Arkeoloji müzesinde iklim sorunları tartışılıyor
AB İklim Eylem Haftası Etkinlikleri Ankara Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nde başladı
Avrupa Birliği (AB) İklim Eylem Haftası Etkinliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve AB Türkiye Delegasyonu Başkanlığı bünyesinde Ankara'da başladı.
"Herkes Bir Fark Yaratabilir" sloganıyla Ankara Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi'nde düzenlenen programda Bakan Yardımcısı Ceylan, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ve İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Luigi Mattiolo konuşma yaptı.
Bakan Yardımcısı Ceylan, Türkiye'nin iklim değişikliğini önlemeye yönelik yaptığı çalışmalardan bahsederek, çevre bilincini oluşturmaya yönelik yurt içi veya dışında onlarca konferans, sempozyum ve toplantıların yapıldığını Türkiye'nin de farkındalığı oluşturmak ve diri tutmak için benzer çalışmaların artarak yapılmasını desteklediğini söyledi.
Sanayi Devrimi ile birlikte ileri teknoloji, hızlı üretim ve büyük şehirleşmenin dengeleri tamamıyla bozduğuna ve dünyanın büyük bir değişime uğradığına dikkati çeken Ceylan, şöyle devam etti:
"İnsanlar tabiattaki dengeyi bozunca tabiat da bize doğal afetler, felaketler ile tepki vermeye başladı. İklim değişikliği de bu felaketlerin başında geliyor. Geçen yıl açıklanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Beşinci Değerlendirme raporuna göre, son 150 yılda dünya yüzey sıcaklığı 1 derece arttı. +2’de tutmak için gayret ediliyor. +3 veya +4 olursa yeryüzü yaşanmaz bir hale gelecek. Son 100 yılda deniz suyu seviyesi 19 santimetre yükseldi. Bu yükseliş deniz canlı türlerini yavaş yavaş yok ediyor. Atmosferdeki karbondioksit oranı yüzde 42 arttı. Bu dünyamız için büyük bir tehlike demektir."
- “Türki̇ye sera gazı salınımını alt sevi̇yelere çekmeyi̇ taahhüt etti̇”
Son 150 yılda kümülatif olarak bakıldığında atmosferi en çok kirleten ülkeler arasında en başta sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin olduğuna vurgu yapan Ceylan, "ABD yüzde 28 oranı ile birinci, AB ülkeleri yüzde 23 oranı ile ikinci, Rusya yüzde 11 oranı ile üçüncü, Çin ise yüzde 9'luk oran ile dördüncü sırada yer alıyor." dedi.
Dünyanın geri kalan ülkelerinin atmosferi kirletme oranlarının toplamının yüzde 18'e tekabül ettiğini anımsatan Ceylan, Türkiye'nin ise yüzdelik dilim içerisinde sadece yüzde 0,7 ile tabloda yer aldığına işaret etti.
İklim değişikliği konusunda Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmaların önemini anlatan Ceylan, "Türkiye Paris Anlaşması'nı imzalamış ancak anlaşmanın yürürlüğe girmesi için TBMM onayı beklenmektedir. Anlaşma kapsamında Türkiye 2030 yılına kadar sera gazı salınımlarını mevcut artış oranından yüzde 21’e kadar azaltım taahhüt etmiş bulunmaktadır." diye konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, iklim değişikliğine yönelik Almanya’nın hazırladığı G-20 Eylem Planı'na destek verdiğini hatırlatan Ceylan, "BM'nin İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi KYOTO protokolü, ozon tabakasını incelten maddelere dair Viyana Sözleşmesi ve Montreal Protokolü'nün Türkiye’nin destek verdiği anlaşmalardan sadece bazıları olduğunu söyleyebiliriz." dedi.
- “Pari̇s İklim Anlaşması’nın onay süreci̇ değerlendi̇ri̇lecekti̇r”
Ceylan, özellikle 2020 yılından itibaren Yeşil İklim Fonu tarafından gelişmekte olan ülkelere sağlanması planlanan yıllık 100 milyar dolar destekten henüz yararlanamadıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu nedenle hükümeti̇mi̇z ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Paris Anlaşması’na taraf olma hususunu değerlendirme aşamasındadır. Paris Anlaşması'nın “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar" ilkesini muhafaza etmesi ve sözleşme eklerinden bağımsız, gerçekçi ve esnek bir sistem getirmesi, Türkiye açısından olumludur. Aksi takdirde yeni iklim rejimi, Türkiye için adil ve eşitlikçi olarak değerlendirilemez."
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi olan Türkiye'nin, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin Ek-1’inde yer aldığı için gelişmekte olan ülkelere sağlanan desteklerden yararlanma konusunda sıkıntı yaşadığına dikkati çeken Ceylan, şunları söyledi:
"Hem teknoloji mekanizmasından hem de finans mekanizmasından yararlanma noktasında engellerle karşılaşıyoruz. Örneğin son olarak Avrupa Yatırım Bankasının bizi içinde yer almamız için davet ettiği bir projeye Yeşil İklim Fonu eş finansman sağladığı için dahil olamadık. Bu örnekte olduğu gibi bölgesel ve eş finansmanlı projeler arttıkça bizim için problem büyüyecek. Bu sıkıntının çözüme kavuşturulması amacıyla talebimizi geçtiğimiz sene Marakeş Konferansı gündemine aldırmayı başardık. Ancak Türkiye’nin talebi herhangi bir karara bağlanamadı."
Ceylan, kasım ayında Almanya'nın Bonn şehrinde gerçekleştirilecek 23. Taraflar Konferansı'nda bu sıkıntıyı çözmek amacıyla Türkiye'nin bir karar taslağı sunacağını belirterek, iklim değişikliğine karşı ancak birlikte hareket edildiğinde başarının elde edilebileceğini dile getirdi.
- 24 milyon kişi iklim olaylarından dolayı yerinden oldu
Öte yandan, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Berger, Türkiye ve Avrupa Birliği'nin aynı coğrafyada yaşadığını, komşu olarak da aynı denizi paylaştıklarını ifade ederek, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmanın Türkiye ve Avrupa Birliğinin ortak çalışmalarıyla mümkün olabileceğini kaydetti.
Türkiye ve AB politika diyaloğunun ileri düzeyde olduğunu vurgulayan Berger, "Bu yıl yirmi kadar şehir, iklim eylem haftası etkinliklerinde yer alıyor. Avrupa Birliği Bilgi Merkezleri düzenliyor. Bu hafta boyunca yerel ve bireysel düzeyde adım atılarak iklim değişiklikleri ele alınacak." şeklinde konuştu.
Büyükelçi Berger, geçen yıl 24 milyon kişinin havadan kaynaklanan afetlerlerden dolayı yerlerinden olduğunu anımsatarak, bu rakamın 1970 yılına göre dört kat arttığını vurguladı.
İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Luigi Mattiolo ise iklim değişikliğinin İtalya'nın en büyük öncelikleri arasında yer aldığını belirtti.
İklim değişikliği ve çevrenin korunması konusunda farkındalık oluşturmak için İstanbul, İzmir, Ankara ve Erzurum başta olmak üzere yaklaşık 20 şehirde 16-27 Ekim tarihleri arasında etkinlikler düzenlenecek.
Bu kapsamda ağaç dikme faaliyetleri, doğa yürüyüşleri, paneller, seminerler, film gösterimleri ve konserler yapılması planlanıyor.