Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı
Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı
Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı:
İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Beykoz Kanlıca ile Anadoluhisarı arasında bulunmaktadır.
Boğaziçi’nin günümüze ulaşmış en eski yalısıdır. Amcazade Hüseyin Paşa için bir sayfiye yalısı olarak inşa edilmiştir.
Karlofça Antlaşması’nın bu yalıda imzalandığı bilinir. Yalı, harem ve selamlık birimlerinden oluşuyordu; ancak, yalnızca selamlık dairesinin divanhanesi olarak bilinen yapı günümüze ulaşmıştır. Özgün yapıda harem dairesi ile selamlık dairesini bir bahçe ayırıyordu. Harem, fotoğraflardan anlaşıldığına göre iki katlı, iki sofalı ve ortalama 15-20 odalı bir yapı olup, 1893 Rus Savaşı sırasında buraya yerleştirilen göçmenler nedeniyle tahrip olmuştur.
Selamlık binası, hamam, mutfak, uşak dairesi gibi ek binalardan oluşuyordu. 19.yüzyıl’ın ikinci yarısında, harem yok olmadan önce, selamlık binasının arkasında ek bir bina yapılmış, bunun için selamlığın iki odası, sofası ve bazı müştemilat binaları yıkılmış, geriye yalnızca divanhane kalmıştır.
Divanhane “T” biçimli bir plana sahiptir. Kare planlı, ahşap kubbeli orta sahının etrafında, biri deniz üzerinde olmak üzere üç yönde birer kanat çıkıntı yaratır. 1650-1750 yıllarında yaygın olan bu plan tipinin kökeni Orta ve Ön Asya’ya kadar indirilir. Buradaki orta sahın avluya, kanatlar ise avluya açılan eyvanlara benzetilir. Kanatlar orta sahından Bursa kemerleriyle ayrılmış, üstleri aynalı tonozlarla örtülmüştür. İç mekan tamamen ahşap kaplamadır ve nakışlarla bezenmiştir. Altın varaklı ve tezhipli mimari elemanlar, duvar panolarındaki natüralist çiçek bezemeleri, tavanlardaki tezhipli şekiller ve bitkisel desenler yapının zengin iç mekan süslemesini yansıtır. Odanın ortasında havuz ve fıskiye vardı.
İç mekânın zengin süslemeci tasarımının aksine, dış mekan oldukça yalındır. Yapının en dikkat çeken özelliklerinden biri pencerelerinin çok alçak tutulmuş olmasıdır. Pencerelerin yüksekliğinin duvar yüksekliğinin yarısı kadar bile olmaması yapıda kendine has bir mekân ve ışık kompozisyonu yaratmıştır. Pencere kapakları ve kepenkleri bugün mevcut değildir. Geniş bir saçağın yerine sonradan yapılmış olan baş silmesi dışında yapının dış cephesi özgünlüğünü korumaktadır. Yalı, 1956’da onarım geçirmiştir. Son on yıldır restore edilmeye çalışılmaktadır.