DNA araştırması ile at soylarının 5.000 yıllık genetik haritası çıkarıldı
Cell dergisinde atın evcilleştirilmesinin özellikle savaşlarda devrim yaratmasının yanı sıra seyahat, ticaret ve dillerin coğrafi genişlemesini hızlandırdığına dikkat çekilen makelede, şu ana dek en geniş kapsamlı genom araştırması yapıldığı belirtildi.
Cell dergisinde 2 Mayıs tarihinde, Antoine Fages, Kristian Hanghøj, Naveed Khan, Charleen Gaunitz, Andaine Seguin-Orlando, Michela Leonardi, Christian McCrory Constantz, Cristina Gamba, Khaled A.S. Al-Rasheid, Silvia Albizuri, Ahmed H. Alfarhan, Morten Allentoft, Saleh Alquraishi, David Anthony, Nurbol Baimukhanov ve 40'a yakın bilimadamının imzası ile yayınlanan "Kapsamlı Antik Genom Tarihlendirmesiyle ile at soylarının beşbin yıllık incelemesi" (Tracking Five Millennia of Horse Management with Extensive Ancient Genome Time Series) başlıklı makaleye göre; yaklaşık 5.000 yıl önce İber Yarımadası ve Sibirya'da yaşayan iki at cinsinin nesli kurudu ama şu anda yeryüzünde yaşamayı sürdüren atlar onların soylarından geliyor.
Atın evcilleştirilmesinin özellikle savaşlarda devrim yaratmasının yanı sıra seyahat, ticaret ve dillerin coğrafi genişlemesini hızlandırdığına dikkat çekilen makelede, Şu ana dek en geniş kapsamlı genom araştırması yapıldığı (87'si yeni olan 149 antik hayvandan ve 129 antik genomdan (-1 kat kapsama alanı) oluşan genom ölçeği verileri) belirtiliyor.
Makaleye göre İber Yarımadası ve Sibirya atları günümüz atlarının soylarına sınırlı katkıda bulunurken özellikle Doğulu atların son bin yıldaki gelişiminde güçlü genetik etkisi oldu.
Makalenin altını çizdiği konulardan biri de; Pers at soylarının etkisinin Avrupa ve Asya'daki İslami fetihlerin ardından artması.
Genetik araştırmalar günümüzde temel olarak iki at sülalesinin yaşadığını gösteriyor; Köken arayışları devam eden evcil atlar ve Moğolistan'da nesli tükenme tehlikesindeki Przewalski atı.
Şimdiye kadar yapılmış en büyük genom çalışmasına göre, evcil atların genetik çeşitliliği, insanların müdahelesi nedeniyle tüm zamanların en düşük seviyesinde.
Örneğin, Kentucky Derby’de yarışacak 20 erkek Safkan atının DNA’sına bakacak olursanız, hepsi olmasa da çoğunun, 1700 yılında doğmuş tek bir aygıra kadar takip edilebilecek Y kromozomuna sahip olduğu ortaya çıkar. Bu atın adı Darley Arabian’dı ve dünyadaki tüm erkek safkanların %95’i onun soyundan geliyor.
Yeni araştırmanın kıdemli bir yazarı moleküler arkeolog Ludovic Orlando, “Nitekim, Y kromozomal çeşitliliği, son bin yılda tüm evcil atlar için düşüşe geçti.” diyor.
Bu eğilim oldukça dikkate değer çünkü düşük çeşitlilik zararlı genetik hasara yol açar. Uzmanlar, zaten gece körlüğü ve miyopati gibi hastalıkların atları etkilediğini söylüyor.
Çalışma, evcilleştirilmiş atların evriminin en ayrıntılı tarihini ve on binlerce yıl boyunca Avrupa ve Asya’da yaşamış 278 at örneğinden gelen DNA’yı inceleyerek en ayrıntılı tarihini sunuyor. Ayrıca bu araştırma, atların evcilleştirilmesinin muhtemelen daha erken olmasına rağmen, 7. yüzyıldan bu yana bazı özellikleri için seçici olarak üretildiklerini gösterdi.
Çalışma, genetikçiler, arkeologlar, paleontologlar, istatistikçiler ve bilgisayar bilimcileri dahil olmak üzere 121 bilim insanından girdi gerektiriyordu.
Orlando, “Bu projede, son beş ila altı bin yılda at evcilleştirmesi ve bakımının bütün genomik tarihini çözmeyi amaçlıyoruz.” diyor.
Hızlı at soyu türetme arayışları
Atlarla ilişkilendirdiğimiz aşırı hız da at genomuna nispeten modern zamanda girmiş bir ek olabilir.
Orlando ve meslektaşları, atların kısa mesafede koşmalarına izin veren son bin yıldaki gen çeşitlerini tanımladı.
Orlando, “Daha eski atlar, dayanıklılık için daha fazla gelişmişti. 100 metrede yarışan bir atlet ile bir maraton koşucusu arasındaki farkı düşünün.” diyor.
Atlarda yaklaşık 200 yıl önce meydana gelen hız artışı, az miktarda aygır kullanan yetiştiricilerden kaynaklanıyordu. Moleküler biyolog olan çalışma lideri Antoine Fages, atlar daha hızlı olsa da, bu oldukça seçici üreme fenomeni, genetik çeşitliliği %14 ila 16 oranında azalttığını söylüyor.
“Başka hiçbir tarihsel olay, atların genetik çeşitliliği üzerinde bu kadar büyük bir iz bırakmamıştır.”
Kendileri tarihe gömülen ama onlardan türeyen soylar yaşayan iki at türü
Büyüleyici bir başka keşif ise, 4.000 ila 4.500 yıl önce canlı olan daha önce bilinmeyen ve soyu tükenmiş at soylarının tanımlanması oldu. Bu at soylarından biri Batı Avrupa’da İber Yarımadası’nda, diğeri ise Sibirya’da yaşamış olmalıydı.
Orlando, “Avrasya’nın karşıt uçlarındaki bu iki soyun, küresel iklim değişikliği sırasında izole kalmış ve yerel olarak çevrelerine adapte olmuş soyları temsil ettiğine inanıyoruz.” diyor.
Bu keşifler, atların ilk olarak nerede ve ne zaman evcilleştirildiğiyle ilgili olarak bize ne söyleyecekleri ışığında daha da önemli ve oldukça tartışmalı bir konu.
Genetik kanıtlar, İberya soyunun yaklaşık 2.700 yıl önce ortaya çıktığını ve at evcilleşmesinin İspanya’da başlamamış olduğunu kanıtladı.
Muhtemel bir diğer aday, günümüz Kazakistan’ında yerli atların bilinen en eski fosil kanıtlarına ev sahipliği yapan Botai adı verilen Neolitik bir yerleşimdi. Ancak, Orlando ve meslektaşları tarafından yayınlanan 2018 tarihli bir makale, evcin atların Botai soyundan gelmediğini gösterdi.
“Botai’nin evcil atları olan ilk belgelenmiş insanlar olduğunu düşündüm ve bu hala çok doğru. Bununla birlikte, bu insanların atları, modern evcil ırklara değil, “vahşi” Przewalski atlarına doğru gitmişti.”
Böylece evcil atların köken arayışı devam ediyor. Orlando, daha birçok örneğin henüz dizilenmediğini ve ekibin Anadolu, Ukrayna, Yunanistan ve Kuzey Makedonya gibi dünyanın bazı bölgelerinden örnekleri içeremediğini söylüyor.
Sciencedaily.com / Çeviri: Erman Ertuğrul - Arkeofili.com