Arkeologlar İngiltere'de tarihi buz ticaretinin kalıntılarını keşfetti
Londra Arkeoloji Müzesi arkeologları buz evi söylentilerinden hareketle 18. yüzyıldan kalma yeraltı mağarasındaki depoda, unutulmuş bir ticaret ağının izlerini keşfettiler. Kral George zamanında yalnız ayrıcalıklı insanların ulaşabildiği Norveç fiyortlarından kesilen buz bloklarının bu depoda saklandığı anlaşıldı.
Kral George dönemi Londra’sının sakinlerini eğlendirebilmek için şenlikli bir partide soğuk içecekler ikram etmek, günümüzdekinden daha karmaşık bir süreçti. Buz küpleri üretmek ve donmuş halde tutabilmek için elektrikli aletler olmadığından, buz kütlelerini başka yerlerden temin etmek zorunda kalıyorlardı.
En keyfine düşkün ev sahipleri açısından, bu, gemilerle Londra rıhtımlarına getirilen ve daha sonra kırılıp bardaklara doldurulana kadar dikkatlice saklanan en saf haldeki donmuş Norveç fiyordu buz bloklarını kullanmak anlamına geliyordu.
Arkeologlar şimdi Londra’nın en prestijli bölgelerinden birinin altında, varlığı neredeyse tamamen unutulmuş olan 18’inci yüzyıldan kalma muazzam bir buz deposunun yeniden keşfiyle birlikte, başkentin geçmişte kalan buz ticaretiyle ilgili bir bağlantıyı ortaya çıkardılar.
ESKİ VE BÜYÜK BUZ DEPOSU
Mağara biçimindeki yeraltı yapısı, 1780’lerde Regent Parkı’nın hemen güneyinde inşa edilmişti ve “Tarihsel İngiltere” adlı bir proje dahilinde kültürel anıt olarak tanınmasını sağlayan en eski ve büyük ölçekli ticari buz deposunu barındırıyor. Tadilat çalışması tamamlandıktan sonra, yıl boyunca belirli tarihlerde halkın erişimine açık hale getirilmesini amaçlayan bir plan hazırlandı.
Aynı zamanda bir buz kuyusu ya da buz evi biçiminde tanımlanan depo, geçen yaz Buckingham Sarayı’nın mimarı John Nash tarafından buz mağazasının yapımından 40 yıl sonra Crescent’teki aynı bölgede alçı kalıplarla inşa edilen West Park’taki yenileme faaliyetlerinde çalışan arkeologlar tarafından keşfedildi.
Great Marlborough Estates kurumunun restorasyon ekibiyle birlikte kazı alanında çalışan ve Londra Arkeoloji Müzesi’ne bağlı Yapısal Miras Bölümü (MOLA) Başkanı olan David Sorapure, “Geçmişten beridir burada bir yerlerde bir buz evi olduğuna dair söylentiler vardı, fakat nerede olduğundan emin değildik,” diyor. “Girişin nerede olduğunu keşfettikten sonra bile, ne denli büyük olduğundan ya da buraya nasıl girildiğinden emin değildik.”
Dokuz buçuk metre derinliğe ve yedi buçuk metre genişliğe sahip yumurta şeklindeki mağara, savaş sırasında, üzerine inşa edilmiş olan park bombalandıktan sonra molozlarla dolmuştu ve mimarisi tam olarak ortaya çıkarılmadan önce, üç ay boyunca dikkatli biçimde kazılması gerekti.
SAĞLAM MİMARİYLE İNŞA EDİLMİŞ
Sorapure’ye göre, temizlenmesinin ardından, onu çevreleyen görkemli alçı teraslardan çok daha yüksek bir standartta inşa edilmiş ve muazzam biçimde korunmuş tuğladan mamul bir boşluk ortaya çıktı ve Jubilee tramvay hattının en fazla 10 metre altında sürekli biçimde sarsılıyor olmasına karşın, hâlâ yapısal açıdan güvenliydi.
Arkeologların 1780’lerin başlarında orijinal yapının inşasını teşvik ettiğine inandığı bira endüstrisiyle, tuğla yapının mimarı olan Samuel Dash ailesel bir bağlantıya sahipti.
İleri görüşlü buz ve tatlı tüccarı William Leftwich, ilk defa Norveç’ten yüksek kalitede buz ithal etmeye başladığı 1820’lerde deponun mülkiyetini aldı. 1822’de, 300 ton donmuş fiyort buzu getiren bir gemi kiraladı ve buzları deposunun üstünde bulunan küçük bir delikten aşağı indirmek üzere yeni açılmış olan Regent Kanalı’ndan buraya kadar taşıdı.
BUZLAR ATLAR VE YALITILMIŞ ARABALARLA DAĞITILIYORDU
Daha sonra işçiler, gerektiğinde blokları kesebilmek için tepe kısmının yanındaki küçük bir koridordan aşağıdaki çukura iniyordu. MOLA’da kıdemli bir arkeolog olan Danny Harrison’ın aktardığına göre, bunlar daha sonra atlarla veya samanla yalıtılmış arabalarla restoranlara ya da evlere ve ayrıca potansiyel olarak yakınlardaki sağlık kuruluşlarından bazılarına gönderilirdi.
“Dişçilik yaparken insanları uyuşturmak için buz kullandıklarını biliyoruz ve bu yakınlarda Harley Caddesi ve Wimpole Caddesi var… Buradan temiz buz alma şansları çok yüksekti.”
“Bu muhteşem alanın boşaltılması ve gelecekteki araştırmalar, yanıtlanması gereken daha fazla soruyu ve harcayacağımız daha fazla zamanı ortaya çıkaracak.”
Sorapure açısından mağazanın önemi, bir zamanlar maddi getirisi olan ama şimdi neredeyse tam anlamıyla unutulmuş bir ticaretin bağlantılarını ortaya koyması: “Bir zamanlar Londra’da muhtemelen birkaç bin buz deposu mevcuttu, fakat çoğu sanırım çok daha küçüktü.”
“Bu bulguların işlevi ve önemi, buza yalnızca en zenginlerin ulaşabildiği bir dönemle aradaki boşluğu doldurarak, 1830’lu ve 40’lı yıllardan kalma bir buz kütlesinin zamanda köprü kurmasıyla ilgili. Ve bu süreç 50 yıllık bir dönemi kapsıyor. Günümüzde, nihayet herkes için yeterince buz mevcut.”
Tarkan Tufan - Gazete Duvar (The Guardian)