Anasayfa / Arkeoloji

Arkeolojik bulgulara göre Anadolu'da Şamanlar onbin yıldır dans ediyor

Şamanizm'in Anadolu'daki ilk izleri neolitik çağa kadar uzanıyor. Körtiktepe'den Göbeklitepe'ye, Çatalhöyük'ten Balıkesir mağaralarına kadar pek çok buluntu, Anadolu'da 10 bin yıldan daha eski zamanlarda Şaman ayinleri yapıldığını işaret ediyor. Balıkesir Arkeolojik Yüzey Araştırmaları, Anadolu'daki Şaman gerçeğini perçinliyor.

 

Anadolu'da Şamanların Dansı

Geçtiğimiz yıl, Eylül ayında basına yansıyan haberlere göre; Ertuğrul Gazi'nin uç beylerinden İsa Sofi'nin Bilecik'in Söğüt ilçesinin Borcak köyündeki türbesinde, Orta Asya Türk inancının izlerini taşıyan motifler ortaya çıkmıştı. 

Bu Türklerin Müslümanlığı kabul ettiği ilk yıllarda, Şaman inancının kalıntılarını hâlâ bünyesinde taşıdığının somut göstergesiydi.

Lakin Şamanizm sadece Orta Asya'ya ve Türklere özgü bir inanç değildi. Kadim zamanlarda Şamanları dünyanın hemen her yerinde görmek mümkündü...

Avrupa, Asya ve Ortadoğu'da Şamanizm inancının çok eski çağlara uzandığına  dair pek çok keşif yapıldı, İşin tuhafı bu bölgelerin ortasında yer almasına rağmen, Anadolu'da bu konudaki çalışmalar çok azdı.

Her ne kadar bu alanda çok az çalışma kaleme almış ve bu çalışmalar medyaya pek yansımamış olsa da, Anadolu'da neolitik Çağda Şamanizmin ve Şamanların varlığı arkeolojik bulgularda kendini gösteriyordu.

Göbeklitepe'de T başlı dikilitaşların dibinde Şamanlar dans etmiş olabilir

Anadolu'da Şamanların olduğuna inananlardan biri de Göbeklitepe Megalit Yapılarının kaşifi Klaus Schmidt'ti. Prof. Dr. Klaus Schmidt, Göbeklitepe'deki inanç sistemi içinde şamanların önemli yeri olduğunu tahmin ediyordu.

Alman arkeolog Klaus Schmidt, 2007 yılında yayınlanan "Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal alanı" üst ve "En eski Tapınağı Yapanlar" alt başlıklı Göbekli Tepe Kitabında; "Göbeklitepe'de Şamanların aktif olduğunu kısmen düşünebiliriz. Acaba ilginç bir şekilde insan gibi çöken, dans eden turna yaratıklar da mı bu şamanist bağlamın içinde? Göbeli Tepe'de Şamanların etkisinin nasıl olduğunu ayrıntılı şekilde doğal olarak bilemiyoruz. Henüz betimlerde kesin olarak saptanmış değil; ama yine de sabırsız olmayalım, çünkü kaya resimlerinde de çok sık olarak karşımıza çıkmakta. (...) acaba (editörün notu: şamanlar kast ediliyor )  o büyük T başlı dikilitaşlarda davulların sesleriyle mi dans ediyorlardı? Bu soruyu cevaplamak da çok zor, ama, en azından, daha önce Nevali Çori'de karşılaştığımız garip, kara kurbağası kılıklı yaratık, Tepe Giyan'dan çıkan Obeyd Dönemi mühürüne de dans etmektedir" diyerek arkeolojik alandaki bulguların Şaman inancıyla bağı olup, olmadığını sorguluyordu.

Çatlhöyük'teki İnanç sisteminin Şamanizm olabileceği de savunuluyor

Arkeolog David Lewis - Williams ve David Pearce Çatalhöyük'te duvar boyamaları üzerinde yaptıkları incelemeler sonrasında Şamanizmin varlığını savundular: Bu arkeologlara göre; kadın, leopar, boğa, koç, akbabalar Şamanist Kozmos'u tanımlayan öğelerdi.

Suriye'deki Jerf el Ahmar'da bulunan yılan ve akbaba figürlü taş plaka (ki bir benzeri Göbeklitepe'de bulunmuştu) Şamanizmin yansıması olarak görülüyor. Yılan figürünün Çatalhöyük hariç Anadolu'daki neolitik oluşumlarda bolca bulunduğu görülüyor. Çatalhöyük resimleri arasında yer alan turna betimleri ile kostümlerde kullanılan turna tüyleri de Şamanlık iddialarını güçlendiren bulgular arasında.

Öte yandan Çatalhöyük Arkeoloji Kazıları eski başkanı Ian Hodder da insan ayaklarına sahip akbaba betimlerinin akbaba kılığına girmiş insanlar olduğu görüşünü savunuyor. Lewis-William'a göre ise bu betimleme kesinlikle şaman inancının erken formunu yansıtıyor.

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Elif Yuluğ'un 2018 yılı sonlarında tamamlanan "Çatalhöyük’te Şamanizm İzleri" başlıklı Yüksek Lisans Tezi;  Çatalhöyük toplumunun sosyo-kültürel hayatını şekillendiren inanç sisteminin "Şamanizm” olabileceği hipotezi üzerine kurulmuştu.

Tezinde, Çatalhöyük’te Şamanizm’in izlerinin tespit edilebilmesi için belirlenen kriterleri izah eden Elif Yuluğ, daha sonra; şamanların ruhlarla iletişimine aracılık eden duvar resimleri, hayvan-şaman ilişkisine işaret eden karışık yaratıklar, erk hayvanları, heykelcikler ve davul gibi gürültü yapıcıların her birini kontekstleri içerisinde tabaka gelişimine göre değerlendiriyor. Bu sayede buluntuların birbirleriyle ilişkisi kurularak Şamanizm açısından dikkat çekici ipuçlarına ulaştığını belirtiyor.

Elif Yuluğ, tezinde "Bunun yanı sıra etnografik verilerin referansıyla yorumlama yapılarak buluntuların Çatalhöyük toplumu için ne anlama gelmiş olabileceği anlaşılmaya çalışılmış, çeşitli görüş ve öneriler ortaya atılmıştır. Çatalhöyük’te şaman tabanlı bir inancın tespit edilmesi, yoğun sembolik üretimin altında yatan düşünceyi anlamayı, eşitlikçi toplumsal yapının dinamiklerine bir açıklama getirebilmeyi sağlaması bakımından önem arz etmekte ve Çatalhöyük’ün şamanistik yorumu diğer yaklaşımlardan farklı olarak ele geçen buluntuların anlamlarını yorumlamaya da imkân vermektedir. Elbette Çatalhöyük toplumunun inanç sisteminin kesinlikle Şamanizm olduğunu söyleme imkânı yoktur. Ancak elde edilen veriler ışığında, atalara ve doğa varlıklarına saygı duyma esasına dayalı bir inanç sisteminin hüküm sürdüğü söylenebilir." diyor....

Elif Yuluğ'un tezine göre "Çatalhöyük’te şaman tabanlı bir inancın varlığının tespit edilmesi Çatalhöyük’ün dünya çapında tanınmasını sağlayan yoğun sembolizminin altında yatan düşünceyi ve bunların ne ifade ettiğini anlamaya bir adım olsun yaklaşabilmemizi sağlaması bakımından önemlidir. Çatalhöyük’te Şamanizm’in izlerini bulmak, farklı dönemlerde farklı coğrafi koşullar altında birbirinden çok farklı ihtiyaçları ve problemleri olabilecek insan topluluklarının ruhani hayatlarının, ilk örnekleri Üst Paleolitik dönemde görülmeye başlanan bir anlayış çerçevesinde yönetilmeye devam ettiğini göstermesi açısından son derece önemlidir. Coğrafi ve sosyal farklılıklar, farklı ritüel uygulamaları ve mekânları tasarlamayı gerektirmiş olsa da ritüelin altında yatan şamanik özün korunup sürdürüldüğünü gözler önüne sermektedir."

Elif Yuluğ tezini, "Çatalhöyük hakkında söylenecek çok şey, ortaya atılabilecek çok sayıda görüş vardır. Elbette bunların bir kısmı kabul görürken bir kısmı da reddedilecektir. Ancak hemen herkesin üzerinde hem fikir olacağı bir nokta vardır ki, o da Çatalhöyük’ün tüm gizemlerine rağmen insanlığın kadim geçmişine, inançsal, felsefi ve kültürel birçok açıdan ışık tuttuğu gerçeğidir. Çatalhöyük, Göbekli Tepe, Nevali Çori, Domuztepe ve Köşk Höyük gibi merkezler Anadolu’nun kadim ve zengin kültürel dokusunun kanıtı olmaları bakımında da ayrıca önem taşımaktadır" görüşleri ile noktalıyor.

7 Bin yıllık Yaşam Ağacı motifi

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi Kelibişler Mahallesi yakınındaki Domuztepe Höyüğü'nde, Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin tarafından 2015 yılından bu yana süren arkeoloji kazılarında bir kaç yıl önce bir keramik kap üzerinde bilinen en eski Hayat Ağacı motifi keşfedildi ki Şamanik inancın en temel kavramlarından biridir bu motifte sembolize edilen evren ağacı. Yaşam Ağacı motifi Şamanizim dışındaki pek çok inanca da taşınmıştır.

Ancak bunca olguya rağmen Anadolu'da Şamanlık olgusu üzerine geniş araştırma yapılmış değildi. Bu konuda kaleme alınan derli-toplu ilk araştırma kitabı geçtimiz haftalrda yayınlandı.

Balıkesir Mağaralarındaki resimler Şaman ayinlerini anlatıyor

2009 yılında başlayan ve halen süren Balıkesir Arkeolojik Yüzey Araştırmalarında keşfedilen mağara resimlerinden yola çıkarak yapılan araştırmalar Anadolu'da neolitik çağda şamanların yaşadığına dair önemli ipuçları ortaya çıkarttı.

Çanakkale'nin Yenice ilçesi, Balıkesir'in Gönen, Balya, Edremit, Burhaniye, Havran, İvrindi, Karesi, Altı Eylül, Şavaştepe, Bigadiç ve Dursunbey ilçelerinde gerçekleştirilen Balıkesir Arkeolojik Yüzey Araştırmaları sırasında özellikle Dursunbey ilçesinde bulunan mağaralarda keşfedilen resimler Anadolu'da Şamanlık inancına dair bulguların ortaya çıkmasına önemli katkı sağladı.

"Elimizdeki bu resimler, günümüzde süregiden bir çok yönden farklılaşmış şaman inanç sisteminin temellerini ortaya koymakta olup, günümüz ile geçmiş şaman inancı arasındaki benzerlik ve farklıların belirlenmesinde önemli rol oynayacaktır" diyor Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebsiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Doktor Öğretim Üyesi Derya Yalçıklı.

Anadolu'da Şamanizm Üzerine Yayınlanan İlk Bilimsel Eser

Balıkesir Arkeolojik Yüzey Araştırmalarında elde edilen bulgular, Derya Yalçıklı imzasıyla "Anadolu'da Neolitik Çağda Şaman İnancı" adıyla kitaplaştırıldı. Arkeoloji ve Sanat Yayınlarınca neşredilen kitapta yer alan bilgilere göre; Asya ve Avrupa'yı kapsayan coğrafyanın merkezinde yer alan Anadolu'da Şamanizmin varlığı ile ilgili bulgular ve bu konuyu ele alan çalışmalar ve yayınlar çok kısıtlı sayıda ama kaya ve duvar yüzeylerine yapılan resimler hakkındaki araştırmaların sayısı artıyor. Öküzini Mağarası, Beldibi Kaya Sığınağı, Kağızman-Camışlı Mağarası, Hakkari ve Van civarındaki kaya resimleri, ve tabi ki neolitik yerleşim alanlarında bulunan duvar boyamaları üzerinde önemli bilimsel incelemeler yapılıyor.

Fakat Balıkesir Arkeolojik Yüzey Araştırmalarında bütün bu çalışmaları destekleyen ve hatta ileri boyutlara taşıyan ebat ve içerikte önemli mağara resimleri keşfedildi. Arkeolojik potansiyele sahip 254 alanın incelendiği araştırmalarda Prehistorik çağa tarihlendirilen 71 alan tespiti yapıldı.  Bunlar arasında yer alan Dursunbeyli Mağaraları arasında yer alan Baltalıin ve İnkaya'da bulunan duvar resimleri Şamanizm'in Anadolu'daki varlığını kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kanıtlıyor.

Baltalıin Mağarası Duvar Resimlerinde neler var?

Anadolu'da Neolitik Çağda Şaman İnancı kitabında yer alan bilgilere göre; mağara girişinin doğu duvarında  7,6 metre X 4.5 metre ebadında geniş bir alanı kaplayan resmin 3 metrelik kısmı mağaranın dış yüzeyinde 4.60 metrelik kısmı ise mağara içindedir.

Pürüzlü mağara duvarına yapılan resmin mağaranın dış cephesinde kalan bölümleri hava şartlarının etkisiyle bozulmuş durumda. Uzun süredir ağıl olarak kullanıldığı için mağaradaki resmin iç kısımlarında da bazı tahribatlar söz konusu. Aynı zamanda mağara duvarlarından akan su akıntıları kayanın bazı bölümlerini kalkerle kaplamış. Ancak tarama ve imaj tamamlama teknolojileri sayesinde alandaki resmin önemli bölümünde neler olduğu ortaya çıkarılmabilmiş.

Resim, insan ve geyiklerden oluşan av sahnelerini konu ediniyor. Geyiklerin tamamının aynı yönde ileliyor olmaları dikkat çekiyor. İnsanların ise ellerindeki silahlarla onları bir yöne çektikleri anlaşılıyor. Sahnenin ortasında bir insan resmin geyik üzerine yapıldığı görülüyor.

İnkaya Mağarası Duvar Resimlerinde neler var?

İnkaya Mağarasının kuzey ve güneybatı cephelerinde iki ayrı resim bulundu. Mağaranın giriş kısmının dışa bakan duvarlarında panolar bulunması Baltalıin ile benzerlikler içeriyor. Güneybatıdaki düzeltilen zemin üzerine yapılmış resim 1.43 metre X 0.87 metre ebadında. Bu resimde 4 insan figürü net olarak seçilebiliyor. İnsanların kıyafetlerindeki dalgalanma hareketli bir sahne betimlendiğini gösteriyor. Sahnenin merkezinde yer alan insan figürünün diğerlerinden farklı kıyafet giydiği anlaşılıyor.

Yan yana dans eden insan figürlerinden oluşan resim, Latmos kaya resimlerini çağrıştırıyor.

0.90 X 0.45 ebadındaki diğer resimde ise kadınlar ve erkeklerden oluşan yanyana iki çift bulunuyor. Resimde dans eden kadınların uçuşan elbiselerinin saçaklarının yanı sıra, vücut, kol ve bacak hareketleri de bir oyun sahnesi betimlendiğini algılatıyor. erkek figürlerinin daha iri çizildiği resimde bir tanesinin ayaklarının üç parmaklı kuş ayağı şeklinde, diğerlerinin ayaklarının ise ayı ve aslan gibi kaba pençeler şeklinde resmedilmesi dikkat çekiyor.

Kadınların erkeklere göre daha hareketli olduğu fark edilen resimde ortadaki kadının ayakları da üç parmaklı kuş şeklinde çizilmiş.

Dans eden grubun sağ tarafında merkezde yer alan figür ise bir çocuğun anne karnındaki oluşumunu, gelişimini ve doğumunu yansıtıyor. Betim erkek cinsel organından akan beyaz sıvının kadın cinsel organına akışını gösteren sahne ile başlıyor. Resmin doğum aşamasını gösteren sahnesinde dört noktanın tek dairede buluştuğu bir sembol var. Bu figürün Çatalhöyük duvar resimlerinde rastlanan doğa betimlerindeki dört yapaklı motifleri (quatrefoil) andırması dikkat çekiyor. David Lewis-Williams ve David Pearce Çatalhöyük'te bu sembolün 'Ana Tanrıça'nın çocuk doğumuyla ilişkisini gösterdiğini savunuyordu. Bu resim aynı zamanda onların büyük ihtimalle bu tahminlerinde yanılmadıklarını gösteriyor. Resmin bir önemi de Neolitik Çağ insanlarının insan biyolojisine dair bilgilerini gözler önüne sermesi...

İnkaya Mağarası girişinin kuzeyinde yer alan 7.37 metre X 2.58 metre boyutlarındaki panonun bir çok yerinde ise patlayıcı yerleştirmek için açılmış delikler ve parçalanan kaya bloklarında dolayı büyük tahribat söz konusu. Yine de resmin mağaranın iç kısımlarındaki bölümleri korunabilmiş durumda. Bu devasa resmin duvara iskele kurularak yapıldığı tahmin ediliyor.

Körtiktepe ve Gusirhöyük'te de bulunan içiçe halkalar sembolü

Kuzey panosundaki resimde bir kaç farklı konu yer alırken, panonun büyük bölümüne çizilmiş dev bir yılan motifi öne çıkıyor. Bu resimde dikkat çeken bir ayrıntı da yılanla karşı karşıya kalan insan figürünün yanındaki kollarını insana uzatmış farklı elbise giymiş bir başka figür. Bu figürün altından dumansı bir şekilde yükseliş, insan formunda bir siluet olabileceğine yorumlanıyor. Bu siluetin bir insanın ölümüne eşlik ettiği tahmin ediliyor. Bu figürlerin Şamanik sembol olarak ruhani dünya, tedavi, dönüşüm, ölüler ülkesine geçiş olduğu varsayılıyor.

Bu resimdek pek çok şamanik öğenin açılımını kitapta bulabilirsiniz. Resminde öldüğü sanılan kişiye son yolculuğunda yardımcı olduğu tahmin edilen şaman içiçe halka motiflerinin üzerinde yer alıyor. İçiçe halka motiflerin Paleolitik çağ resimlerinde sıklıkla görülüyor. Körtiktepe'de gizemli hayvan figürünün yer aldığı ve Gusir Höyükte bulunan taş plakalarda da bulunan bu sembolün, Şaman inancında değişik boyutları, katmanlaları ya da eksenleri gösterdiği tahmin ediliyor. Ki sembolün ayin esnasında esrime ve halisünasyon anlarını betimlediği varsayılıyor.

Akbaba ve Başsız Cesetler

İnkaya Mağarasının kuzey duvarındaki resmin şaşırtıcı öğeleri bunlarla sınırlı değil, panonun doğu kenarındaki sahnenin merkezinde bir kuş başı betimi var. Kuşun önünde bir insan bedeninin alt kısmı yer alıyor. Kuşun etrafında 20'ye yakın bacakları ve kolları açık, kafasız insan bedeni bulunuyor. Akbaba olduğu tahmin edilen kuşun solunda ise insan kemikleri yığılı. Kemiklerin ölüler ülkesini sembolize eden yılanın üzerine yığılmış olması da dikkat çekici bir ayrıntı. 

Derya Yalçıklı, Anadolu'da Neolitik Çağda Şaman İnancı kitabında, şema ve çizimlerle, mekan kullanımı ve resimlerin irdelenmesine dair önemli çıkarsama ve yorumlara da yer veriyor.

Doktor Öğretim Üyesi Derya Yalçıklı sonuç bölümünde ise; "Toplumun sosyal (inanç) ve yaşamsal (beslenme) ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli ritüellerin yapılabileceği biçimde planlanmış bir kült alanı ile karşı karşıyayız. Marmara Bölgesinin dağlık kesiminde, yerleşim alanlarına uzak, Olasılıkla yılın bazı bölümlerinde kullanılan) kutsal alanların saptanması, bölgede belirtili zamanlarda toplanılan dini merkezlerin varlığının kanıtı olabilir. Bu mağaraların planlanmasına av ve inanç ritüellerinin yapılacağı mekanların bilinçli olarak ayrıldığı görülmektedir" diyor.

Görünen o ki Anadolu'da ilk Şaman Dansı 10 Bin yıldan daha eski bir zamanda yapılmıştı ama Şamanların ayak sesleri daha yeni duyulmaya başlanmış.

Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com