Atebe, atebât, atebât-ı mukaddese ve atebât-ı âliye
Atebe nedir, Atebe ne demektir, Atebât nedir, Atebât-ı mukaddese sayılan yerler, atebât-ı âliye nedir,
Atebe Arapça eşik anlamına gelir. Atebât, eşik anlamına gelen atebenin çoğuludur.
Atebât tarihi terim olarak; Irak’ta, Şiîler’ce mukaddes sayılan bazı ziyaret yerlerine verilen isimdir.
Atebât-ı mukaddese ve Atebât-ı Aliye olarak adlandırılan bu yerler Necef, Kerbelâ, Kâzımiyye ve Sâmerrâ’dadır.
Necef’te Ali b. Ebû Tâlib’in defnedildiğine inanılan yer, Şiîler tarafından ilk mukaddes mekân olarak kabul edilmektedir. İddialara göre bu kabir Emevîler devrinde gizli tutulmuş, III. (IX.) yüzyılın sonunda Hamdânîler’in Musul valisi Ebü’l-Heycâ tarafından kubbeli bir türbe olarak yaptırılmıştır. Daha sonra Büveyhî hükümdarı Adudüddevle (ö. 372/983) bu ilk yapıyı tamir ettirmiş ve genişletmiştir.
İkinci önemli atebe olan Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’daki türbesidir.
Kâzımiyye’de bulunan atebe, yedinci imam Mûsâ el-Kâzım ile dokuzuncu imam Muhammed et-Takī’nin türbeleridir. Evliya Çelebi’ye göre Mûsâ Kâzım Türbesi’ni Hârûnürreşîd yaptırmıştır. Daha sonra Şah İsmâil’in başlattığı onarım ve genişletme çalışmaları Kanûnî Sultan Süleyman tarafından tamamlattırılmıştır.
Diğer bir atebât şehri Sâmerrâ’da onuncu imam Ali el-Hâdî ile on birinci imam Hasan el-Askerî’nin türbeleri bulunmaktadır. On ikinci imam Mehdî’nin kaybolduğuna inanılan yer de (serdâb*) Hasan el-Askerî’nin gömülü olduğu binadadır.