Bardakçı'nın 'çiğliği' ve 'cahilliği' arkeologları şaşırttı
Araştırmacı yazar Murat Bardakçı'nın TRT Belgeselinden hareketle Göbeklitepe'den yola çıkarak Türk arkeologlarını küçümsediği yazıdaki arkeolojik cehalet, arkeoloji dünyasını hem üzdü hem şaşırttı.
TRT’de yayınlanan, arkeolojik ve teolojik bilgileri mantık kurgusu gözetmeksizin birbirine karıştırarak, Göbeklitepe’yi ‘Hz. İbrahim’in putları yıkmış olabileceği yer’ olarak tanımlayan Suların, Ateşin ve Taşların İmparatorluğu adlı belgeselin doğurduğu tartışmalara, Habertürk yazarı Murat Bardakçı da "Arkeolojiyi bile ideolojik boyuta taşımayı becerdik ya, helâl olsun bize!" başlıklı yazısı ile katılmıştı.
Bardakçı yazısında kullandığı, "En önemli keşifleri yabancılar yaparlar, sonra işin içine bizimkiler girer ve buluntuları başka taraflara çekiştirirler" ve "Çekiştirmeler şimdiye kadar reklâm yahut menfaat derdi ile yapılırdı ama artık ideoloji ve “Yobazlar Göbeklitepe’ye saldırabilirler” terâneleri ile din boyutuna taşındı!" sözleri ile Türk arkeologları deyim yerinde ise yerden yere vurdu.
Bardakçı'nın Türk Arkeolojisi ve arkeologlarını 'küçük gören' cümleleri üzüntüye sebep oldu. Arkeologlar ve arkeoloji otoriteleri, Murat Bardakçı'nın bilgi yetersizliği ve yöntem cehaleti nedeniyle arkeoloji konusunda muhatap alınmaması gerektiği konusunda hemfikirler. Ancak, 'hakir gören' mantığına da kırgınlar.
Konu hakkında görüşlerine başvurduğumuz Türk Arkeologlarının çoğu, "muhatap almaya gerek yok" diyerek sessiz kalmayı tercih ettiler.
PROF. DR. YÜCEL ŞENYURT: ÇİĞLİK
Kazı Başkanlığını yürüttüğü Ordu'daki Kurul Kalesi kazılarında yaptığı keşiflerle 2016'da adından en çok söz ettiren Türk arkeoloğu olan Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman Yücel Şenyurt, yazar Murat Bardakçı'nın yorumunu çiğlik olarak yorumladı.
Prof. Şenyurt; "Murat Bardakçı'nın bu yorumu kendi görüşüdür ve onu bağlar. Camiamız onun bu çiğ yorumuna gerekli tepkiyi göstermektedir" demekle yetindi.
DR. SONER ATEŞOĞULLARI: İŞKEMBEDEN ATIP TUTUYOR!
Arkeologlar Derneği Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları, birilerinin Türkiye'deki kazıların çoğunluğunun Türk arkeologlarca yapıldığını yazar Murat Bardakçı'ya anlatması gerektiğini söyledi ve arkeolojinn evrensel bilim dalı olduğunu söyledi.
Soner Ateşoğulları, konu hakkında görüşlerini "Biri buna Türkiye'de en önemli kazılardan çoğunun "Türkler" tarafından yapıldığını söylesin. Bilir bilmez işkembeden atıp tutuyor. Hem arkeoloji evrensel bir bilim dalıdır. Bunun yerlisi yabancısı olmaz. Sonuçta insanlığın ortak kültürel mirası söz konusu. Nedir bu şovenizm! Orta Çağ'da mı yaşıyoruz..." şeklinde belirtti.
ARKEOLOG YİĞİT OZAR: ELEŞTİRİLERİNİN BİZİM GÖZÜMÜZDE BİR DEĞERİ YOK
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit Ozar, Murat Bardakçı'nın arkeoloji biliminin ilke ve değerlendirme kriterlerinden habersiz olduğu için söylediklerinin kendilri açısından hiç bir değeri olmadığını belirtti.
Arkeolog Yiğit Ozar; "Arkeoloji, her bilim dalı gibi evrenseldir. Bu nedenle ülkemizde arkeolojisindeki millileştirme çabalarına karşın da her zaman söylediğimiz gibi bizim için Türk, Alman, İngiliz arkeolog gibi bir ayrım yoktur. Meslektaşlarımızın uyrukları değil araştırma alanları, çalışma yöntemleri önemlidir. Murat Bardakçı daha önce "bizde çatılı eser yok" diyerek Türkiye'nin arkeoloji potansiyelinin yüksek olmadığını iddia etmiş, böylece arkeolojinin ilkelerinden, değerlendirme kriterlerinden bihaber olduğunu gözler önüne sermiştir. Bu açıdan yaptığı eleştirilerin bizim gözümüzde bir değeri yoktur. Murat Bardakçı'nın bu yazısı, yazıda veryansın ettiği türden bir kamplaşmanın bir ürünüdür sadece." dedi.
ARKEOLOG DR. NURCAN YALMAN: CEHALETİNİ SERGİLEMESİ ÜZÜCÜ
Çatalhöyük kazılarına katılan arkeologlardan Dr. Nurcan Yalman ise sosyal medyadan yaptığı yorumla, Murat Bardakçı'nın cehaletini sergilemesini üzücü olarak yorumladı ama daha da üzücü olanın konu hakkına araştırma yapmadan yazması olduğuna dillka çekti.
Arkeolog Dr. Nurcan Yalman yorumunda şu ifadelere yer verdi: "Murat Bardakçı'nın özellikle arkeoloji konularında ne kadar cahil olduğunu sergilemesi bizleri üzdü. Daha da üzücü olan, bilmediği bir konuda yazı yazmaya karar veren bir gazetecinin bir zahmet o konu hakkında şöyle bir de olsa iki satır okumayışı... Arkeolojik yerleşmeler nasıl tarihlenir, neye göre yorumlanır ya da daha da basitinden, KRONOLOJİ nedir???
Ayrıca, ben arkeolojik yerleşmelerin kurgu filmlere ya da yazılara konu olmalaraına asla karşı olmayan bir insanım. Kaldı ki, Göbeklitepe de bu konuda tepe tepe kullanılmış bir yer... güzel... bunlar da prehistorik bir yerleşim yerinin bugün anlamlanışını gösterir ve enteresandır.. youtube'da döner de döner...Ama hiçbiri kendisinin resmi kurumlarca desteklenen bilimsel bir belgesel olduğunu iddia etmediği sürece.. çünkü bunu dedikleri an, sorumluluk başlar... Eğer bu kadar arkeolog, bu kadar prehistoryacı birden bire damarına basılıp yerinden zıplamışsa, öööle durup dururken canı sıkıldığından değil"
EDİTÖR ARKEOLOG NEZİH BAŞGELEN: TALİHSİZ YORUM
Ünlü Arkeolog Ünlü Arkeolog Halet Çambel'in öğrencilerinden Arkeoloji ve Sanat Yayınları kurucusu ve Arkeoloji Sanat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nezih Başgelen de Murat Bardakçı'nın yorumunu talihsizlik olarak nitelendirdi ve özellikle yeni yetişen arkeoloji kuşağının başarılarının başarılı projelerinin görmezden gelinemeyeceğini belirttti.
Nezih Başgelen, "Yazıdaki yoruma katılmıyorum: Yaşadığımız coğrafya, insanın dünyaya yayılmaya başladığı dönemden günümüze, uygarlık tarihinin yoğun yerleşimlerine sahne olmuştur. Bu açıdan ülkemiz arkeolojisi, dünya tarihine yön vermiş belli başlı uygarlıkların gelişim süreçlerinin aydınlatılmasında yadsınamaz öneme sahiptir. Son dönemde ulusal kazı ve araştırmaların sayısı kadar nitelikleri de önemli gelişmeler göstermiştir. Özellikle yeni yetişen arkeoloji kuşağımızın bu yazıdaki talihsiz yorumun aksine ülkemizin dört bir yanında tarihöncesinden günümüze her alanda her açıdan başarılı projeler yürüttüğü yerli ve yabancı kamuoyunca bilinmektedir. Hocalarından öğrencilere arkeolojideki yeni kuşakların kazı ve araştırma projeleriyle gurur duyuyoruz . Bu yeni kuşağı destekler önlerini açarsak daha da başarılı olacaklardır. Göbeklitepe'nin tarihlendirilmesi konusunda gerek kazı ekibinin gerekse ilgili bilim alanının yazıda bahsedildiği gibi tutarsız bir yaklaşımı hiçbir zaman olmamıştır. Bu konudaki referanslar gayet açıktır." dedi.
MUAMMER İREÇ: CEHALETİN EN GÜNCEL ÖRNEĞİ
Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Muammer İrec ise Arkeofili sitesinde yazdığı metinle tepkisini dile getirdi, "Benim bir arkeolog olarak Osmanlı’nın son dönemleri, hanedanlık ilişkileri vb. konularda ahkâm kesmem ne kadar anlamsız ise Bardakçı’nın Göbekli Tepe üzerine konuşması o derece saçmadır" diyerek şunları yazdı: "... köşe yazarı ve televizyon kişiliği Murat Bardakçı söz konusu cehaletin en güncel örneği olarak karşımızda durmakta. Son olarak yazdığı “Arkeolojiyi bile ideolojik boyuta taşımayı becerdik ya, helal olsun bize!” başlıklı yazısında Göbekli Tepe meselesine değinmekte, örtülü bir şekilde TRT’ye sahip çıkmakta, kendince tespitler yapmakta, bilmediği ve anlamadığı bir konuda allame kesilmektedir. Öyle ki Göbekli Tepe’yi bir “buluntu” olarak tanımlamakta, “İşin aslı, Göbekli Tepe’nin bugün değil yaşını, ne olduğunu, ne için inşa edildiğini bile tam olarak bilmiyoruz, zira henüz erken!” diyerek bir de arkeologlar adına konuşmaktadır. Bununla da yetinmeyip “yabancılar bulur biz çekiştiririz” diyerek, arkeoloji ile teması olmayan insanların şehir efsanesine dönüşmüş “yabancılar ülkenin arkeolojik mirasını kazıyor, götürüyor” algısına selam çakarak yazısını sürdürmektedir. (...) ... Göbekli Tepe bir buluntu merkezidir “buluntu” değil. Bardakçı hem bilmediği bir terminolojiye bulaşmakta, hem de arkeolog edası takınmaktadır.Arkeoloji’de yabancılar ve Türkler ayrımı son derece tehlikeli ve cehalet ötesi bir zihniyetin dışavurumudur. Bizler bilim insanlarıyız, insanlığın ortak mirasını anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Arkeoloji bir bilim olarak zaten yabancılar tarafından başlatılmış, onlar tarafından geliştirilmiş ve onlar tarafından iyi bir şekilde sürdürülmektedir. (...) Benim bir arkeolog olarak Osmanlı’nın son dönemleri, hanedanlık ilişkileri vb. konularda ahkâm kesmem ne kadar anlamsız ise Bardakçı’nın Göbekli Tepe üzerine konuşması o derece saçmadır. Konu yine en büyük düşmanımız olan cehalete gelip dayanıyor. Göbekli Tepe konuşuldukça bu cehaletin boyutlarını da daha net bir şekilde görebiliyoruz.
arkeolojikhaber.com