Babil’in kapıları harikalara mı açılıyor?
Milattan önce 2. yüzyılda yaşayan Yunan şair Sidonlu Antipater antik dünyanın yedi harikasını sıraladığında Babil’i de listeye almıştı.
Bugünkü Irak sınırları içinde, Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında yer alan Babil, 6. yüzyılda kral İkinci Nebukadnezar tarafından yeniden inşa edilmiş, mavi, kırmızı, sarı renkli ve sırlı tuğlalar kullanılmıştı. Heredot’un yazdıklarından Eski Ahit’e kadar birçok antik metinde şehrin görkemli tapınak ve saraylarından söz edilmiştir. En canlı olduğu zamanlarda kentin nüfusu 200 bini bulmuş, dünyanın en büyük şehri haline gelmişti.
Kazılarda Babil’in görkeminin asıl sembolü olarak görülen İştar Kapısı’na 1902’de ulaşıldı. Bu kapı kentin değişik dönemlerinde inşa edilen sekiz kapısından biriydi. 12 metre yükseklikteki duvarların da büyük kısmı hala ayaktaydı.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından büyük bir kazı daha yapıldı. Bu kazıyı İtalyan arkeologlar yapıyordu. 1979’da Saddam Hüseyin’in iktidara geldi. 1980’lerde İştar kapısının olduğu yerde kopyaları yapıldı. Saddam Hüseyin kendisini Fenike kenti Sidon’u yıkan, Mısır ordularını yenilgiye uğratan Babil kralı Nebukadnezar ile özdeşleştiriyordu.
Tıpkı antik Babil gibi bir gün Saddam Hüseyin’in Irak’ı da çöktüğünde tarihi eserlerin korunması sorunu gündeme geldi.
2003-04’te Amerikan ve Polonya askerleri antik kentin bulunduğu kazı alanını askeri üs haline getirmişti. Britanya Müzesi’nin yaptığı bir çalışmada, bölgenin üs yapılması sonucu oluşan hasarın boyutlarının büyük olduğu tespit edildi.
Bu tarihi alanın geleceği ve nasıl korunacağı bugün hala bilinmiyor. Fakat İştar Kapısı’nın en büyük kısmı Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergilenmeye devam ediyor. Kaynak: BBC Dergi