Antiokheia: Pisidia Antiokheia
Antiokheia: Pisidia Antiokheia neresidir?
Antiokheia
Pisidia Antiokheia
Anadolu'da kurulmuş 3 Antiokheia arasındadır.
Güneybatı Anadolu’da, İsparta’nın Yalvaç İlçesi’nin yaklaşık 1 km. kuzeyinde ve Sultan Dağları’nın güney yamaçları boyunca uzanan verimli arazide kurulu kent.
Kent MÖ 3. yüzyılda Seleukos I Nikator ya da oğlu Antiokhos I Soter tarafından Magnesia ad Meandrum’dan göç ettirilenlerle kuruldu. MÖ 39 ila 36 yılları arasındaki bir tarihte Amyntas’ın idaresi altına giren Antiokheia, onun MÖ 25’de öldürülmesiyle, bölgenin bütün şehirleri gibi, Galatya eyaletine dahil edilmiş ve Colonia Caesarea adını almıştır.
Augustus’un yalnızca Pisidya’da değil fakat Anadolu’da kurduğu ilk ve en önemli koloni olan Antiokheia bu tarihten sonra giderek daha da önem kazandı. MS 3. yüzyılın sonlarına doğru kurulan genişletilmiş Pisidya eyaletinin, Hıristiyanlık döneminde de Pisidya bölgesinin metropolisi durumuna geldi.
Sebaste Yolu (Via Sebaste) ile Anadolu’nun güney sahiline bağlanıyordu.
Kentin tarihi 13. yüzyıla dek izlenebilmektedir.
Roma’da olduğu gibi yedi tepenin üzerine kurulmuş olan kentin kalıntıları geniş bir alana yayılmıştır. En eskisi MÖ 1. yüzyıl sonuna tarihlenen kent sikkelerinden Antiokheia’nın MS 3. yüzyılda ekonomik durumunun parlak olduğu anlaşılır.
Aziz Paulus Anadolu gezilerinde bu kente de uğramıştır. Tanrı Men hakkındaki bilgilerimizi çoğu bu kentteki Men Askaenus tapınağının yazıtlarından gelir. MS 713’te Araplar tarafından tahrip edilmiş ancak varlığını MS 13. yüzyıla değin korumuştur.
Pisitia Antiokheia Tarihçe
Isparta İli, Yalvaç İlçesinin hemen yanı başında bulunan Antiokheia, Sultan Dağlarının Yalvaç Ovasına doğru uzanan batı bakışımlı bir tepesi üzerinde kurulmuştur. Antik kaynaklar kentin, M. Ö. 3. yy başında Seleukid Hanedanlığı tarafından kurulduğunu aktarmaktadır. Bu güne kadar kenti çalışan araştırmacılar ise kent ve çevresinde bulunan eserlerden yola çıkarak kenti, Anadolu tarihçesi içerisinden ele alarak, Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağını sıraladıktan sonra Hitit, Frig, Lidya ve Pers egemenliğini anlatmaktadırlar. Pisidia Bölgesinde (kazı ve araştırmaların yetersizliğinden dolayı) Pers Dönemi ve öncesinde önemli merkezler dışındaki kentler hakkında oldukça az bilgiye ulaşılmaktadır. Hellenistik Dönemle birlikte Anadolu’da birçok kent hakkında yazılı kaynaklar çoğalır ve kentlerin kendilerinden söz ettirdikleri görülür. Antiokheia da bu dönemde stratejik konumundan dolayı önemli bir kent konumuna yükselmiştir. Seleukoslar’ın Galatlarla yaptıkları savaş sonrasında hem Galatlara hem de Bergama Krallığına karşı bir uç kent olarak Antiokheia’yı, Magnesia ve Babylonia’dan getirdikleri güvenilir kolonistlerle yeniden organize ettikleri anlaşılmaktadır. Başta ünlü coğrafyacı Strabon olmak üzere birçok kaynak Hanedanlığın, Antiokheia isimli kurmuş olduğu çok sayıda kentten ayırt etmek için kenti, Pisidia Antiokheiası olarak zikretmişlerdir. Erken dönem ismini bilmediğimiz Antiokheia’nın Hellenistik Dönem öncesini epigrafik ve arkeolojik olarak belgeleyen kentin dini merkezi Men Askeneos Tapınağı oldukça önemlidir.
M.Ö. 188 yılına dek Seleukos krallarının yönetiminde kalan Antiokheia, bu tarihten sonra Bergama Krallığına geçmiştir. M. Ö. 129 yılında Anadolu’da ilk eyaletini kuran Roma Batı Anadolu’ya genel çerçevede egemen olmuş ve oluşturduğu eyalet sistemiyle bu bölgeleri vergiye bağlamıştır. Antiokheia’nın da içinde bulduğu Galatia eyaletinin yönetimini Kral Amyntas’a bırakan Roma, Amyntas’ın M. Ö. 25 yılından öldürülmesiyle kenti İmparatorluğa bağlamıştır. Roma ordusu içerisindeki V. ve VII. lejyon askerleri emekli edilerek Antiokheia’ya yerleştirilmiş kent askeri bir üst konumuna getirilmiştir. İmparator Augustus’un Pisidia Bölgesine egemen olmak için düzenlediği beş koloninin başkentliğini verdiği Antiokheia, bundan sonra Colonia Caesareia adıyla anılmıştır. Büyük barış döneminde serbest şehir (Ius Italicum) olma hakkına sahip olan kent büyük bir gelişme göstererek zenginleşmiştir. Roma İmparatorluğu, Küçük Asya’da genişlettiği ve yeni açtığı yollarla varlığını kalıcı kılmıştır. Ege ve Akdeniz’den İç Anadolu’ya geçiş kavşağında bulunan Antiokheia bu dönemden itibaren oldukça önemli bir kent olmuş ve önemini uzun yıllar korumuştur.
M.S. 46 yılında Antiokheia’ya gelip Hristiyanlığın ilk vaazlarından birini sunan Aziz Paulus, sonraki yıllarda kentin tarihini önemli ölçüde değiştirmiştir. İznik’te M.S. 325 te toplanan ilk konsülde haç merkezi ilan edilen kent, daha sonraki konsüllerde başpiskoposluk düzeyinde temsil edilmiştir. M.S. 476 yılından sonra Doğu Roma İmparatorluğu yönetimine geçen Antiokheia, İmparator Justinian Döneminde ikinci parlak dönemini yaşamıştır. 7. ve 8. yy da ki Arap akınlarıyla büyük zarar gören kent, özellikle Halife Velid’in oğlu Abbas tarafından 713 yılında düzenlenen seferde büyük tahribata uğramıştır. M.S. 10. yy Antiokheia akropolden bugünkü Yalvaç’ın olduğu alana taşınmıştır. 1177 yılına dek Bizans egemenliğinde kalmış ve bu tarihte II. Kılıçaslan kenti ele geçirmiştir. Kentin Selçuklu Dönemi hakkında, tarihi kesin bilinmeyen Devlethan Camii dışında, çok şey bilinmez. Hamitoğulları Beyliği Döneminde Yalvaç ismiyle yazılı kaynaklarda tekrar görülmeye başlayan kent günümüze dek varlığını devam ettirmiş ve bu gün İlçe statüsünde Isparta İline bağlanmıştır.
Kaynak: http://www.pisidiaantiokheia.com/kent_hakkinda.html