Anasayfa / Etkinlikler

Anadolu'da uçuşan oklar tartışıldı

Tarih boyunca hemen her kavmin av ya da savaş silahı olarak kullandığı oklar İstanbul Üniversitesi'de çalıştay konusu oldu. Arkeolojik kazılarda bulunan okların özellikleri ve nitelikleri bilimsel açılardan tartışıldı.

 

Kazı Buluntusu Ok Uçları: İlk Örneklerden Orta Çağ Sonuna Kadar Malzeme, Teknik, Biçim ve Tarihlendirme” başlıklı çalıştayın ilk gününde; tarih boyunca kullanılan ok ve yaylar hakkında bilgiler verilirken,  Anadolu'da çeşitli kazılarda bulunan ok ucu kalıntılarıyla ilgili arkeolojik, metalurjik ve etnik bulgular gündeme getirildi.

İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi, sıra dışı bir konferansa ev sahipliği yapıyor.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı bünyesinde gerçekleştirilen Nif Dağı Araştırma ve Kazı Projesi'nden hareketle İzmir İli Nif Dağı Kazısı Başkanlığı'nın düzenlediği Çalıştay'ın Bilim Düzenleme Kurulu, Prof. Dr. Elif Tül Tulunay, Doç. Dr. Daniş Baykan,Yrd.Doç.Dr.Müjde Peker, Öğr. Görevlisi Ceren Baykan'dan oluşuyor.

Prof. Dr. Elif Tül Tulunay, açış konuşmasında, çalıştay fikrinin kazı başkanlığını yaptığı 2006 yılından bu yana süren Nif Dağı Kazılarındaki buluntulardan hareketle oluştuğunu belirterek, yazışmalar sonucu diğer kazı alanlarından katılımların sağlandığını söyledi.

Prof. Tulunay, çalıştayda; kazılarda bulunan ok uçlarının belirli dönemlerdeki özellikleri ve üretimine ilişkin verilerinin paylaşılmasının yanı sıra, bilinmeyen özellikler ve yeni bakış açıları keşfedebilmenin de hedeflendiğini belirtti.

MÜZİSYEN ARKEOLOG KONSER VERDİ

Açılış konuşmasını takiben aynı zamanda arkeolog olan sanatçı Esra Kayıkçı, eşi Hakan Kamalı'nın gitarı eşliğinde müzik dinletisi sundu.

F. NİHAL KÖSEOĞLU: ESKİ YUNANLILARDA OKÇULUK İSTİSNALAR HARİÇ ÖNEMSENMİYOR

Çalıştayın ilk oturumunda Hellen Dünyası'nda ok, yay ve okçuluk başlıklı bildirisini sunan F. Nihal Köseoğlu; okçuluğun üst paleolitik çağlardan itibaren av ve savaş için kullanıldığını ve günümüzde de spor olarak varlığını sürdürdüğünü belirtti. Günümüz modern olimpiyatlarında yer alan okçuluk sporunun Antik Yunan olimpiyatlarında yer almadığını söyleyen Köseoğlu, Hellen dünyasında mitoloji hariç okçuluğun pek bulunmadığını ifade etti.

Eski Yunan dünyasının okçuluğa bakışının çelişik olduğunu belirten F. Nihal Köseoğlu; İki önemli tanrı Artemis ve Apollon'un okçuluk maharetleri bulunmasına rağmen, ok kullanımının Odysseus istisnası dışında övülmediğine dikkat çekti. Okçulukta usta kavimler olan İskitler ve Perslerin de Yunanlılarca küçümsendiğini ifade eden Köseoğlu, bu kavimlerin zehirli oklarının savaşlarda onlara üstünlük sağladığını söyledi.

AYLA SEVİM EROL'DAN OKLA ÖLÜM VE YARALANMALARA KRİMİNAL BAKIŞ

Antropolog Ayşe Sevim Erol, çalıştayda kriminal bir sunum yaptı. Antik çağ ok uçları ve iskelet travmasıyla ilişkisi başlıklı sunumunda Okla yaralama ve ölümlerde bir iskeletin üzerindeki darp izlerinden ölümü hakkında hangi ipuçlarının çıkartılabileceğini izah eden Ayla Sevim Erol, ok uçlarının kol ve babaklarda yaralanmalara yol açarken kafatasında genelde öldürücü yaralar açtığına dikkat çekti. Erol, ok ucunun insan kemiklerine girerken ve çıkarken oluşturduğu delik ve çaplardan, kurbanın nasıl vurulduğunun anlaşılacağını örneklerle gösterdi ve sunumunu şu sözlerle bitirdi: "İskeletlerdeki travmaları çalışırken, ok uçlarının yol açtığı travmaların tespiti, bireyin tanımlanması, yaşam tarzının belirlenmesi ve ölüm sebebi olup olmadığının belirlenmesi açısından önemlidir"

OK UÇLARININ KİMYASAL ANALİZLERİ DE İLGİNÇ SONUÇLAR VERİYOR

"Tarsus Gözlükule ok uçlarının kimyasal analizi ve sınıflandırması" konulu bildiriyi sunan Gonca Dardeniz, önce Gözlükule kazılarının bulunduğu coğrafi konum itibariyle önemine dikkat çekti. Burada bulunan ok uçlarında demir, tunç ve bakır kullanım oranının kimyasal analizlerle belirlendiğini belirten Dardeniz, "ok imalatında her ne kadar öncelikle hedefe verdiği hasar gözeltilse de ekonomik şartların ve madenlerin kolay ve zor bulunma imkanlarının imalatta önemli rol oynadığını görüyoruz" dedi.

OK UÇLARININ SERTLİĞİ VE DAYANIKLILIĞI NASIL SAĞLANIYORDU?

Orta çağ demir temrenlerinin sertlik değerleri ve sertleştirme yöntemleri başlıklı sunumu yapan Ümit Güder, Arkeometlurjik analiz yöntemleri arasında yer alan mikro sertlik ölçümünün, demir ve çelik malzemelerden üretlmiş arkeolojik bulguların malzeme özellikleri hakkında önemli bilgiler verdiğini vurguladı. Bu yöntemin metalografik incelemelerin yorumlanmasını kolaylaştırdığını belirten Ümit Güder, Kubad abad, Samsat ve Eğridir Kervansaray kazılarındaki buluntuların analizi ile Selçukluların kullandığı okların kalite ve mahiyetinin hangi özellikleri taşığını izah ettti. Çeliğe su verme yöntemi gibi ortaçağ demircileri tarafından temren üretiminde kullanılan malzemelerin, nasıl oka dönüştürüldüğünü belirten Güder, "okların fazla sert olması istenmez, çünkü bu kırılmasını kolaylaştırır, dayanıklılık ve kurbana hasar vericilik daha çok önemsenmektedir" dedi.

İNSANOĞLUNUN ÜRETTİĞİ İLK MAKİNE: YAY VE OK

Okan Doğuhan Aslaner, yay ve okun çalışma sisteminin, bükülen materyalin dış yüzünün uzaması, iç yüzünün sıkışması esasından kaynaklandığını izah ederek, bu prensipten hareketle yay ve okun insanoğlunun kullandığı ilk malzeme olduğunu savundu. Tarihöncesi Okçuluk: Yukarı Dicle Çanak Çömleksiz Neolitik Ok Uçları Deneysel Çalışması adlı sunumunda Yukarı Diclede paleolitik çağda kullanılan ok uçlarının nasıl bir yayla atılmış olduğunu araştırdıklarını belirten Aslaner, benzer dönemlerde kullanılan ok ve yayların biçimerinden hareketle imitasyon yay üreterek, deneysel sonuçlar araştırdıklarını söyledi ve elde ettiği sonuçları dinleyicilerle paylaştı.

URARTU TAPINAĞINDA BULUNAN OK UÇLARI

Van, Sevan ve Urmiye gölleri arasında kalan özel coğrafyada üçyüz yıl kadar hüküm süren Urartu Krallığı'dan günümüze kalan en önemli arkeolojik kalıntıların görkemli kaleler olduğunu belirten Mehmet Işıklı, Urartu Kralı II. Rusa tarafından inşa edilen Ayanis Kalesi'nin de onlardan biri olduğuna dikkat çekti. Van Ayanis Kalesinden Ele Geçen Ok Uçları Üzerine Genel Değerlendirme konulu bildirgesinde Mehmet Işıklı, kazılarda çok sayıda ok ucu bulunduğunu belirtti. Ancak söz konusu ok uçlarının savaş alanlarından çok, Surlar, depolar ve tapınak aanlarından bulunduğunu vurgulayan Işıklı, özellikle tapınak alanındaki ok uçlarının savaştan çok adak için kullanılmış olma ihtimal daha güçlüdür, dedi.

NİF KAZILARINDA, PERS SALDIRILARININ ETKİLERİ GÖRÜLÜYOR

 2006 yılından bu yana sürmekte olan, Nif Dağı Kazılarında da çok sayıda ok ucu blunduğunu söyleyen Daniş Baykan, ok ucu şekillerine göre yaptıkları sınıflandırmaları izah etti. Hangi tip ok çeklinden kaç tane ve nerelerde bulunduğunu açıklayan Daniş Baykan, "Nif Dağı Kazısı, Karamettepe ve Ballacaoluk'ta Bulunan Ok Uçları" başlıklı sunumunda İskit tarzı ok uçlarından da hayli fazla bulunduğuna dikkat çekti ve "Kazılarımız gösteriyor ki bu stil ok ucu sadece İskitler tarafından kullanılıyor anlamına gelmez.  Yani sadece benzer eşyalardan hareketlerle etnik çıkarsamalar yapmak son derece yanlış" dedi. İzmir'in Buca, Bornova, Torbalı ve Kemalpaşa ilçesi sınırlarını kapsayan Nif Dağı kazılarında bölgeye yöenlik Pers saldırılarının etkilerini yoğun şekilde gördüklerini ifade etti.

arkeolojikhaber.com