Bayburt Tarihi Eserler
Bayburt Tarihi Eserler
Abdülvehhab Gazi Hazretleri Türbesi: Abdülvehhab Gazi Hazretleri, Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in alemdarı olup, türbesi Bayburt İl Merkezine bağlı, Bayburt şehrini kuşbakışı gören Erenli (Duduzar) köyünde bulunmaktadır.
Aslandağı Mesire Alan
Bayburt'un Piknik ve Mesire Merkezi.
Aydıntepe Yer Altı Şehri: Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir . (3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş;
Mevcut olup , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde’nin “Khalde” olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart’ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği , Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir.
Baksı Müzesi (Özel Müze): Baksı Müzesi'nde, önde gelen sanatçıların eserlerinden oluşan nitelikli bir çağdaş sanat koleksiyonu ile geniş bir halk resimleri koleksiyonu ve yerel el sanatlarını yansıtan özgün örnekler bir arada yer alıyor. Müze, sanatçılar ve araştırmacılar için geleneksel sanatlarla çağdaş sanatı buluşturan özgün bir kültürel etkileşim merkezi yaratmayı, yoğun göç nedeniyle parçalanmış bir kültürel ortama yeniden hayat verebilmeyi ve kültürel belleğin sürdürülebilirliğine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Baksı Müzesi Doğu Karadeniz'de, Bayburt'un 45 km dışında, Çoruh Vadisi'ne bakan bir tepenin üzerinde kurulu... Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde yükselen bu sıradışı müze çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana, içiçe yer veriyor.
Sergi salonları, atölyeler, konferans salonu, kütüphane ve konuk evleri ile 30 dönümlük bir araziye yayılan Baksı Müzesi Bayburt doğumlu sanatçı ve eğitimci Hüsamettin Koçan'ın bireysel düşü olarak 2000 yılında filizlendi. Bu fikri hayata geçirmek amacıyla 2005 yılında bir vakıf kuruldu. Başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal bir projeye dönüşen müze, 10 yıllık zorlu bir serüvenin sonunda, bu süreç içerisinde devletten hiçbir maddi yardım almadan 2010 yılında tamamlandı. 2010 yılı Haziran ayında İstanbul Modern Tanıtımı, Temmuz ayında ise müzenin açılışı yapıldı.
Baksı Müzesi'nin hedeflerinden biri de, Türkiye'nin en yoğun göç veren bölgelerinden biri olan Bayburt'a yaşam soluğunu sanatla yeniden kazandırmak, bölgenin ekonomik yaşamını canlandırmak.
Bayburt Kalesi:Zigana ve kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı, önem, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur.
Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle yapıldığı bilinmemektedir. İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de, Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadele rinde rol oynadığı anlaşılmaktadır. Khorenli Movses’den öğrenildiğine göre Bağrat’ların geliştikleri devrede 1. asırda Bağrat’lı Piurad oğlu “Senbad” (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kurduğu hükümdar çocuklarını kendi müstahkem yerleri olan “Pepert” yani Bayburt Kalesi’ne 58 yıllarından önce kurulduğu ortaya çıkmaktadır. Kale Türklere geçmeden önce Roma, Ermeni, Bizans, Arap ve Kommenos hakimiyetlerinde kalmıştır. Zengin bir tarihe sahip olan Bayburt Kalesi’nin bir çok defa onarım gördüğü duvarlarında görülen farklı inşaat ve tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Buna göre Selçuklu hükümdarı II.Kılıçarslan’ın oğlu ve Erzurum Meliki olan Tuğrul Şah (Ö.622/1225) özellikle Trabzon İmparatorluğu’ndan gelecek saldırılara karşı müstahkem bir mevki olan bu kaleyi âdeta yeniden inşa ettirmiştir. Kale üzerinde bu yapımı belgeleyen 20 adet Arapça kitabe mevcuttur . Daha çok kapılarla şehre bakan cephelerdeki burçlarda yoğunlaşan kitabelerin 17. si Tuğrul Şah dönemi 1 adeti Kanûnî dönemi diğer iki adeti okunamamıştır . Bir müddette Akkoyunlular’ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılara intikal ettikten sonra Kanûnî Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüştür . 1647’de Bayburt’u ziyaret eden Evliya Çelebi kale içinde 300 evlik bir mahalle ile Ebü’l Feth Camii’nin bulunduğu yazmaktadır. Zaman zaman işgal ve tahribata uğrayan kale en son olarak 1828 Osmanlı – Rus savaşı sırasında Ruslar tarafından büyük çapta tahrip edilmiştir .
Ayrıca bu kaleye “Çinimaçin” kalesi de denilmektedir. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir. Bunların dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor ve yeşil renkli firuze çiniler kullanılmıştır. Gerek savaşlar, gerekse tahribat yüzünden bu gün bu çinilerden eser kalmamıştır.
Bayburt Kalesi, Dede Korkut hikayelerinden “Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder” adını taşıyan hikayede Beyrek (Bey Böyrek veya Bamsı Böyrek)’in fethedip ün kazanmak için yola çıktığı kaledir.
Çımağıl Mağarası: İl merkezine yaklaşık 35 km mesafedeki mağara küçük su birikintileri, sarkıtları, dikitleri, mağara incileri, mağara çiçekleri, org desenli duvarlar, traverten basamakları ve doğal yapısı ile görülmeye değer güzelliktedir. Özellikle bu doğal oluşumların taşıdıkları renkler ile mağara ayrı bir güzellik ve değer kazanmaktadır.
Dede Korkut Kümbeti: Merkez İlçeye bağlı Yıldırım (Masat) Köyünde halk arasında “Ali Baba” veya “ Korkut Ata” Kümbeti diye anılan, 9. yy ortalarında yapıldığı söylenen kümbet daire şeklindedir. Boyları farklı kesme taşların çeşitli şekilde üst üste konulması ile yapılmıştır. Kümbet 1994 yılında restore edilmiş, ancak, eski halini ve özelliğini tamamen kaybetmiştir.
Dede Korkut adına İlimizde her yıl Temmuz ayının 3. haftasında uluslararası düzeyde şölen düzenlenmektedir.
Helva Köyü Buz Mağarası: İl merkezine 33 km mesafede bulunan mağaranın içinde buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitler görülür. Buz oluşumlarının değişik şekillerini yansıtması bakımından dikkat çekicidir.
Kop Şehitliği: Bayburt-Erzurum yolu üzerinde, İlimiz Merkez Maden Beldesinin Kop mevkiinde 15 Mayıs-15 Ağustos 1963 tarihleri arasında; 28 Şubat-16 Temmuz 1916 tarihlerinde Rus kuvvetlerine karşı direnirken ölen şehitlerimiz için yaptırılmıştır. 13 m yüksekliğindeki bu anıt üst üste inşa edilmiş iki bölümden oluşmaktadır. Alt
Korgan Köprüsü: Tarihi İpek Yolunun Bayburt Gümüşhane güzergahında yaklaşık 25. km de yer alır. Merkez İlçeye bağlı Akşar beldesinde yar alan yapı klasik Selçuklu köprülerinden kesme taştan iki gözlü, sivri kemerli bir yapıdır.
Sırakayalar Şelalesi: Sırakayalar köyü, Bayburt-Erzurum karayolunun 6. kilometresinden ayrılarak 16 kilometre yol aldıktan sonra ulaşılan Sırakayalar Şelaleleri'nin, köyün girişi ve köy içinde olmak üzere iki adet olan şelale çevresinin yaz aylarında mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Şehit Osman Türbeleri: Şehre hakim Şehit Osman Tepesi üzerinde kurulmuş iki türbe mevcuttur. 13. yy da Saltukoğulları tarafından yaptırıldığı ve büyük türbenin Mengüç Gazi’ nin kardeşi Osman, küçük türbenin de kız kardeşi için yapıldığına inanılmaktadır. Kitabe okunamayacak kadar siliktir. Yapı malzemesi kesme blok taştır. Türbelerin üzeri koni şeklinde örtülüdür