerek öğrenmeleri için.
ÇOCUKLAR BALTALARI, BIÇAKLARI ÖZGÜRCE KULLANILABİLİYORDU
Modern ve kültürel açıdan farklı insan topluluklarının etnografik bulgularının zenginliği göz önüne alındığında, bu şaşırtıcı değildir. Bebekler ve çocuklar, çoğunlukla sosyal ve aile gruplarının en düşük üyeleridir. Yeteneklerine göre, annelerinin ve daha geniş aile gruplarının faaliyetlerine katkıda bulunmaları beklenir. Birçok toplumda, erkek çocuklar çoban olarak tercih edilirken, kız çocuklar bebek bakıcısı olarak tercih edilir. Şaşırtıcı olarak, baltalar, bıçaklar, palalar ve hatta tabancalar gibi yetişkin araçları genellikle bir öğrenme yöntemi olarak çocuklar tarafından özgürce kullanılabilir.
MÜFREDATTAKİ TEK DERS; HAYAT BİLGİSİ
Eğer Melka Kunture’daki sahneyi resmedersek, kasapları gözlemleyen çocukların, taş aletleri kullanma izinleri olduğunu ve yeteneklerini ölü hayvan kalıntıları üzerinde geliştirdiklerini görürüz. Burası onların sınıfıydı ve müfredatları hayatta kalma becerilerini kazanmaktı. Sadece bir çocuk olabilmek için çok az zamanları vardı.
OYMA VE BOYAMA YAPILIRKEN ÇOCUKLAR ORADAYDI
Bu, muhtemelen çok uzun bir süre için geçerli bir durumdu. Arjantin’deki Monte Hermoso İnsan Ayak İzi Bölgesi’nde (kabaca 7 bin yaşında), kıyı tortullarında korunan ağırlıklı olarak çocuklara ve kadınlara ait küçük izler içeriyor ve buna bağlı olarak çocukların deniz ürünlerini ve kıyı kaynaklarını toplamada önemli bir görevlerinin olduğu düşünülüyor. Benzer şekilde, Fransa’daki Tuc d’Audoubert Mağarası’ndaki (15 bin yaşında) izlerin büyük çoğunluğu çocuklara aittir ve buradaki sanat göz alıcıdır. Belki de çocuklar orada oyma ve boyama yapılırken mevcutlardı.
Fakat, bu gözlemler, Kenya’nın hemen kuzey sınırındaki Rift Vadisi’nin güneyinde bulunan Ileret’deki daha eski Homo erectus (1.5 milyon yıllık) izlerinin öyküsüyle çelişiyor. Buradaki izler, Melka Kunture’daki domestik sahnelerin aksine, göl kıyısında ilerleyen yetişkin avcı gruplarının ürünü olarak yorumlanıyor. Yine de, bu sahneler birbirlerini dışlayan sahneler değildir ve her ikisi de ayak izlerinin geçmişteki hominin davranışına ait anlık görüntü sağlama gücünü gösteriyor.
Uzak geçmişten gelen çocukların birçok sorumluluğu olduğu, yetişkinlerin daha az denetimi altında olan ve ebeveynlerin onları şımartmadığı bunaltıcı bir aile eğitimi olarak görülebilir. Bu, kendi çocukluğumuzdan çok farklı bir çocukluk tablosu, en azından Batı toplumundaki imtiyazlı hayat perspektifinden çok farklı.