Çin'de okçuluk matematik, kaligrafi ve edebiyatla aynı kategorideydi
Tekirdağ'da Arkeolojik Buluntular Işığında Çağlar Boyu Okçuluk konulu konferans veren Prof. Dr. Neşe Atik, Orta Asya’da Türk Okçuluğunun temellerinin M.S. 4. yüzyılda atılmaya başlandığını söyledi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Okçuluk Topluluğu tarafından okçuluk kültürünün bilinmeyen yönleri hakkında farkındalık kazandırılması amacıyla Arkeolojik Buluntular Işığında Çağlar Boyu Okçuluk konulu konferans düzenlendi.
Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Neşe Atik katılırken, Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof.Dr. Evren Cabi ve Dr. Öğr. Üyesi Tevfik Sütçü, akademisyenler ile çok sayıda öğrenci ilgi gösterdi.
Program öncesi konuşan Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Okçuluk Topluluğu Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Tevfik Sütçü, topluluğun çalışmaları üzerinde durdu. Tevfik Sütçü Okçuluk Topluluğunun 2014 yılında kurulduğuna dikkat çekerek “Üniversitemizin bize veriş olduğu fırsatları ve imkanları kullanarak o günden bugüne kadar çeşitli faaliyetler yaptık. Yaklaşık 500 civarında öğrencimizi Geleneksel Türk okçuluğunu tanıttık, tanıştırdık. Bu öğrencilerimizin bir kısmı Türkiye ortalamasının çok üzerinde bu işin içine girmiş oldular. Takımlar kurarak müsabakalara katıldık. 2018 yılında Türkiye çapında 27 takımın katıldığı bir müsabakada takımımız ikincilik ödülü getirdi. Bu ödül bizleri mutlu ederek çalışmalarımızı daha da ileriye götürdü. Sadece ödül ya da sportif bir faaliyet olarak bakmadık bu çalışmalara. Zaman zaman Üniversitemizin kültürel etkinliklerinde sergiler açtık, gösteriler düzenledik. Bu yılın sonuna kadar 3 müsabakaya katılmayı planlıyoruz. Ben bugüne kadar topluluğumuza emeği geçen başta Okçuluk Antrenörü Mehmet Şimşek olmak üzere tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.” dedi.
Çin’de Okçuluk av, savaş, ruhsal gelişim, akıl ve beden sağlığına yarayan bir araçtı
Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neşe Atik ise “ok” ve “yay”ın insanlığı bu günlere taşıyan önemli gereçlerden olduğunu kaydederek insanlığın ortak mirası olduğunu söyledi.
Taş Devrinden başlayarak günümüze kadar özellikle arkeolojik kazı buluntularının ışığı altında okçuluğa dair bilgileri aktaran Prof. Dr. Neşe Atik “Çin’de Okçuluk av, savaş, ruhsal gelişim, akıl ve beden sağlığına yarayan bir araç olduğunu kaydederek Zhou Hanedanlığı zamanında 6 soylu sanat olan matematik, kaligrafi, edebiyat, binicilik ve müzik ile aynı kategoride yer almıştır. Japonlarda okçuluk sanatına “Kyudo” denildiğini ve geleneksel eğitimlerde önemli bir yer kazanarak toplumda saygın bir noktada bulunmuş, Mısırda ise ilk hanedanlığın (M.Ö. 3200-2950) 5. kralı olduğu düşünülen kralın lahitinde iki yay ve dokuz ok bulunmuştur.” sözlerine yer verdi.
Orta Asya’da Türk Okçuluğunun temelleri M.S. 4. yüzyılda atılmaya başlandı
Prof. Dr. Neşe Atik “Okçulukta çok başarılı olmayan Romalılardan sonra Anadolu topraklarında Doğu Romalılar/Bizanslılar da aynı şekilde başarısızdı. Doğu Romalılar zamanında yaklaşık M.S. 4. yüzyıldan itibaren Orta Asya’da Türk Okçuluğunun temelleri atılmaya başlandı ve özellikle Göktürkler zamanında Okçuluk büyük önem ve başarı kazandı. Göktürk Kağanlığı (552-581) 6. yüzyılın ortasında Asya’nın doğusunda Çin devletinin batısında Sasani ve İran devletinin sınırladığı bozkırlarında, doğuda Avarlar, batıda Ak Hunlar ile yapılan mücadeleler sonucunda ortaya çıktı. Okun Göktürklerin ana silahları arasında olduğu kabul edilmektedir. Demirden olan bu ok uçlarının pek çoğu hem savaşta hem de avcılıkta kullanılmıştır. 8. yüzyılda Göktürkler ’in önemli ok tipleri arasında üç kanatlı oklar dışında iki kanatlı ve yassı ok uçları öne çıkar. Üç kanatlı okların çoğunun kanatlarında birer delik yer almaktadır, bu oklar daha çok mesafeli atışlar için üretilmiştir. Ayrıca Göktürk oklarının yaklaşık üçte birinin kemik bilyalı yani ıslıklı olduğu bilinmektedir. Anadolu’da Doğu Romalılar zamanında unutulan okçuluğun Selçuklular ile birlikte hem av hem de savaş silahı olarak büyük önem kazandığını ve Osmanlı zamanında da önemini sürdürdüğünü kaydetti.” dedi.
Program günün anısına konuşmacı Prof. Dr. Neşe Atik’e çiçek takdimi ile son buldu.
59.com.tr