Ankara'daki sözde Arkeoloji Şurası fiyasko ile sona erdi
Ankara'da önceki gün başlayan ancak Türk arkeoloji dünyasının yarısından fazlasının ve resmi kurum yetkililerinin katılmadığı sözde Arkeoloji Şurası, 2-3 kişinin katıldığı göstermelik komisyon toplantıları ile sona erdi. Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Başkanı Nevzat Çevik, enstitünün kısa süre önce kurulmasına rağmen önemli işlere imza attığını iddia etti.
Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsünce gerçekleştirilen sözde Arkeoloji Şurası değerlendirme konuşmalarıyla sona erdi.
Türkiye'nin alanında saygın ve ünlü arkeoglarının ve resmi kurum temsilcilerinin bir çoğunun katılmadığı sözde şurada, etkinlikten bir kaç gün önce son anda belirlenen isimlerle oluştururlan derme çatma komisyonların bir kısmı 2'er 3'er kişilik toplantılarla gerçekleştirdi. Öyle ki kurumun sosyal medya sitesinde komisyon toplantı fotoğrafları yerine dışarıdaki çocuk etkinliğinden fotoğraflar yayınlanması tercih edildi.
Bilim ve Araştırma, Arkeometri, Dijital Arkeoloji, Eğitim, Sanat, Turizm ve Tanıtım, Kültür Ekonomisi, Kültür Politikaları, Kurum ve Yasalar, Kültürel Miras ve Müzecilik başlıklarında çalışma yapan 11 komisyonun daha önce nasıl ve ne şekilde hazırlandığı bilinmeyen raporları tartışmaları dikkat çekti.
Dışarıdan şuranın fiyasko ile bittiği gözlemlenirken içeriden durum öyle görülmüyordu. Şuraya katılan isimler AA'nın haberine göre etkinliği öve öve bitirmediler.
İşte dijitalden naklen yayınlanan fiyaskoya rağmen yapılan açıklamalar:
Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü proje lideri Prof. Dr. Nevzat Çevik, Anadolu'nun dünya arkeoloji tarihinin gelişmesinde büyük katkıları olduğunu belirterek, enstitünün kısa süre önce kurulmasına rağmen önemli işlere imza attığını söyledi.
Çevik, enstitünün adındaki arkeoloji başlığının ilgili bütün bilim dallarını temsilen kullanıldığını iddia ederek "Arkeolojinin ana meseleleriyle biçimlenen 11 komisyonun uzun ve detaylı raporlarında öne çıkan konular komisyon başkanları tarafından özetlendi. Her bir komisyon arkeoloji alanında yaşadığımız sorunların çözümleri hususunda tespitlerde ve önerilerde bulundu." dedi.
Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü'nün görevlerine de değinen Çevik, "Görevlerimiz arasında, eski çağ bilimlerine nitelikli gelecek hazırlamak, Türk arkeolojisi için bir düşünce kuruluşu misyonunu üstlenmek, arkeoloji çalışmalarına yön vermek, ilgili kurumlar arasında koordinasyon sağlamak, koruma bilincini geliştirmek, mezunlara istihdam yolları aramak, arkeolojik araştırma ve yayınları teşvik etmek, araştırmacıların erişebileceği kütüphaneler oluşturmak ve kültürel mirasın çalışmasına yönelik çalışmalar yapmak gibi çok sayıda madde bulunuyor. Önerilen tespit ve çözümlerin başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere ilgili kurum ve uzmanlarla birlikte çalışmasıyla Türk arkeolojisinin önündeki engeller kaldırılarak gelişmeye hız ve nitelik kazandırılması önemlidir. Arkeolojinin gelişmesi, kültür sanat, turizm, ekonomi ve uluslararası politik gibi pek çok konuda güçlenmemize katkı sağlayacaktır. Bilim ve kültür dünyasında hak ettiğimiz yerde olmamız bir mecburiyettir. Şurada sunulan önerileri rahatlıkla gerçekleştirecek kapasitede bilim insanlarımız mevcuttur. Enstitümüzün kurulmasıyla gücümüz perçinlenmiştir." şeklinde konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Avrupa Birliği Dış İlişkiler Proje Koordinatörü Hale Ural, komisyon çalışmalarının 8 aylık süreçte oluşturulduğunu savunarak, Türkiye'nin sürdürülebilir kültürel kalkınmasında arkeoloji alanındaki çalışmaların stratejik önemini vurguladı.
Ural, şurada sunulan çözüm önerileri ve tespitleri ilgililere ileteceklerini ifade ederek, "Bu önerileri siz değerli hocalarımızla birlikte hayata geçirmeyi arzu ediyoruz. Katılımlarınız ve katkılarınız için şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Müşaviri Muhammed Hakan Tanrıöver ise "Kültürümüzü geliştirmek için devletin daha çok himayesini gerektiren alanlar dikkatle tespit edildi. Bakanlığımızın sorumluluklarıyla, diğer bakanlıkların, yerel idarelerin, sivil toplumun sorumlulukları net olarak tanımlandı. Son derece kıymetli tavsiyeleri not ettik. İnsanı ve bilimi esas alarak, berrak, ilim ve irfan geleneğimizden beslenerek her türlü ayrımcılığı reddederek, arkeolojiye sahip çıkacağız. Anadolu'nun derin irfanına yaslanacağız ve insanlığın birikimiyle çatışma içerisinde olmayacağız. Gelecek politikalarımıza yön verecek bütün bu uyarı, öneri ve tespitler için bütün şura mensuplarına teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Strateji belirlemeye katkı verilerek hem kısa hem de uzun vadeli yol haritasının belirlendiği şura sonunda Türk arkeolojisi için bir deklarasyon da oluşturuldu.
Program sonunda AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Edibe Sözen, "Arkeolojide ve kültürel miras alanlarında yeni yöntemlerle çalışmaya, aynı zamanda yeni tasarımlar, yeni nesil araştırmalara ihtiyaç var." dedi.
Şurada Turizm ve Tanıtımda Arkeoloji Komisyonu Başkanlığını yapan Sözen, Gaziantep'te kurulan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü'nün Türkiye'de bir ilk olduğunu iddia ederek "Enstitünün önemi şu, sadece ulusal alanda değil, Türk Cumhuriyetlerinin farklı şehirlerinde, Balkanlarda, Asya ülkelerinin şehirlerinde de çalışma yapabilecek bir kapasiteye sahip. Anadolu coğrafyasında da Yeniçağ, Orta Çağ, ilk İslam dönemi, Selçuklu dönemi öncesi, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi olmak üzere farklı alanlarda çalışma yapabilecek bir kapasiteye sahip. Alınan komisyon kararlarıyla beraber yeni bir çalışma planı ortaya konacak. Ben enstitünün Türkiye açısından, kültürel gelişimi açısından çok önemli katkılar sunacağını düşünüyorum."
Avrupa Birliği, Gaziantep Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı paydaşlığında kurulan enstitünün çalışmaları hakkında bilgi veren Sözen, "Kurulduğu eski bir kilisenin restorasyonu tamamlandı. Aynı zamanda enstitü bir laboratuvara sahip. Kazılarda ortaya konan eserler bu laboratuvarlarda incelenecek. Proje, gerçekten Türkiye'nin hem bölgesel anlamda hem de dünyaya vereceği mesajlar anlamında çok önemli bir role sahip olacak. Bütün Türkiye'deki arkeologları ve tabii bölgemizde çalışma yapan arkeologları bir araya getirme gücüne sahip. Bunun dışında yayınları noktasında da çok önemli çalışmaları var. Bugüne kadar 26 kitap yayınlandı. Bundan sonra da daha fazla sayıda yayınlanacak. Anadolu coğrafyasındaki farklı toprak katmanlarında ortaya çıkan medeniyetleri de inceleme fırsatı verecek." diye konuştu.
Prof. Dr. Işın Yalçınkaya da "Arkeoloji Şurası"nın çok önemli ve verimli geçtiğini iddia ederek "Belki Türkiye'de hiçbir zaman arkeoloji ve kültürel değerlerimize ilişkin bu denli ayrıntılı bir çalışma yapılmış değildi. Ben şahsen kendi meslek hayatım boyunca bu anlamda bir çalışmaya ilk kez tanık oluyorum. Aynı zamanda bu sorunlarımızın bir saptamasıdır. Anadolu çok zengin bir coğrafya olduğu için, sorunları da o oranda büyük bir ülkeyiz. İşte bu komisyonlar bu temel sorunları topladılar ve herkes kendi açısından değerlendirdi." açıklamasını yaptı.
Sanat ve Arkeoloji Komisyonu Üyesi Asım Erverdi ise 2 buçuk yıl önce enstitü projesine girdiğini belirterek, "Türkiye'nin coğrafyası itibariyle çok geniş bir alana hitap ettiği halde hala yabancı fonların öncülüğünde bugüne kadar gelinmiş. Açılış konuşmasında İlber Ortaylı’nın dediği gibi, uluslararası proje bir perspektif, tarihe yön veren bir bilgi kaynağı olarak çok gecikmiş. Ama inşallah çok kısa zaman sonra gerçekleşecek bir enstitü projesini umutla bekliyoruz. İyi olacağını düşünüyorum." dedi.
Erverdi, kültür turizminin dünyada çok ileri bir noktada olduğuna dikkati çekerek, "Kültürel miras, kültür ekonomisi ayrıca arkeolojik boyutuyla ele alındığı zaman bir mana kazanıyor. Kültür turizmi dünyada çok ileri bir noktada. Türkiye 80'li yıllarda güneş, deniz, kum turizmine yatırım yaptı. Burada bir şey var ama çok ucuz turizm. Halbuki turizmi gelişmiş ülkelerdeki gibi, müzecilik, kültür turları ve parası olan kitlenin para harcayacağı, nitelikli ürün alacağı bir turizm önemli." tespitini paylaştı.
Arkeoloji biliminin, bir kültür ekonomisi ve kültür projeksiyonuyla önemli noktalara varabildiğine vurgu yapan Erverdi, "Bizim coğrafyamızdaki malzeme de bu anlamda zengin. Bunun organize edilmesi, belli perspektifle, mühendislikle hareket edilmesi çok önemli. İnşallah enstitü bu konulara yardımcı olur." ifadelerini sözlerine ekledi.