Doç. dr. Erol Yıldır Kafkasya Kule Mimarisi'ni anlattı
Ünlü sanat tarihçisi ve akademisyen ressam Doç. Dr. Erol Yıldır, İBB Gençlik Meclisi’nin Saraçhane’deki binasında gerçekleştirilen konferansta Kafkasya mimarisinin özelliklerini anlattı.
İBB Gençlik Meclisi'nin 26 Mayıs 2018 Cumartesi günü düzenlediği Kafkasya Kule Mimarisi konulu konferansa katılan Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Yıldır, Kafkasya'da mimarisinin önemli özelliklerini izah etti ve coğrafya için kule mimarisinin önemini anlattı.
İBB Gençlik Meclisi’nin Saraçhane’deki binasında gerçekleştirilen konfransı fotoğraf ve videolarla renklendiren Sanat Tarihçisi Doç. Dr. Erol Yıldır, kendisinin helikopter çektiği görüntülerle şu ana kadar hemen hemen hiç kimsenin göremediği kuleleri konferansa katılanlara ayrıntıları ile tanıttı.
"Kafkasya’nın sivil mimari örnekleri ülkenin yöresel yaşantı tarzı, bölgede bulunan malzeme ve coğrafî farklılıklara uygun bir şekilde çeşitlilik arzeder" diyen Yıldır, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Batı kıyılarında görülen genellikle tek veya iki katlı ahşap ve kâgir evler, doğuda yerini taş veya tuğladan yapılmış yüksek ve kulevari evlere bırakır. Karaçay bölgesinde “başı cabılgan arbaz”, Dağıstan’da “saklia” adı verilen korunaklı taş yapılar, Gürcistan’da “darbazi evleri” biçimsel olarak ve kullanılan malzeme açısından birbirinden tamamen ayrı yapılardır. Bu yapılardan Gürcü darbazi evleri piramide benzeyen, yontulmuş kütükten dirseklerle desteklenen ve “ışık” kubbeleriyle dikkat çekmektedir"
"Bunlardan başka Kafkasya’da mimari açıdan özgün biçim ve tekniklere sahip, farklı çağlara ait çeşitli yapılar ülkenin hemen tamamına yayılmış durumdadır" şklinde konuşan Doç. Dr. Erol Yıldır, "Gürcistan’da Ucarma kale şehri ve David Garece, Vardzia vb. kaya oyma manastırları, Nari Kale, Azerbaycan’da Çirah Kale, Bakü’deki Zerdüştîliğin önemli kalıntılarından olan Âteş-i Baguan kompleksi ve bu yapıdan günümüze ulaşan Kız Kalesi, Dağıstan’da Derbent Kale’yi bu yapılar arasında saymak mümkündür" dedi.
Vaynah Kulelerinin belirgin özellikleri
Doç. Dr. Erol Yıldır, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Kafkasya’da çağlar boyunca sık sık görülen çatışma ve istilâlar, bölgede yaşayan insanların varlıklarını koruyabilmeleri için savunma tipli mimari yapıları geliştirmelerini zorunlu kılmıştır. Bu amaçla tesis edilen yapılar birbirine birleşik komplekslerden oluşuyor, genellikle yüksek tepelere ve sarp vadilere inşa ediliyordu. Ayrıca Gürcistan’da Gognari, Avranlo, Santa ve Lodovani’de olduğu gibi labirent şeklinde yapılmış örneklere de rastlanmaktadır. Korunaklı bir şekilde tahkim edilen bu yapılar dörtgen şeklinde planlanıyor ve içlerinde gözetleme kuleleri de bulunuyordu. Bu tür gözetleme kuleleri, daha sonraki çağlarda da bölgenin birçok yerinde yaygın şekilde yapılarak günümüze kadar ulaşmıştır. En sağlam biçimde zamanımıza ulaşan kuleler Orta ve Doğu Kafkaslar’da görülmektedir. Farklı biçimlerde inşa edilen bu kulelerin belirgin özelliği olan çatı biçimleri dikkate alınarak sivribasamak çatılı, beşik çatılı, kırma-düz çatılı ve çatısız-hisar tipli olarak dört grupta toplanmaktadır. Sivri basamak çatılı kuleler, Kafkasya’da en çok örneği bulunan mimari yapılar olarak Çeçenya topraklarında yüksek dağ vadileri ve sarp yamaçlarda inşa edilmiştir. Daryal Geçidi bölgesinden başlayarak doğuya doğru İnguş ve Çeçen topraklarından uzanan bir hat üzerinde yoğunlaşan bu tür kulelerin Erzi, Leilakh, Eğikal, Malkhisthi gibi yerlerdeki örnekleri dikkat çekicidir"
Kuleler; askerî, sivil ve dinî işlevlerle yapılmış
Doç. Dr. Erol Yıldır, "Bilim dünyasında “Vaynah kuleleri” olarak tanınan bu yapılar, iyi korunan ve az bilinen mimari eserler olarak günümüze kadar gelmiştir." diyerek sözlerini şu şekilde noktaladı: "Bazı araştırmacılar, kulelerin Kafkasya’da Bronz çağından beri yapıldığını iddia ederken 1925-1932 yılları arasında Çeçen-İnguş Özerk Cumhuriyeti’nde arkeolojik kazılar yapan Semenov ve Krupnov gibi bilim adamları Eğikal, Hamhi ve Doşhakle yakınlarında milâttan önce 700-500 yıllarına tekabül eden İskit uygarlığı döneminden kalma kule kalıntılarına dayanarak bu tür yapıların en azından İskitler’in Kafkasya’da bulundukları devirlerden itibaren inşa edilmeye başlandığını ileri sürmüşlerdir. Kuzey Kafkasya’da 1220’li yıllardan sonra Moğol istilâsı ve saldırıları sırasında dağlık bölgelere çekilen Çeçenler’in bu yıllarda kule yapımını yaygınlaştırarak geliştirdikleri ve bugünkü klasik görünümüne kavuşturdukları ortak bir kanaat olarak ileri sürülmektedir. Kule mimarisinin uzun gelişim yılları boyunca askerî, sivil ve dinî işlevlerle yapıldığı anlaşılmaktadır. Yükseklikleri ve birbirlerinin görüş menzilleri içerisindeki stratejik yerleri sebebiyle savunmaya, gözetlemeye ve haberleşmeye imkân veren bu kuleler Rus-Kafkas savaşlarında büyük hizmetler görmüş, “misket topu”nun Ruslar tarafından kullanılmaya başlandığı 1800’lü yıllardan sonra ise önemini kaybetmiştir. Kafkasya’nın hemen her bölgesinde kule mimarisi aynı zamanda yerleşim amaçlı olarak da inşa edilmiştir. Çeçenya’da Yetkali’de olduğu gibi dinî amaçlarla yapılan kuleler de mevcuttur. Ortalama 20 ile 30 m. yükseklikte hafif piramidal gövdeli, beş veya altı katlı olarak inşa edilen Vaynah kulelerinden bölgede 3000’e yakın kalıntı bulunmaktadır. Günümüzde bu kalıntılardan 300’e yakını sağlam veya yarı yıkık olarak ayakta kalabilmiştir. Vaynah kulelerinin oldukça dar bir alanda çok sayıda olması sebebiyle Çeçen-İnguş dağları dünya kule mimarisinin merkezi sayılmıştır. Beşik çatılı kulelere daha çok Gürcistan’da Svanetya ve Güney Osetya’da rastlanmaktadır. Ayrıca Kabarday-Balkarya ve diğer bölgelerde de bu tür kule örnekleri mevcuttur. Özellikle Svanlar’ın yaşadığı Uşguli yöresindeki kuleler bu grubun karakteristik örnekleri arasındadır. Bu türe giren kule örneklerinin ilginç bir özelliği de çatı katında bulunan pencere sayılarındaki çeşitliliktir. Kırma-düz çatılı kule örnekleri ve çatısız-hisar tipli kuleler, genellikle Kuzey Kafkasya’da Balkarya’dan başlayarak Osetya, Çeçenya ve Dağıstan’dan geçerek Azerbaycan’a kadar ulaşan bir hat üzerinde yaygın olarak bulunmaktadır."
arkeolojikhaber.com