Anadolu'dan Büyük Şükran Ödülü elden ele Prof. Dr. Metin Sözen'e verildi
Her yıl kültür ve sanat alanında yetkin bir kişiye verilen Anadolu'dan Büyük Şükran Ödülü'nü ünlü isimlerin eliden alan Prof. Metin Sözen, kültürle başlayan bir anayasa yapmak istiyoruz iradesinin artık zamanı gelmiştir. Gelecek kuşaklar için uykusuz geceler geçiriyorum. Ne olur bizim kuşaklar uykusuz kalınız, dedi.
Sonsuz Şükran Köyü Derneği’nin düzenlediği “Anadolu’dan Büyük Şükran Ödülü”, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Başkanı Prof. Metin Sözen’e takdim edildi. Ödül dün akşam düzenlenen tıklım tıklım dolu salonda düzenlenen görkemli törenle, geleneksel format gereği sahneye davet edilen birbirinden ünlü isimlerce elden ele verilerek Prof. Dr. Metin Sözen'e takdim edildi.
Sarıyer Belediyesi Boğaziçi Kültür Merkezi’nde yapılan ödül töreninin sunuculuğunu Elif Dağdeviren yaptı. Dağdeviren, “kahraman” olarak andığı Sonsuz Şükran Köyü kurucusu yazar ve yönetmen Mehmet Taşdiken’in kaleme aldığı, Konya’nın Çavuş Mahallesi Hüyük bölgesinde Anadolu kültürüne saygı temelinde inşa edilen köyün kuruluş manifestosunu okudu.
Daha sonra sahneye davet edilen Mehmet Taşdiken, “hayatını Türkiye kültürüne adamış insanların yapayalnız bırakıldığını” vurgularken “bu insanlara kıymetini verme yetkinliğini kendilerinde gördüklerini” söyledi.
Tasarladığı sonsuzluk imgesiyle şükreden Anadolu kadınını tasvir eden ödül heykelciği Prof. Dr. Metin Sözen takdim edilen heykeltıraş Meral Aran Kaysı “Metin hocam, size heykel yapmak da bize ödül” dedi.
Sunuculuğunu Elif Dağdeviren'in üstlendiği ödül töreni, Sarıyer Belediyesinin ev sahipliğinde Boğaziçi Kültür Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi.
İlki geçen yıl "film müzikleri" alanında Cahit Berkay'a verilen "Anadolu'dan Büyük Şükran Ödülü", 2010 yılında Konya'nın Hüyük ilçesinde gönüllük esasına göre film yapımcısı, yönetmen Mehmet Taşdiken'in öncülüğünde bir sanat köyü olarak kurulan "Sonsuz Şükran Köyü" tarafından veriliyor.
Törende konuşan Mehmet Taşdiken, Anadolu'da 20 yıl sonra bir köyün ortada kalmayacağı yorumunda bulunarak, Türkiye'nin kültürel varlıklarının korunması gerektiğini anlattı.
Taşdiken, “Sadece hayıflanmak yerine bir şeyler yapmak gerektiğini” ifade etti. Türkiye’nin kültürel varlıklarını korumanın önemine işaret ederken, bu yolda Prof. Metin Sözen’in “kamu, sivil, yerel ve özelin işbirliğine” yaptığı vurguyu anımsatan “Türkiye’de neden yeni değerler yetişmiyor, çünkü önce var olan değerlerin kıymetini bilmeliyiz” dedi.
Taşdiken, “Biz artık yalakalık dışında pek bir şey ifade etmeyen sertifikalar vermiyoruz, sadece bir ödül, kıymetli sanatçılarımızın tasarladığı anlamlı heykelcikten oluşan veriyoruz” diye konuştu.
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç: Şükran’a şükran
Prof. Metin Sözen'in eserlerinden altını çizdiği öenmli kısımları kürsüde okuyan Genç, bu önemli tespitlerin hayata geçirilmesinin belediye başkanlarının görevi olduğunu söyledi.
Genç, kentleşme ve şehircilik profesörleri Cevat Geray’ın “yerel katılımcılığın”, Ruşen Keleş’in “sorunların ve çözümlerin halka indirilmesinin” önemine vurgu yapan tespitlerini anımsattı.
Şükrü Genç, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin katılımcılığı güçlendireceğine vurgu yaptı ve konuşmasını, Prof. Metin Sözen’e şükranlarını sunarak bitirdi.
Törene katılan gazeteci yazar Taha Akyol, fotoğraf sanatçısı Ersin Alok, Prof. Nurhan Atasoy, belgesel yapımcısı yönetmen Fatih Aslan, arkeolog Nezih Başgelen, 1. Anadolu’dan Şükran Ödülü’nü alan Cahit Berkay, öğretmen Mehmet Candaş, ressam Devrim Erbil, eski İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, eski Gaziantep Belediye Başkanı Asım Güzelbey, yönetmen Biket İlhan, kerpiç yapılar uzmanı Prof. Bilge Işık, ressam Günseli Kato, Prof. Nilüfer Narlı, müzik yapımcısı İzzet Öz, iş insanı Kemal Şahin, emekli büyükelçi Namık Tan, yönetmen Atalay Taşdiken, Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Savaş Ülger, yazar Ahmet Ümit, Eski Başbakanlık müsteşarı Fikret Nesip Üçcan, müzisyen Erhan Güleryüz ve köyün başöğretmeni 96 yaşındaki Ahmet Özkan sahneye davet edilerek, birkaç cümleyle Prof. Metin Sözen’e hitap ettiler.
Sanat Tarihçilğinin duayen isimlerinden Prof. Dr. Nurhan Atasoy; Prof. Metin Sözen ile yanyana görev yaptığı günleri hatırlatarak kendisin her yönden saygıdeğer bir insan olduğunu vurguladı.
Yönetmen Biket İlhan “Çok yaşa Metin hoca” dedi.
Taha Akyol: Metin hocamıza ebedi şükranlarımızı sunuyorum
Taha Akyol da, “Anadolu’da 320 müze açarak kültürü ebedileştirdiği için Metin hocamıza ebedi şükranlarımızı sunuyorum” diye konuştu.
Nezih Başgelen: Metin Sözen sayıları gittikçe azalan erdemli insanlardan biridir.
Arkeolog Nezih Başgelen törende yaptığı konuşmada erdemin önemine dikkat çekerek, erdemli insan sayısının hızla azaldığını ve Prof. Dr. Metin Sözen'in erdemli insanlardan biri olduğunu söyledi.
Fikret Nesip Üçcan: Meğer benden Metin Hoca benden 30-40 yıl önce o projelere başlamış
Başbakanlık eski müsteşarı ve Hariciyeci Fikret Nesip Üçcan, "Eski bir hariciye memuru olarak Batı ve Kuzey Avrupa şehirlerini gezerken, bu ne bakımlı, bu ne düzenli köyler, kasabalar, kentler, niye benim memleketimde böyle düzenli ve bakımlı kentler yok diyerek üzülürdüm. sonra kısmet oldu kader beni Kültür Bakanlığına müsteşar yaptı. Avrupa Birliği'nn Ortak Miras projesi başlayınca Avrupa Kentler Birliği Projesine adeta atladım. Bizde buna dahil olalım istedim. Kimse hayır demedi. Gerekli ne varsa yaptım. Zannediyorum ki çok önemli bir şeyin peşindeyim. Meğerse bir Metin Sözen varmış. Benden 30-40 yıl önce bu işe girmiş. O kadar çok yol almış ki bugün 400 üyei olan bir Kentler Birliği var. Bugğn Metin Hocanın başlattığı bu mucize sayesinde tüm o eski yıkılmış, viran olmuş, harap olmuş şehirler kasabalar tekrar düzeldi ve adeta yarış içindeler Hoa bitmez tükenmez enerjisi ile Anadolu'nun dört köşesine koşar... Benim en büyük gururum da bu projenin bir kıyısında bulunamk ve Prof. Dr. Metin Sözen'in çıraklığını yapmak" şeklinde konuştu.
görev aldığı yıllarda Avrupa Birliği bünyesinden kültürel mirasımızla ilgili projelere imza atarken bir ilki başardığını sandığjnı belirterek, "Meğer Prof. Dr. Metin Sözen hocamn benden 20 yıl önce o projeler için yapılması gerekenleri hazılamış ve hayata geçirmiş. Önünde saygıyla eğiliyorum" dedi.
Ahmet Ümit: Bu ülkenin zenginliğinin farkına varamayan insanlar bizi yönetiyor
Yazar Ahmet Ümit, Prof. Mezin Sözen'e teşekkür konuşması yaparken, salondaki topluluğa işaret ederek "Bu salonda bir hazine var. Türkiye'nin sınırları içinde yaşayanlar bir hazineye sahipler" dedi. Türkiye'deki kültürel mirasa yönelik tahribatta işaret eden Ahmet Ümit, "Bu ülkenin zenginliğinin farkına varamayan insanlar bu ülkenin çoğunluğunu oluşturuyor. Bu ülkenin zenginliğinin farkına varamayan insanlar bizi yönetiyor. 3 bin yıllık anıtlar yok ediliyor. Prof. Metin Sözen bir anıt insandır" diye görüşünü dile getirdi.Ümit'in kısa konuşması davetlilerden yoğun alkış aldı.
Erhan Güleryüz: Ellerinden öpüyorum
Ayna grubunun kurucusu ve solisti Erhan Güleryüz de, müzisyen olarak Türkiye'yi ve dünyayı dolaştığını belirterek "Bizim ülkemizde bir hazine var. O hazine bir sandığın içinde, biz o sandığın üzerinde oturuyoruz. O sandığın kapağını açmak ve ülkemizi kendi insanımıza ve dünyaya tanıtmak gerekiyor. Sanırım bu sahnedeki en küçük yaştaki insan benim. Profesör Metin Sözen'e o kapağı açtığı için bizim kuşaklarımız adına ellerinden öpüyor, teşekkür ediyorum" dedi.
Törenin sonunda sahneye çağrılan davetlilerin hepsinin elden ele dolaştırığı ödül heykeli köyün başöğretmeni 96 yaşındaki Ahmet Özkan tarafından Prof. Metin Sözen'e verildi.
Metin Sözen: Ne olur bizim kuşaklar uykusuz kalınız!
Metin Sözen, yaptığı kısa konuşmada salondaki topluluğa işaret ederek, özetle şunları söyledi: "Salonu görünce bu ülkede hâlâ bir şeyler yapılacağına inanmaya başladım. Sıkıntı nerede biliyor musunuz? Kuşaklar arası bağın eskisi kadar sağlam olmamasında. Kuşaklararası ilişki çok önemli. Türk toplumu iki adım geri çekilerek düşünmek zorundadır. Türk toplumu bulunduğu büyüklüğün sınırlarını yeniden ölçmek zorundadır. Türk toplumu öncelikli bir toplum olmanın getirdiği onuru, bilinci ve aklı önde tutan bir geleceği kurgulamak zorundadır. Bu bakımdan bu toplantı yalnız belli bir olay üstünde, bir köy, bir insan ve onun bir araya getirdiği insanların bir arada bulunması daha yaygın hale gelmesinin olmazsa olmaz koşuludur. Çünkü biliyorum ki bu ülke ciddidir. Bu ülkenin aklın sınırlarını zorlayanlarla geleceği kuramayacağını da biliyorum. Çünkü bu ülkede dünyanın düşünürleri yetişmiştir. Dünya felsefe tarihinin büyük başlıklarının içini dolduran insanlar da vardır. Bu ülkede kuşaklar boyu sıkıntılar çekmiş insanlar vardır. Başını kaldırmış toplumların bu toprakları alma ihtirasıyla mücadele eden kuşakların birikimini artık ciddiye almamız gerekmektedir. Ben biliyorum ki "Türkiye'nin Anayasası kültürdür" sözünden önce "Kültürle başlayan bir anayasa yapmak istiyoruz" iradesinin artık zamanı gelmiştir.
Türkiye'de bilinçli insan sayısı sınırlı olabilir, ama yığının önündeki bilinç bilinçten yoksun bırakılmışların yarınlarını aydınlık kılabilir. Her şey sayısal değildir, yığınsal değildir. Bilinç ve kimlik toprağın bastığın yerinin senin olduğunun işaretidir. Türkiye bunu bekliyor epeydir. Şunu daha iyi bilmek gerekiyor ki bir takım birikimli insanların yarattığı varlıkların üzerine kurularak yarınlar kurtulamaz. Gelecek kuşaklar adına sorunumuz olduğunu iyi biliyorum. Ben gece gündüz yarınlara onları nasıl taşıyacağımızı düşünerek uykusuz kalıyorum. Ne olur bizim kuşaklar uykusuz kalınız! Geleceğin çocuklarının ortalıkta kalmaması lazımdır. O açıdan yaş önemli değil. Yaşın sınırları da önemli değil. Yalnız şunu biliyorum sıktığınız eli sıktığınız zaman acıtınız. Ben çok kültürlü, çok katmanlı, çok önemli gelecek yaratmış bir toplumun topraklarının üstünden sizin elinizi sıkıyorum diyerek onurlu ve dik durmak zorundasınız. Sınırlarımızda sorunlar olabilir, sınırlarımızda karışıklıklar olabilir. Dünya 80 tane oyunu bizim etrafımızda dolandırabilir. Ama biz bir gün bittiği zannedilen toplumdan yeni bir toplum yaratmış bir ulusun çocuklarıyız.
Şunu bilin ki tek başına sabah olmuyor. Dirsek temasında olmak yetmiyor. El sıkıştığınızı söyledim. Sıktığınız elin saygın olduğunu beklemek de gerekiyor.
Kirlenmeyen bir toplum istiyorum. Küçük şeylere tenezzül eden toplum bireylerinin Türkiye için bir gelecek yaratmayacağına inanıyorum.
Bu kadar kişi buraya gelmiş. Tatil gününü buraya harcamış kişilerin sayısal değerlerinin Türkiye'nin sayısal değerleri içinde çok büyük olduğunu görüyorum. Biz köyler yaşamalı derken şunu diyorduk 50 yıl önce. Safranbolu'da işe başladığımız zaman önce yörük köyünü ayağa kaldırdık, sonra Safranbolu'ya döndük "bak köy ayağa kalkıyor, sen neredesin" dedik.
Şunu iyi bilmelisin ki kırsal kesimden koptuğun zaman toprağından kopmaktasın. Belleğinden kopmaktasın. İnançlarını zedemektesin. Kırsal kesimin verimliliğinin gittikçe yok olduğu bir dönemde aç kalacağız. Başka ülkelerin bize el vermediği bir devlet olmaktan çıkma noktasında doğa bize kötü bakmaktadır. "Ben diriyim, toprağım, Anadolu toprağıyım. Bu toprağın derinliğini zaman içerisinde sizler yarattınız. Sizlerin elinde yok olmak istemiyorum" demektedir. Bu açıdan ne olur sabah kalktığınız zaman, "bu ülkeme ne yaptım?" sorusunu sorunuz. "Benim günlük yaşamımın ötesinde çocuklarımın büyümesi kaygılarım ve öbürlerinin ötesinde yurttaş olarak neredeyim" diye sorunuz. "Bir dünyalı olarak neredeyim" diye sorunuz. Konyalı, Beyşehirli, "ben hangi kentliyim" diye sorsun kendine. O zaman karşınıza koca bir kimlik çıkacaktır. Bizim onu şimde zedelemeye hakkımız yoktur. Saygılar sunuyorum"
Törenin ünlü müzisyen Hasan Yükselir'in davetlilere deyişlerden ve koçaklama yorumları sunduğu mini konserle sona erdi. Tören sonunda Prof. Dr. Metin Sözen yoğun ilgiye maruz kaldı ve fotoğraf çektirmek için sıraya giren davetllilerle sohbet etti.