Anasayfa / Müzeler

Arsenal Askeri Tarih Müzesi, Osmanlı Müzesi gibi

2. Viyana kuşatması ve daha sonra 1699’da yapılan Karlofça Antlaşması'na kadarki dönemde Osmanlı ordusundan ele geçirilen, ok, yay, tüfek, top, sancak, çadır gibi unsurların yanı sıra Sultan II. Mustafa’ya ait mühür ve bir adet Osmanlıca ay takvimli saat müzede sergileniyor.

 

Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan Arsenal Askeri Tarih Müzesi, 16. yüzyıldan itibaren farklı dönem ve savaşlara ait, aralarında Osmanlı'nın savaş araç gereçlerinin de olduğu yaklaşık 1,5 milyon sanat eserine ev sahipliği yapıyor. 

Müze, başta 2. Viyana kuşatmasından kalan Osmanlı silah ve askeri mühimmatı olmak üzere, daha sonraki dönemlerde Habsburg hanedanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu arasında gerçekleşen birçok savaştan elde edilen 100’ün üzerinde kılıç, hançer, ok ve sancak gibi savaş araç ve gereçlerini de bünyesinde barındırıyor. 

Müzede, Avrupa’da 16. yüzyılın sonları ve 17. yüzyılın başlarında, birçok Avrupa ülkesinin karşı karşıya geldiği 30 yıl savaşları olarak adlandırılan dönemden 2. Dünya Savaşı'na kadar 5 asırlık döneme ait silah ve askeri mühimmat meraklıların ilgisine sunuluyor. 

Türk savaşları, Almanya ve Fransa savaşları, 1. ve 2. dünya savaşlarında kullanılan objeler 6 ana başlık altında farklı bölümlerde ziyaretçilerle buluşurken, 18. yüzyıla ait sabit toplar, tank gibi büyük boyutlu askeri araçlar müzenin dışındaki bahçede sergileniyor. 

Müzenin girişinde ziyaretçileri, Avusturya savaş tarihine damgasını vurmuş 56 komutanın her biri 183 santimetre yüksekliğindeki mermer heykelleri karşılıyor.

Kubbeli yapısı, mermer sütunları ve dönemin önemli ressamları tarafından duvarlarına Avusturya tarihinin önemli savaşlarının tasvir edildiği müzede, 1,5 milyona yakın askeri teçhizatın yanı sıra önemli portreler, savaşlara ait eskizler de sergileniyor. 

-  Sultan 2. Mustafa'ya ait mühür de müzede

Müzede dikkat çeken en önemli eserler arasında 2. Viyana kuşatması ve daha sonra 1699’da yapılan Karlofça Antlaşması'na kadarki dönemde Osmanlı ordusundan ele geçirilen, ok, yay, tüfek, top, sancak, çadır gibi unsurların yanı sıra Sultan II. Mustafa’ya ait mühür ve bir adet Osmanlıca ay takvimli saat yer alıyor. 

Müzenin tarihi ve envanterini tanıtan kitapçıkta, 1697'de yapılan Zenta Savaşı'nda Savoy Prensi Eugen tarafından ele geçirilen Sultan II. Mustafa’ya ait mührün üzerinde "Mehmet Han’nın oğlu Mustafa, her daim galip" ifadesinin yer aldığı kaydediliyor. 

Avrupa ordularının aksine Osmanlı'da 16. ve 17. yüzyılda hala yay ve okun kullanıldığının belirtildiği ve yay yapımında kullanılan unsurlara ve yayın üretiliş şekline övgülerin sıralandığı kitapçıkta, Osmanlı askerinin bir dakikada 15 ok attığı ve okların yaklaşık 300 metreye kadar etkili olduğu vurgulanıyor. 

Osmanlı eserlerinin sergilendiği bölümde, özellikle sedef kakmalı tüfekler, çeşitli boyutlarda tabancalar, tuğlar, hançerler, kalpaklar ve Kelime-i Tevhid yazılı sancak göze ilk çarpanlar arasında yer alıyor.

Türkiye dışında en çok Osmanlı eserini bünyesinde barındırmasıyla dikkati çeken müze, aynı zamanda 1. Dünya Savaşı döneminden kalma Osmanlı askerine ait silah, üniforma ve dönemin önemli şahsiyetlerinden Enver Paşa ve Sultan I. Vahdettin’e ait nişan, kabartma ve süs eşyalarını da ziyaretçilerin ilgisine sunuyor. 

- 1,5 milyona yakın objeyle dünyanın sayılı ve en büyük müzelerinden birisi

Müzenin basınla iletişim biriminin paylaştığı bilgilere göre, müzede belli periyotlarla farlı konular üzerine konferanslar verildiği, bu kapsamda Tarihçi Profesör Doktor İlber Ortaylı’nın da 2010'da 2. Viyana kuşatmasına ilişkin iki konuşma yaptığı kaydediliyor. 

Arsenal Askeri Tarihi Müze Müdürü Doktor Christian Ortner, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, yaklaşık 500 yıllık savaş ve askeri gelişmelerin anlatıldığı müzenin mimari olarak Bizans, Barok, Rokoko ve Gotik stillerinin izlerini taşıdığını belirtti.

Ortner, "1,5 milyona yakın objeyle dünyanın sayılı ve en büyük askeri müzelerinden biri olduğumuzu söyleyebilirim. Ayrıca farklı dönemlere ait savaş ve askeri araç, gereçlerin sergilendiği müzemiz birçok müzeye ilham kaynağı oluşturuyor." diye konuştu. 

- Avusturya'dan çok Osmanlı mühimmatı sergileniyor

Osmanlı dönemine ait eserlerin 1683’de yapılan  2. Viyana kuşatmasından bugüne kadar nasıl muhafaza edildiği anlatan Ortner şöyle konuştu:

"2.Türk kuşatmasına ait 100’e yakın mühimmat, öncelikli olarak imparatorluk bünyesindeki silah depolarında muhafaza edilmiştir. Bu silah ve mühimmatın farklı savaşlarda kullanılmaması, eserlerin bugüne kadar ulaşmasının en önemli nedenidir. Daha ilginç olan o dönemde Avusturya ordusunun kullandığı araç ve gereçten daha fazla Osmanlı ordusuna ait mühimmatı sergiliyoruz. Çünkü o dönemde kullanılan silahlar daha sonra faklı muharebelerde de kullanılmış ve ne yazık ki bugüne çok azı ulaşabilmiştir." 

Ortner, yalnız 2. Viyana kuşatmasından kalma yüze yakın eserin ellerinde bulunduğunu ancak 1699’da yapılan Karlofça Antlaşması'na kadarki dönemde gerçekleşen savaşlardan elde edilenlerle bu sayının daha fazla olduğunu ifade etti. 

Müzenin, yıllık 100 binin üzerinde ziyaretçi çektiğini belirten Ortner, "Arsenal Askeri Tarihi Müzesi belki de, Türkiye dışında en çok Osmanlı eserini bünyesinde barından müzedir. Bu durum bizi ayrıca çok gururlandırıyor." şeklinde konuştu.

Avrupa genelinde birçok askeri müze ile iş birliği yaptıklarına değinen Ortner, özellikle geçen yıl Fransız müzeleri ile birlikte çalıştıklarını, Napolyon savaşlarına ait eserlerin bu ülkeye götürülerek, meraklılarıyla buluşturulduğunu dile getirdi. 

- Çanakkale'de kullanılan Avusturya topları

1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasındaki yakın ilişkiye de değinen Ortner, müzenin 1. Dünya Savaşı'nı anlatan bölümünde Osmanlı ordusuna ait üniforma, silah ve mühimmatların sergilendiğini, özellikle Osmanlı ordusunun Avusturya’dan satın aldığı silahlara dikkati çekti. 

Ortner, yaklaşık bin 500’e yakın Avusturya askerinin Çanakkale başta olmak üzere Gazze ve Filistin cephelerinde Osmanlı ordusuna sağladığı katkının altını çizerek, "Bu dönemde Habsburg Monarşisinin silah ihtiyacını karşılayan Skoda fabrikası tarafından üretilen yaklaşık 70 topun İngilizlere karşı Çanakkale savunmasında Osmanlı ordusuna büyük katkısı olmuştur. Ayrıca bin 500’e yakın Avusturya-Macaristan ordusuna mensup topçu, pilot, sağlık personeli Osmanlı ordusuna destek için gönderilmiştir. Aynı şekilde Rusya’ya karşı Galiçya cephesinde zor durumda olan Avusturya ordusuna Osmanlı askerleri destek olmuş ve İttifak devletlerinin doğu cephesinde yenilmeleri önlenmiştir." diye konuştu. 

- "Türk dostlarımızın müzemize yapacağı ziyaret bizleri ziyadesiyle memnun edecektir"

Ortner, müzenin hemen girişinde yazılı olan "Savaşlar Müzelere Aittir" ifadesinin altını çizerek, tarih boyunca milyonlarca cana mal olan savaşların insanlık adına ne kadar olumsuz gelişmeler olduğunu gelecek nesillere aktarmak için savaşın her yönünün müzelerde anlatılması gerektiğini söyledi.

Hem ülkede yaşayan Türk vatandaşları hem de Türkiye'den gelecek ziyaretçilere seslenen Ortner, "Kendi tarihinize ait önemli eserleri bir Avusturya müzesinde görebilme imkanı bence gayet ilginç olabilir, bu nedenle Türk dostlarımızın müzemize yapacağı ziyaret bizleri ziyadesiyle memnun edecektir. " ifadeleriyle sözlerini tamamladı. 

- Silah deposundan dönüştürüldü

Habsburg hanedanlığı tarafından 1848’de, 1789 Fransız ihtilalinin ardından Avrupa’nın bir çok kentinde meydana gelen halk ayaklanmalarının etkisiyle yapımına başlanılan Arsenal garnizon ve silah deposu, başkent Viyana’da olası bir halk ayaklanmasında başta imparator olmak üzere yönetici sınıfını halktan korumak maksadıyla inşa ettirildi. 

Toplumda vatan severliğin arttırılması ve ulus bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla 31 yapıdan oluşan Arsenal garnizon ve silah deposunun bir kısmı, 1856’da Mimar Theophil Hansen tarafından tasarlanarak Askeri Tarihi Müze'ye dönüştürüldü. 

Hofburg Sarayı'nın silah depolarında ve hazine odasında muhafaza edilen Türk ve Fransızlardan elde edilen askeri araç ve gereçlerin yanı sıra kişisel koleksiyonların da müze çatısı altında toplanmasıyla, ülkenin ilk müzesi 1872’de ziyarete açıldı. 


 

  Muhabir Aşkın Kıyağan