Arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt: Göbeklitepe'de rant var
Profesör Klaus Schmidt'in eşi "Göbeklitepe deyince bir şekilde rant giriyor işin içine. Sadece ekonomik anlamda değil, bilimsel anlamda, araştırma anlamında, kendini gösterme anlamında bütün bunlarda ben rahatsız edici bir noktaydım. Yani eğer ilk baştan itibaren gelseydim buraya eski sistem devam edecekti" dedi.
Göbeklitepe'de kazılara 20 yıl başkanlık eden Profesör Klaus Schmidt'in evi, “Belleği geleceğe taşımaya katkı sağlamak” amacıyla arkeolog eşi Çiğdem Köksal Schmidt tarafından anı evine dönüştürüldü.
Dünya’nın ilk tapınağı olarak bilinen 12 bin yıllık Göbeklitepe kazılarına 1995 yılından 2014 yılına kadar başkanlık eden Alman arkeolog Prof. Klaus Schmidt'in 20 yıl boyunca kazı ekibi ile kaldığı ev, Schmidt’in yaşamını yitirmesinden sonra kendisi gibi arkeolog olan ve kazılarda uzun yıllar yer alan eşi Çiğdem Köksal Schmidt tarafından anı evi olarak dizayn edildi.
‘KLAUS'UN EMEKLERİ BAKİ KALSIN’
MA‘dan Arjin Dilek Öncel‘e konuşan Schmidt “Anı evi ile Klaus’un emeklerinin unutulmamasını, baki kalmasını sağlamayı, onun anılarını yaşatmayı ve Göbeklitepe’yi doğru tanıtmayı amaçlıyorum” dedi.
Anı evi ile amacını, “Kısacası Klaus’un emekleri unutulmasın istiyorum. Baki kalsın. Onun anılarını yaşatmak ve Göbeklitepe’yi doğru tanıtmak” sözleriyle dile getiren Köksal Schmidt, eşi Klaus Schmidt’in yaşamanı yitirmesinden 3 yıl sonra Urfa’ya dönerek, uzun yılar birlikte yaşadıkları Eyyubiye ilçesi Cami Kebir mahallesinde bulunan evin duvarlarını Göbeklitepe figürleri ile donatarak, kapılarını ziyaretçilerine açtı.
KAZI TARİHÇESİ GELECEĞE TAŞINACAK
Göbeklitepe’ye dair sergi hazırlığının olduğu ve sunumların yapıldığı evin yıllar önce satın alındığını belirten ,Sct hmid“Klaus 1994 yılında Göbeklitepe’yi ilk ziyaret ettiğinde çok uzun bir projeye başlayacağının farkındaydı. O yüzden de Urfa’da gördüğünüz bu evi satın aldı. 1995’te kazılar başladıktan 2014’e, yani Klaus aramızdan ayrılana kadar Göbeklitepe kazı ekibi ile burayı hem konaklamak için, hem de çalışma ve birlikte yaşam alanı olarak kullanmıştık. Benim için de bu ev çok özel. Göbeklitepe kazı ve araştırma projesine 20 yıl boyunca eşlik etti. Birçok şeye tanıklık etti. Bu nedenle burada bir Göbeklitepe belleğini yaşatabileceğimi, kazı tarihçesini geleceğe taşıyabileceğimi düşündüm. 3 sene sonra tekrar bu eve döndüm. Aslında biraz da kendim burada olmak istedim. Bu avluda bu evde olmak istedim” dedi.
GÖBEKLİTEPE'NİN BELLEĞİ OLACAK
Göbeklipe ile ilgili fotoğraflardan oluşan bir sergi ile ev hakkındaki projelerini başlatacağını dile getiren Schmidt, şöyle konuştu: "İleride belki arkeoloji günleri, seminerler, workshoplar (atölye) hazırlayabiliriz. Meslektaşlarımla birlikte böyle planlarımız var. En önemlisi çocuklara yönelik bir şeyler planlıyorum. Çocukların Göbeklitepe figürlerini çizebileceği, oradaki hayvanlardan bahsedebileceği bir workshop oluşturmayı düşünüyorum. Göbeklitepe’nin 20 yılda dünyanın birçok yerinde insanların belleğine ulaşması, algımıza yerleşmesi çok hızlı bir gelişme oldu. Bu sadece Göbeklitepe kazı alanında değil, bu belleğin geleceğe taşınması, burada da müzede de devam ettirmemiz gereken bir algı. Umarım ben de bir ucundan tutmuş bu belleği geleceğe taşımaya katkı sağlamış olurum.”
SADECE ARKEOLOJİK KURTARMA KAZILARINDA YAPILAN BİR UYGULAMA YAPILDI
3 yıl aradan sonra Urfa’ya döndüğünü, yıllarca kazılarında yer aldığı Göbekitepe’ye gidip gezdiğini söyleyen Schmidt, “Bütün eserlerin üstü kapalı korunuyor, ancak çatı inşaatı bittikten sonra bir tahribat varsa fark edilebilir. Korkarım çatının altında her şey sağlam durmuyor. Yeni çalışan ekibin bir kısmını tanıyorum. Klaus’un ardından koordinasyon ekibi oluşturuldu. Alman Arkeoloji Enstitüsü yeni bir başkan belirlemedi. Türkiye Kültür Bakanlığı da müze başkanlığının kazı ekibinde devam etmesine karar verdi. Ki bu sadece kurtarma kazılarında yapılıyor. Bu bir geçiş dönemi denildi, yani koruma çatısı bitene kadar devam edilsin. Koordinasyon olarak seçilen kişi de Klaus’un eski ekibinde sadece 6 ay görev yapmış biri. Daha önceki asistanlarından biri değildi. Şimdi de çok yeni kişiler katılmış” diye kaygılarını dile getirdi.
EKİP YETERSİZ Mİ?
Göbeklitepe’de şuan çalışma yapan ekibin bilimsel bir çalışmayı yürütecek tecrübeye sahip olmadığını ileri süren Schmidt, “Geçiş aşamasında onlara böyle bir yetki verildi. Kazı da yapıyorlar bazı yerlerde. Ancak sonraki yıllarda belki birkaç yıl kazı olmayacak. Orada acil kazı yapmaya gerek yok. Yani bir araştırma programıyla daha tecrübeli bir ekip belki yapar. Yani bu ekibin bilimsel araştırmaya devam etmesi bence uygun olmaz” dedi.
GÖBEKİTEPE VE RANT
Eşinin ölümünden 3 hafta sonra kazıya geri döndüğünü, ancak ekip listesinden adının çıkarıldığını anlatan Schmidt, listeden adının çıkarılması ve sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı: “Klaus’un devri bitti, ben de onunla birlikte görünmez oldum. Görmek istemediler. Onlar her şeye yeniden başlamak istediler. Göbeklitepe deyince bir şekilde rant giriyor işin içine. Sadece ekonomik anlamda değil, bilimsel anlamda, araştırma anlamında, kendini gösterme anlamında bütün bunlarda ben rahatsız edici bir noktaydım. Yani eğer ilk baştan itibaren gelseydim buraya eski sistem devam edecekti ve bana bir şeyler soracaklardı çünkü bütün organizasyonu Klaus’la birlikte yapıyorduk. Oturmuş bir sistem vardı. Bu her şeye yeniden başlama isteğinde ben rahatsız edici biriydim. Benim zaten amacım buraya gelip kazıya falan katılmak değildi. Klaus için bitirmem gereken işler vardı. Yıllarca benim sorumluluğumda yapılan buluntularla ilgili çalışmalar vardı. Onları bitirmek istiyordum” dedi.
ÇATI YAPIMINDA AMATÖRLÜK İDDİASI
Göbeklitepe’de hala koruma çatısı adı altında bir çalışmanın devam ettiğini, ancak burada yapılan çalışmanın bilimsel bir çalışma olmadığını ifade eden Schmidt, “Koruma çatısı için çatının ayaklarının geleceği yerlerde sondaj çalışmaları yapılıyordu. Çatı ayaklarının geldiği yeri arkeolojik buluntular açısından araştırmak gerekiyor. Bu yılda koruma çatısının yağmur suyunun akacağı borunun geçeceği alanda böyle hendek gibi bir yer belirlemişler, orada kazı yapılmış o kazılarda yeni buluntular var. Aslında zor bir durum var. Çünkü yaptıkları kazıda bir şey bulmamayı umarak kazı yapıyorlar. Çünkü oraya boru gelecek ya da başka bir ayak gelecek, ancak her yerde ilginç mimari buluntular var. Onları korumaları lazım, ancak oraya depo da koymak lazım. Eserlerin kalması lazım. İşleri zor yani, bir yandan eserleri korumak için koruma çatısı yapılıyor ama bu çatı yapılırken mimari kalıntılardan vazgeçmek göze alınıyor. Sorunlu bir konu” dedi.
Schmidt, son olarak yılarca Göbeklitepe’ye emek vermiş eşi Prof. Klaus Schmidt’in emeklerinin unutulmamasını istediğini söyleyerek, anı evi ile birlikte de Göbeklitepe’nin doğru tanıtılması ve böylelikle korunmasına katkı sağlanması gerektiğini ifade etti.