Belbaşı Mağarası
Belbaşı Mağarası
Belbaşı Mağarası
Antalya Körfezi’nin batı kıyısı üzerinde, denizden 300 m yükseklikte, kretase kalkerli kayaları içinde oluşmuş ve tarih öncesi çağ buluntuları veren kaya sığınağıdır.
Üst paleolitik çağ sonları ya da mezolitik çağın başlarına tarihlenen Belbaşı kaya sığınağını 1959’da Prof. Dr. Enver Bostancı buldu ve 1960’ta kazdı. 3.80 x 2.40 metrelik bir açmada 1.60 m derinliğe inildi. Dolgu toprağının üst bölümlerinde antik çağlara, daha altlarda kumul bir hamurdan yapılmış kırmızı renkli ve neolitik çağa ait çanak-çömlek parçalan bulundu. Bu dolgunun altında, üstten alta doğru, I, II, III olarak ayrımı yapılan üç tabaka saptandı. Bu tabakalarda bulunan ve çakmak taşından yapılmış, çoğunluğu-yarım aylara benzeyen sırtlı dilgilerden oluşan alet topluluğuna Bostancı, “Belbaşiyen” adını verdi. Belbaşiyen taş alet endüstrisi daha çok ince uzun, sarp kenarlı dilgileriyle göze çarpar. Çakmak taşından saplı uçlar ve somak burunlu kazıyıcılar da vardır. Fakat Belbaşı’nın asıl yontma taş aletlerinin çoğunluğunu mikrolitler oluşturur.
Belbaşı bu minik taş aletleriyle gerçek bir mezolitik kültür izlenimi verir. Aletler arasında geometrik şekilliler çoktur.
Bostancı, fosil insan kemikleri içinde kaval kemiklerinde ve uyluk kemiklerinde saptanan kesiklere dayanarak Belbaşı’nda yamyamlık olabileceği görüşündedir. 18 yaşında bir kadına ait olduğu sanılan bir alt çene kemiği “phylogenetik” olarak yeni bir biçim oluşturur.
Belbaşı’nda bulunan bir aşık kemiğinin, Neandertal insanınkinden daha gelişkin, günümüz insanınkinden daha ilkeldir.
Belbaşı’nda doğal cam (obsidyen) kullanılmamıştır.
Cilalı taş aletlerin olmayışı ve tarıma bitkilerinin ezme-öğütleme gibi işlemlerinde kullanılan sürtme taş aletlerinin yokluğu, Belbaşı kaya sığınağında avcılık ve toplayıcılığın uzun zaman sürdüğünü gösterir.
Günümüzden yak. 10-11 bin yıl öncesine tarihlenen Belbaşı kaya sığınağı, Doğu Akdeniz’de Geometrik Kebaran “A”, Orta Zagroslar’da Pa Sangar ve Kuzey İran Platosu’ndaki Ali Tepe Mağarası’nın II. tabakası ile çağdaştır.
Buluntular Antalya Müzesi ve AÜ Paleoantropoloji Kürsüsü’nde sergilenmektedir.