Anasayfa / Arkeoloji / Türkiye

Çıldır'ın Şeytan Kalesi restore edilecek

Üç tarafı uçurum olan kale görenleri büyüleyen gizemli mimarisi ile ilgi çekiyor. Aslında tarihi macerası da başlı başına bir gizem.

 

Ardahan'ın Çıldır ilçesinde Karaçay Kanyonu'nun ortasındaki kayalıkların zirvesinde bulunan tarihi "Şeytan Kalesi" ziyaretçilerini bekliyor.

Kanyondaki kayalıkların zirvesinde, Urartular zamanında yapıldığı tahmin edilen Şeytan Kalesi, tarihi ve konumuyla dikkati çekiyor. Zamanında savunma amacıyla yapılan, gizli bir giriş kapısı bulunan kale, ziyaretçilerine eşsiz bir manzara da sunuyor.

İl merkezine 45, ilçe merkezine 15 kilometre uzakta yer alan, üç tarafı uçurum olan kalenin girişi, batısında bulunuyor.

Ardahan İl Kültür ve Turizm Müdürü Efsal Alantar, AA muhabirine, bu yapının, bugüne kadar ulaşıp ayakta kalabilen nadir kalelerden olduğunu söyledi.

Kültür ve Turizm Bakanlığına kalenin restorasyonu için taleplerini ilettiklerini belirten Alantar, "Daha önce buranın aydınlatılması yönünde çalışmalar yapıldı. 2018'de restorasyon çalışması uygulamaya alınacak. Ardahan Kalesi gibi burasını da turizme kazandırmış olacağız." dedi.

Kalenin bölge için önemli bir zenginlik olduğuna işaret eden Alantar, şunları kaydetti:

"Kale tarihte çeşitli isimler almış, bugün ise 'Şeytan Kalesi' olarak anılıyor. Daha fazla turistin bu alana çekilmesi için çeşitli çalışmalarımız var. Kısa süre sonra kalenin yakınlarındaki tepelerde seyir terası kurulacak. Kaleye gelemeyenler, patika yoldan ulaşamayanlar, hakim tepeden, seyir terasından kaleyi izleyebilecek. Seyir terasıyla, kanyon da rahatlıkla izlenebilecek."

- "İlgi çekici bir tarihi eser, adeta büyülüyor"

İstanbul'dan bölgeye gelen Pakize Kara, "Büyüleyici bir kale, manzara hakikaten çok güzel. Kaleye ulaşmak çok zor, ulaşınca ise izlemeye değer zenginlikler var." diye konuştu.

Ziyaretçilerden Hasan Turan da işleri için Ardahan'a geldiklerini, çok methedilmesi nedeniyle Şeytan Kalesi'ni görmek istediklerini söyledi.

Ulaşımının zorluğuna rağmen kalenin görülmeye değer olduğunu vurgulayan Turan, "Belli bir yere kadar araçla geldik, sonra yaklaşık 10 dakika yürüyüp kaleye vardık. Kale gerçekten çok güzel, yapısı ve bulunduğu konum harika. İlgi çekici bir tarihi eser, adeta büyülüyor. Herkese bu kaleyi görmelerini öneririm." ifadelerini kullandı.

ŞEYTAN KALESİNİN TARİHİ VE EFSANESİ

Yüzlerce yıldır Karaçay Vadisi’nin zorlu doğa koşullarına direnen kaleye, vadi yamacına açılmış patika yoldan ulaşılabiliyor. Arnavut kaldırımlarla döşenmiş patika yolun sonunda yükselen  Şeytan Kalesi, kendinden daha yüksek tepelerin arasına, bir vadinin içine-yamacına, muhtemelen vadiden gelip geçen kervanları denetlemek amacıyla kurulmuş. Uçurumun kenarında doğal bir kayaya yaslanan tarihi Kalede; dereye kadar inen bir merdiven, su sarnıcı ve bir de şapel kalıntıları bulunuyor.

Yüksek dağların kuşattığı dik ve dar bir vadinin ortasında yükselen küçük bir tepenin üzerine kurulu kalenin, yapıldığı dönemde oldukça yoğun kullanılan yol olduğu tahmin edilen vadiyi kontrol etmek amaçlı kurulduğu sanılıyor.

Kimlerce, hangi tarihte yaptığı kesin değil. M.Ö. 1000’li yıllarda Urartular tarafından yapıldığı dahi iddia ediliyor.  Bu iddia kalenin mimari yapısına dayandırılıyor. 

Şeytan Kalesi, Hellenistik dönemden günümüze kadar; Medlere, Perslere, Makedonyalılara, Romalılara, Sasanilere, Selçuklulara, İlhanlılara, Karakoyunlulara, Akkoyunlulara, Safavilere ve en son Osmanlılara evsahipliği yaptı.

Neden Şeytan Kalesi deniliyor? Kurulduğu yerin çetin şartları nedeniyle olabilir, ‘şeytan’ ismi ile atfedilen bir anlam olabilir, tehlike ve bilinmezlerle dolu olduğu için olabilir. İki yanındaki iki burç garip ve şeytani bir görüntü veriyor kaleye, daha çok bir hayvan kafası gibi. Tarih boyunca; Kal’a ı Şeytan, Kaçış, İblis Hisarı gibi adlarla da anılmış olmasının nedeni bu da olabilir deniliyor.

Efsanesi ise sadece bu kaleye ait değil. Şeytan Kalesi ile mimari bakımdan benzer iki kale daha var bölgede, ikisi de Gürcistan sınırları içinde. Şeytan Kalesi’nin efsanesi Gürcistan’daki kaleleri de kapsıyor.

Efsaneye göre; dönemin kralının kızı hasta olur. Büyücüler, biliciler, doktorlar derken, kız kurtarılamaz. Ölür. Kral, çok sevdiği kızını bu üç kaleden birine gömmek ister, elbette eşyaları ve hazinesiyle birlikte. Ama bir sorun vardır; kızının gömüldüğü yeri kimsenin bilmemesi gerekmektedir. Özel yetiştirdiği askerlerinden bir grup seçer ve göstereceği yere kızının gömülmesini ister. Askerler gece yola çıkarlar ve üç kalede de mezar kazarlar. Ancak bunlardan sadece birine kralın kızını ve altınlarını gömerler. Sabah kralın huzuruna vardıklarında, ‘Sizden başkası kızımın nereye gömüldüğünü biliyor mu’ diye sorar kral. ‘Hayır’ der askerler. Kral bunun üzerine, kızının hangi kaleye gömüldüğünü kimsenin öğrenememesi için kızını gömmeye giden tüm askerlerini öldürtür.

AA - Arkeolojikhaber.com