Arkeologlar Ürdün'deki fresklerde antik 'çizgi roman' buldular
Ürdün'de bir Roma mezarını süsleyen fresklerde 'Çizgi Romanları' andıran sahnelerle karşılaşıldı. Yunanca ve Aramice'nin garip kombinasyonuyla oluşturulmuş antik konuşma balonları 2.000 yıllık Hellenistik Capitolias kasabasından sahneleri gösteriyor.
Arkeologlar, Ürdün’de ilkel “çizgi roman” sayılabilecek muhteşem fresklerle süslenmiş bir Roma dönemi mezarı ortaya çıkardı. Fresklerdeki yazılar, Antik Yunan alfabesiyle Aramice yazılmış. Çizimler, Roma imparatorluğunun Hellenistik sınır kentlerindeki farklı ve kozmopolit çevresine olağanüstü bir kanıt sunuyor.
Capitolias’taki bir nekropolün parçası olduğu sanılıyor
Yaklaşık 2.000 yıllık mezar, 2016 yılının sonlarında yol çalışmaları sırasında, Irbid kentinin hemen kuzeyinde bulunan Beit Ras köyündeki bir okulun önünde tesadüfen ortaya çıkarıldı. O zamandan bu yana yerel ve uluslararası araştırmacılardan oluşan bir ekip, Antik Yunan-Roma yerleşim merkezi Capitolias’taki bir nekropolün parçası olduğuna inandıkları bulguyu inceliyor.
Arkeolog ve epigraf Julian Aliquot, “52 metrekarelik mezar; iki mezar odasına ayrılmış ve mezarın geçmişte yağmalandığına dair işaretler göz önüne alındığında, çok iyi durumda olan büyük bir bazalt lahit içeriyor.” diyor. Mezar büyük ihtimalle, MS 1. yüzyılın sonlarında kurulan kentin ilk günlerine tarihleniyor.
Freskler pagan inançlarından sahneler içeriyor
Sitenin en çarpıcı özelliği, günlük yaşam görüntülerinin yanı sıra, pagan ikonografisi sahneleri ile mezarın duvarlarını ve tavanını kaplayan resimleri.
Tanrılar neşeyle ziyafet çekerken, insanlar onlara sofistike sunular getirir vaziyette resmedilmiş renkli panellerde yaklaşık 260 figür tasvir edilmiş; köylüler tarlalara ve üzüm bağlarına yönelmiş ve şehir için bir sur inşa eden inşaat işçileri.
Aliquot, “Mimarlar veya ustabaşlarını andıran karakterler, taş kesiciler veya duvarlara tırmanan taşçılarla, deve veya eşeklerin sırtında malzeme taşıyan işçilerin yanında duruyor. Bir şantiyenin bu hassas ve resmedilmeye değer sahnesini, bir rahibin, şehrin koruyucu tanrılarının onuruna başka bir sunu sunduğu son resim izliyor.” diyor.
Resimler, uygun yer için tanrılara danışmak, arsaları temizlemek, duvarları yükseltmek ve nihayetinde tanrıya şükretmek adına bir kurban sunmak da dahil olmak üzere, antik Roma dünyasında bir kent kuruluşunun çeşitli aşamalarını temsil ediyor gibi görünüyor. Bu kentte ise büyük tanrı, Capitolias şehrine ismini veren ve aynı zamanda Roma’nın koruyucusu olan Jüpiter Capitolinus idi.
Tarihçi Pierre-Louis Gatier, “Bizim yorumumuza göre, mezarda gömülen figürün, merkez resimde kurban mahallinde görev yaparken kendini temsil eden kişi olması büyük bir olasılık. Bu kişinin ismi henüz anlaşılamadı fakat henüz temizlenmemiş olan kapının lentosy üzerine ismi oyulmuş olabilir.” diyor.
Alas! Ben öldüm!
Bir antik kentin kuruluşunun iyi korunmuş ve detaylı temsillerini bulmak oldukça nadir bir durum. Ancak araştırmacılar, resimlere eşlik eden yaklaşık 60 yazıt hakkında daha fazla heyecan duyuyorlardı.
Grekçe yazılan yazıtlardan bazıları, yönetici tanrıları tanımlayan etiketlerdi. Bunda bir sürpriz yok: Aynı zamanda Dion olarak bilinen Capitolias kenti, günümüz İsrail, Ürdün ve Suriye arasında, Roma imparatorluğunun doğu sınırında yer alan yarı özerk Helenistik şehirlerden oluşan bir grup olan Decapolis’in bir parçasıydı.
Ancak araştırmacılar yazıtları yakından incelediğinde, Grekçe harflerle fakat Yakın Doğu’nun yerel Semitik halkları tarafından yaygın olarak konuşulan Aramice yazılmış diğer metinleri buldular.
Çizgi Romanı andıran fresklerde ne yazıyor?
Eğlenceli olan kısım ise, bu yazıların komik kitaplardaki konuşma balonları gibi olmasıydı: Araştırmacı Jean-Baptiste Yon, gösterilen karakterlerin ne yaptıklarını ya da neler yaptıklarını anlatıyor.
Baptiste Yon, örnek olarak, bu eski (ve özellikle mizahi olmayan) çizgi romandan şantiyenin bulunduğu sahneden veriyor. Burada bir karakter “Ben keserim (taş)” diyor. Belki de bir kaza kurbanı olan bir diğeri ise, “Alas! Ben öldüm!” diyor. Uzmanlar hala daha fazla yazıtın şifresini çözmek için çalışıyor.
Ancak bunlar tarihin ilk çizgi romanı olmayabilir: Antik Mısırlılar da bir hikaye anlatmak için illüstrasyon ve metinleri birleştirmişti. Hatta bazı araştırmacılar, Taş Devri mağaralarının duvarlarındaki av sahnelerini, bugünün çizgi romanlarıyla eşdeğer olarak görüyor.
Bunların ilk bilinen Greko-Aramice çizgi romanlar olduğu söylenebilir ve kesin olan şey, Capitolias yazıtlarında yapıldığı gibi, Roma Yakın Doğu’da iki ana dilin karıştırılmasının çok nadir görülen bir olgu olduğu. Ayrıca, Grek harfleriyle kopyalanan Aramice sözcüklerin ünlü içermesi gibi tuhaf dilbilgisel etkiler de görülüyor. Aramice, yakın dilsel akrabası olan İbranice’de olduğu gibi ünlü olmadan yazılmıştır.
Yon, Capitolias’taki mezarda bulunan yazıların, Aramice ve onun evrimi üzerine çalışmalar için geniş bir materyal yelpazesi sunacağını söylüyor.
Yazıtlar ayrıca bu antik kentin ve komşu şehir devletlerinin atmosferi ve sakinleri hakkında bize çok şey anlatıyor. Decapolis, kuzeyde Şam’dan güneydeki Philadelphia’ya (modern Amman) kadar uzanıyordu. Ayrıca bugün İsrail’de kalan, Beit She’an ve Hippos-Sussita adında iki şehri de kapsıyordu.
Bu Decapolis şehirleri, Suriye ile Judea arasındaki imparatorluğun huzursuz sınırında, Greko-Romen kültürünün dostlukları olarak düşünülmüştü ancak yerel kültür ve dinsel etkilere karşı açıkça geçirmezlerdi. Mezardaki metinlere bakıldığında, sakinler, aralarında Levant’taki diğer nüfuslar gibi günlük ilişkilerini yürütmek için Aramice konuşuyordu.
Erman Ertuğrul - Arkeofili.com (Haaretz. 24 Eylül 2018)