Anadolu'dan kaçırılan eserler Paşabahçe'nin Kayıp Hazineler Koleksiyonu'nda
Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonlarıyla kültüren miras bilincini evlere taşıyan Paşabahçe Mağazaları, 30 özel tasarımdan oluşan Kayıp Hazineler Koleksiyonu ile Anadolu’dan yurt dışına götürülen tarihi mirasların unutulmamasına katkı sağlıyor.
Anadolu topraklarına binlerce yıldır damga vuran uygarlıkların kültürel ve sanatsal birikimini cam ve cam ustalığı ile birleştirip yeniden yorumlayarak gelecek nesillere miras bırakmak için çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Paşabahçe Mağazaları, “Tarih-Kültür-Cam” Koleksiyonlarına “Kayıp Hazineler” Koleksiyonu’nu eklediğini duyurdu.
Paşabahçe Mağazaları’ndan yapılan açıklamaya göre; Anadolu’dan yurt dışına götürülen ya da çeşitli anlaşmalarla geri alınabilmiş eserlerden ilham alarak hazırlanan Kayıp Hazineler Koleksiyonu’nda sınırlı sayıda üretilen 30 özel tasarım yer alıyor.
Kayıp Hazineler Koleksiyonu ile yurt dışına götürülen tarihi eserler ile ilgili farkındalığı, geri alınmış eserlerimize ve kültür varlıklarımıza sahip çıkılması konusunda da bilinci artırmayı hedeflediklerini söyleyen Paşabahçe Mağazaları Genel Müdürü Esra Tokel, “Bağlı olduğumuz Şişecam Topluluğu’nun kültürel mirası koruma ve gelecek kuşaklara aktarma misyonu doğrultusunda, Anadolu’daki tarih ve kültür birikimini cama yansıttığımız Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonlarının 14’üncüsü olan Kayıp Hazineler Koleksiyonu’nu tarih ve sanat severlerle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Koleksiyon aracılığıyla evrensel dünya mirasına sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve tarihi değerlerimizin yaşatılması konusunda farkındalık yaratmak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Topraklarımızdaki mevcut eserlerimize gerekli koruma bilinci ile yaklaşılması konusuna da dikkat çekmek istiyoruz” dedi.
Hititler, Likyalılar, Karyalılar, Urartular, Doğu Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi Anadolu’da en parlak dönemini yaşamış uygarlıkların tarihi eserlerinden ilham alınarak geliştirilen ve her zaman değerini koruyacak göz alıcı özgün tasarımları içeren Kayıp Hazineler Koleksiyonu, Kasım ayı itibarıyla Paşabahçe Mağazaları’nda satışa sunuldu.
Koleksiyonun en fazla 2 bin adet olacak şekilde sınırlı sayıda üretilecek parçaları şöyle:
Antik Amfora: 11’nci yüzyılda Marmaris yakınlarında Serçe Limanı adlı küçük körfezde kayalara çarparak batan gemiden ilham alınarak tasarlanan Antik Amfora’nın üzerindeki rölyef desenler, çıkarılan binlerce cam parçasının bir araya getirilerek eserlerin teker teker oluşturulmasına gönderme yapıyor. Batıkların yerlerini belirleyen Anfora’lardan esinlenerek oluşturulmuş olan Antik Anfora üzerindeki desenler, Serçe Batığı ticaret gemisinden çıkan İslami camlar üzerinden alındı. ABD, Almanya, Rusya, Danimarka, İtalya, Fransa, İsviçre, Bulgaristan, Ukrayna ve İngiltere gibi ülkelerin müzelerinde sergiledikleri de Türkiye'den çıkarılmış birçok tarihi eser ve amfora bulunuyor. Şişecam Topluluğu, 35 yıl önce Marmaris Serçe Limanı’nda keşfedilen Cam Batığı’nın hikayesini ‘Cam Yeniden Cam’ adıyla belgesel haline getirmişti.
Cihan Barutluk Obje: 14-16’ncı yüzyıl Osmanlı dönemine ait süsleme özelliklerini taşıyan saz yolu üslubundan esinlenilerek tasarlandı. Ülkemizden çeşitli yollarla götürülen veya hediye edilen barutluklar, Danimarka Davids Samling ve New York Metropolitan Müzesi gibi müzelerde sergileniyor.
Sefer Alınlık: Avrupa müzelerinde, kuşatma ve savaşlardan ele geçirilen çok sayıda Anadolu kökenli askeri araç gereçten biri olan Sefer Alınlık, 17’nci yüzyıla ait tombak bir at alınlığından esinlenilerek tasarlandı. Sefer alınlık üzerindeki desenleri tasarlanırken Los Angeles Sanat Müzesi’nde sergilenen 16’ncı yüzyıl Osmanlı tombak at alınlığından ve Rusya Hermitage Müzesi’ndeki at alınlığının hatai ve floral bezemelerinden esinlenildi.
Zafer Miğfer: Üzerinde yer alan desenler, 16-17’nci yüzyıl Osmanlı dönemine ait Moskova Kremlin Müzesi ve Hermitage Müzesi’nde sergilenen miğferlerden esinlenilerek oluşturuldu. Özellikle Osmanlı döneminde kullanılan rumi ve hatai stilindeki miğferin alt parçasında bulunan desenler de miğferlerin kulak siperliğinden esinlenilerek tasarlandı. Benzer miğfer örnekleri halen Fransa Louvre Müzesi, Almanya Bayerisches Armee Müzesi ve ABD Metropolitan Müzesi’nde sergileniyor.
Nefise vazolar ve Nefise kaseler:Farklı çinilerin bir araya gelmesiyle oluşturulan ve bir araya gelirken ne kadar değerli olduklarını hatırlatan eski Japon geleneği ‘kintsugi’ tekniğinden esinlenerek tasarlanan Nefise vazolar ve Nefise kaseler, yurtdışındaki yüzlerce çiniye dikkat çekmek amacıyla tasarlandı. British ve Louvre Müzeleri başta olmak üzere, yurt dışındaki müzelerde yüzlerce İznik çini ve seramikleri sergileniyor.
Çinili Tütsülük: bugün, İngiliz Müzesi’ndesergilenen yaklaşık 1510 yılına ait İznik işi kalemdanın üzerinde bulunan desenlerden ilham alınarak tasarlandı.
Lale Dokumalı Vazo: Hatai ve lale motiflerinden oluşturulan ürün, Harvard Üniversitesi Sanat Müzesi ve Arthur M Sacler koleksiyonunda yer alan Osmanlı Dönemi 16’ıncı ve 17’inci yüzyıla ait bir kumaştan esinlenerek oluşturuldu.
Sümbül Dokumalı Vazo: Çok yapraklı, lale, sümbül ve nar motiflerinden oluşturulan ürün, Osmanlı Dönemi 16’ıncı yüzyıla ait bir kumaştan esinlenilerek tasarlandı.
Karanfil Dokumalı Vazo: Çok yapraklı çerçeveli şemse şemalı ürün, Osmanlı Dönemi 16’ıncı yüzyıla ait bir kumaştan esinlenilerek oluşturuldu. Kumaş şu an Danimarka’daki David Samling Müzesi’nde sergileniyor.
Tuveys Dokumalı Mumluk: Tavus kuşu tüyü motifiyle, birbirine bağlı şemseler kullanılarak çok yapraklı özgün bir kompozisyonla dekorlanan ürün, Floransa, Bargello Müzesi’nde Osmanlı Dönemi 17’nci yüzyıla ait bir kumaşın deseninden esinlenilerek tasarlandı.
Hitit Keçisi: 1907-1912 yılları arasında Büyükkale ve çevresinde yapılan kazılarda bulunan ve yurtdışına kaçırılan on binlerce Boğazköy çivi yazılı tabletlerden biri olan M.Ö. 2000 yılına ait Bronz Keçi Tablet, yapılan görüşmeler sonucunda 2018 yılında Fransa’dan geri alındı ve yeniden ülkemize kazandırıldı.
Milet Agora Kapısı Kitap Dayanağı: El imalatı camdan üretilen ve ‘patede verre’ tekniği ile şekillendirilen Milet Agora Kapısı kitap desteği,Sultan II. Abdülhamid Han’ın bilgisi dâhilinde Almanlar tarafından Berlin’e başka eserlerle beraber götürülen Millet Agora Kapısı’ndan esinlenilerek oluşturuldu. Eser, Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergileniyor.
Milet Testi: M.Ö. 630 yıllarına tarihli bir pişmiş toprak testiden esinlenerek tasarlanan ürün, üzerinde griffon, keçi, ceylan ve su kuşları, en alt bordürde ise lotus ve lotus tomurcukları ile betimlendi. Milet Testi benzeri sıvı taşımak için kullanılan yonca ağızlı oenokhoeler; Almanya Glyptothek Müzesi, Paris Louvre Müzesi, ABD Getty Museum gibi birçok yabancı müzede sergileniyor.
Geyikli Kandil: Desenlerinde eski çağlara ait bitki ve geyik motiflerinin kullanıldığı kandil günümüzde ülkemizden götürülen Erken Roma Dönemine ait kandillerden esinlenerek tasarlandı. Ülkemizden götürülen Erken Roma dönemine ait kandiller bugün Rusya, Avrupa ve Amerika’da bulunan birçok müzede sergileniyor.
Didyma Sütun Kase ve Didyma Sütun Vazo: Didim Antik Kenti’nden çıkan kolonlardan esinlenerek tasarlanmıştır. M.Ö 3’üncü yüzyıla ait kolon parçaları çeşitli yollarla Türkiye’den çıkartılmış olup bugün Fransa’da Louvre Müzesi’nde sergileniyor.
Mozaikli Kase ve Mozaikli Vazo: 1960’lı yıllarda yağmalanan Çingene Kızı Mozaği’nin yurtdışına götürülen 12 parçasından esinlenilerek tasarlandı. ABD’nin Ohio eyaletinde Bowling Green Üniversitesi tarafından satın alınan bu parçalar, 2018 yılında Türkiye’ye getirildi ve Gaziantep'te bulunan Zeugma Mozaik Müzesi'nde sergileniyor.
Troya Kulplu Vazo: Formunu Troya’ya özgü kulplu kupalardan alan vazo, Troya hazinelerindeki altın takıları temsil eden rölyef desenlerle dekorlandı. Özel çabalar ve çalışmalar sonucunda bir miktar eserin ait oldukları topraklara dönmesi sağlanırken, diğer eserler bugün Rusya Hermitage Müzesi ile Puşkin Müzesi’nde, ABD Pennsylvania Müzesi’nde, Almanya Schmuck Museum Pforzeim’da, New York Metropolitan Sanat Müzesi ve İngiliz Müzesi’nde sergileniyor. 1871-1890 yılları arasında kaçak kazılarla tahrip edilen Troya'dan kaçırılan Troya Hazineleri’nin Türkiye'ye iadesi için çabalar hala sürdürülüyor.
Troya’dan Testiler: MÖ. 2600-2450 yıllarına ait Troya’ya özgü kulplu toprak kaplardan esinlenerek tasarlandı. Benzer eserler, İngiltere Ashmoleon Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
Helenistik Miğfer Kandil: Bergama toprakları üzerinde yaşayan Mysialılara ait bronz bir miğferden esinlenerek tasarlanan bu miğferler, Almanya’da bulunan Pergamon Müzesi’nde sergileniyor.
Devler Savaşı Obje: Zeus ve Devler arasında geçen savaş sahnesinin canlandırıldığı objede karakterler, kronolojik bir örgüde farklı cam katmanlara işlendi. Mağlup edilmiş dev tasvirleri geride, tüm ihtişamıyla galip gelecek olan Zeus ise önde konumlandırıldı. Bergama Zeus Sunağı, Osmanlı İmparatorluğu’ndan gemilerle Almanya’ya taşınarak Berlin Devlet Müzesi'ne konuldu. Müzede onarılarak ayağa kaldırılan, İkinci Dünya Savaşı sırasında Rusya'ya götürülen ve savaş sonrasında Almanya'ya iade edilen bu görkemli sunak, müzeye adını vermiştir.
Yortan Vazo: Karabük’ün bir beldesi olan Yortan’dan çıkan MÖ. 2750-2300 yıllarına ait İç Batı Anadolu kültürünü temsil eden siyah renkli el yapımı toprak bir üründen esinlenerek tasarlandı. Yortan’dan çıkan pek çok eser bugün Amsterdam Üniversitesi, Allard Pierson Müzesi’nde sergileniyor.
Birgi Mumluk: İzmir’in Ödemiş ilçesinde bulunan Birgi Ulu Camii minberinin kapısı 1993 yılında izinsiz olarak yurt dışına çıkartılmış, yurt içinde ve yurt dışında aranan minber kapısı Londra’da bir operasyon neticesinde bulunmuş ve 11 Kasım 1995 tarihinde ülkemize getirilmiştir. Ürün Selçuklu geometrik desenleri ile dekorlanmıştır.
Divriği Sahan: Sivas’taki Divriği Cami’nin doğu nefinin güney duvarı ile birleştiği bölümde bulunan ceviz ağacından yapılmış 2 ahşap panel kaybolmuştur. Ancak yapılan çalışmalar sonucunda New York’ta bulunan panel 29 Nisan 1999 tarihinde, Londra’da bulunan panel ise 9 Mayıs 1999 tarihinde ülkemize getirilmiştir. Divriği Sahan bu ahşap panellerde yer alan bitkisel motifler ve bordürlerden esinlenilerek tasarlanmıştır.
Farisi Gümüş Maşrapa: Ürün yurt dışından geri alınan 17. yüzyıla ait II. Osman tuğralı gümüş bir maşrapadan esinlenerek tasarlanmıştır. Yurt dışına götürülen Selçuklu, Memluk, Timur (Moğol), Endülüs ve Osmanlı dönemine ait İslam eserler birçok açık artırmada koleksiyonerlere satılmaktadır.
İstanbul’dan İşlemeli Şişe: 1764 yılına ait bir gülabdandan esinlenerek tasarlanan ürünün üzerine floral desenlerle oluşturulmuş bir kompozisyon dekorlandı. Günümüzde yurt içi ve yurtdışı müzelerinin koleksiyonlarını süsleyen bu tür eserler, yurtdışına çeşitli yollarla götürülmüştür. Eserin orijinali Atina Benaki Müzesi’nde sergilenmektedir.
Nuh’un Gondolu: Anadolu’da yaşamış ve soyu tükenmiş olan Anadolu aslanı, fil, çita, pars, yaban eşeği gibi çeşitli hayvan motiflerinin yer aldığı ürün üzerindeki motifler Nuh’un Gemisine alınan hayvanları temsil etmektedir. Ülkemizde, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi sınırlarında, Telçeker Köyü yakınlarında gemi teknesi izini andıran çukurun Nuh’un Gemisi’ne ait bir iz olduğu iddiaları bulunmaktadır.