Anasayfa / Kütüphane / Sözlük

Ares

Ares kimdir?

 

1. Ares:Yunan savaş tanrısı.

Zeus ile Hera’nın oğludur. Sözcük olarak yok edici anlamındadır.

Aslı Trakya'dan gelmedir. Homeros destanlarında kaba kuvveti simgeleyen Ares’e birçok aşağılayıcı sıfat eklenmiştir.

Azgın, çılgın deli, uğursuz, baş belası, elleri kanlı, kaleler yıkan olarak tanımlanır.

Romalılar ise ona Mars demişler ve çok severek tapmışlardır.

Bu farklılık Roma ile Yunan kentleri arasındaki siyasi üstünlük mücadelesine bağlanabilir. Aiskhylos bir oyununda Yunanlılara yenilen Kserkses’e şöyle söyletir: “Ionialı Ares bizi mahvetti.” Herodotos’a göre İskitlerin “Ares dışında heykel, sunak, tapınak kurma gelenekleri yoktur, yalnız Ares için yapılır.”

Sanat eserlerinde önceleri sakallı bir savaşçı, daha sonraları ise çıplak bir genç erkek olarak tasvir edilmiştir.

Antik çağ felsefesi­nin önemli kavramlarından biri olan Harmonia (uyum, ahenk), onun Aphrodite’ten doğma kızıdır.

Bu, her şeye egemen olan evrensel uyumun evrenin korkunçluğuyla güzelliği arasındaki bağımlılıktan doğduğunu simgeler.

2. Ares: Zeus ile Hera'nın oğlu.

 Ares'in doğuşuna Hesiodos Theogonia’da bir kez değinir.

 Hera'nın Tanrı Zeus ile sevişmesinden üç evlat doğurduğu, bunların Hebe, Ares ve Eileithyia olduğunu söyler.

Ares'in bundan başka Aphrodithe ile birleşmesinden dem vurur, bundan Deimos, Phobos ve tam tersi nitelikte bir vallık olan Harmonia'nın doğduğunu bildirir. O kadar.

Theogonia bir savaş destanı değildir, Titanlarla olan savaşında Zeus Ares'e başvuramazdı, çünkü Olymposluların savaş tanrısı o zaman daha doğmamıştı.

Ancak Homeros destanlarını bilen bir kişi olarak Hesiodos Ares'le ilgili efsaneleri biliyor olsa gerektir. 

 

Ares: Savaş tanrısı.

Ares'in Roma'da karşılığı Mars'tır. Roma devleti bu tanrıya ne kadar değer vermiş, saygı göstermişse, Yunan dünyası onu o kadar hor görmüş, sevimsiz, giderek gülüne bir kişi olarak canlandırmıştır. Hele Homeros destanlarında kaba kuvveti simgeleyen Ares'e eklenmedik aşağılayıcı sıfat kalmamıştır. Azgın, çılgın deli, uğursuz olarak nitelendirilen Ares insanların baş belası, elleri kanlı, kaleler yıkan olumsuz bir varlıktır. Doğuşunu üç dizede şöyle anlatan Hesiodos (Theog. 921) bir daha pek söz etmez bu tanrıdan (Tab.5):
Hera görkemli son eşi oldu Zeus 'un Sevişti tanrıların ve insanların kralıyla Hebe'yi, Ares 'i ve Eileithya 'yi doğurdu.

Ares'in anası Hera ile herhangi bir ilişkisine pek rastlanmaz destanlarda, hele babası Zeus'un ondan hoşlanmadığı besbellidir. Troya savaşında yiğit Diomedes Athena'nın yardımıyla karnından yaralar Ares'i, o da Zeus'un yanına sığınıp ağlaşır. Tanrılar babasının bu sızlanmalara verdiği karşılık şudur (İl. V, 889 vd.):
Böyle ağlaşıp durma dizimin dibinde, dönek, Olympos'ta oturan tanrılar arasında benim en iğrendiğim tanrısın sen, hep hırgür, kavga, savaş işin gücün, ele avuca sığmaz huysuzluğun, biliyorum, anadan gelme sana, Hera'dan, ben de ona zorla dinletirim sözümü, Apollon'la Athena Ares'i şöyle kınarlar (İl. V, 30; 830):
Ares, insanların baş belası Ares, ey kaleler yıkan, ellerin kanlı.
Yaklaş ona, saldırgan Ares 'ten çekinme, delinin biridir, kötünün kötüsüdür o, bir o yana döner, bir bu yana.
Asıl çekişmesi de Athena iledir, çünkü Athena aklın yönettiği savaşı, Ares ise akılsızca, körü körüne çarpışmayı simgeler. Bu çatışmada elbette ki akıl üstün gelecek. Zeus'un kafasından çıkma, Zeus'un kalkanıyla dövüşen Athena zaferi kazanacaktır, llyada'nın beşinci bölümünde tanrılar da Akha'larla Troya'lılar arasındaki kıyasıya savaşa katılınca, Apollon önce Ares'in işe karışmaması için onu Skamandros ırmağının kıyısına oturtur, ama işler catallasıp Aphrodite'de yaralanınca, Ares çıkagelir; savaşı şöyle anlatılır (İl. V, 855 vd.):
Gür naralı Diomedes atıldı tunç kargı siy la, Pallas Athene tuttu yöneltti kargıyı tam Ares'in göbeği altına, karınlığm bağlandığı yere tam;
vurdu onu, yaraladı karnından, Sonra derisini yırtıp kargıyı çekti çıkardı. Ares kavgasına tutuşmuş dokuz on bin kişi, savaşta nasıl bağırır çağırırsa, tunç Ares de öyle bağırdı. Akhalarla Troyalıları yakaladı bir titreme. Savaşa doymaz Ares öylesine bağırmıştı.
Bu dev tanrı Homeros destanlarında yürekli ve yiğit olarak bile gösterilmiyor. Dönekliği zaferi kimi zaman ona, kimi zaman buna vermesinden ileri gelmiyorsa da, baş konusu savaş olan bir destanda savaş tanrının bu kadar hor görülmesi şaşılacak bir şeydir. Ares'in Aphrodite ile birleşmesinden Phobos (Bozgun), Deimos (Korku) ve bir de Harmonia doğar. Phobos'la Deimos ayrılmazlar babalarının yanından, Enyo adındaki kızı da tanrı neredeyse oradadır. Ona kimi zaman Eriş (Kavga) de katılır. Odysseia'da anlatılan aşk macerasında (Aphrodite) Ares Hephaistos'un ağına düşüp yakalandıktan sonra hiç ses çıkarmaz, süklüm püklüm Trakya'ya doğru yol alır (Od. VIII, 359 vd.). Ares'in yabani Trakya boylarının yanında oturmaktan hoşlandığı ve bir geleneğe göre kızları olan Amazonların da oradan kaynak bulduğu söylenir. Thebai'de de Kadmos'un atası olarak tapım gördüğünü, bir ejderin beklediği bir suyun kendisine adanmış olduğunu anlatır (Kadmos). Herakles destanında Ares, oğlu Kyknos'u yiğitle olan savaşında korumak ister, Athena araya girip Kaderin Kyknos'un yenilmesine karar verdiğini, buna karşı gelmenin akıl kârı olmayacağını söyler, ama Ares akıl ve mantık dinlemez, gene atılır körü körüne savaşa ve Herakles'ten yara alarak gene utana utana döner Olympos'a. Atina'da adam öldürmelerin ve dinsel suçların yargılandığı Areopagos (Aerios Pagos), yani Ares tepesi diye bir yer vardır. Efsaneye göre, bu tepenin eteğinde bir kaynak fışkırır, bu kaynağın dibinde de günün birinde Ares, Aglauros'tan olma kızı Alkippe'ye Poseidon'un oğlu Halirrhotios'un saldırdığını görmüş ve öfkeye kapılarak öldürmüş saldıranı. Derken Poseidon Olympos tanrılarını tepede toplamış ve Ares'in bu suçunu yargılamalarını istemiş. Tanrılar mahkemede Ares'in beraatına karar vermiş.