Anasayfa / Etkinlikler

Doç. Dr. Sabine Ladstatter, Efes Antik Kenti koruma çatılarını böyle savundu

Antik yapıları ayağa kaldırmanın mümkün, ayakta tutmanın ise zor olduğuna dikkati çeken Efes Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı, "Bu yüzden koruyucu çatı sistemleri inşa ettik. Antik bir yapının üzerine modern bir yapı koyma hakkı var mı, bu bir tartışma konusu. Ancak 69 odadan tüm freskleri ve yer mozaiklerini alıp müzeye taşımak mümkün değil." dedi

 

Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde düzenlenen "Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Söyleşisi"ne katılan Efes Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Sabine Ladstatter, antik kentte kazı çalışmalarının başlaması, çalışmaların bölgeye etkisi ve Efes'in UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne girmesi hakkında bilgi verdi.

Kazı çalışmaları bir asrı aşkın süredir devam eden Efes'in dünya kültürü açından çok önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Ladstatter, antik kentin UNESCO tarafından da birçok farklı kıstasla "Dünya Kültür Mirası" olarak tescil edildiğini söyledi.

Ladstatter, tarihi insanlığın ilk çağlarına dayanan Efes'in araştırılması ve çizimlerinin yapılmasına 15'inci yüzyılda başlandığını, 19'uncu yüzyılın ortasında British Museum'dan arkeologların bölgede ilk kazıları yaptığını anlattı.

Daha sonra Viyana Üniversitesinden arkeoloji profesörü Otto Benndorf'un Efes'te kazı yapmak için proje sunduğunu dile getiren Ladstatter, "19'uncu yüzyılın sonunda gerçek anlamda kazıların başlaması için Avusturya Macaristan İmparatoru Joseph ile 2. Abdülhamit arasında bir anlaşma imzalanıyor ve bu konuda bir ferman yayınlanıyor." diye konuştu.

Ladstatter, arkeolojik kazı çalışmalarının başlamasıyla bölgenin hareketlendiğine işaret ederek, "Daha önce yerleşim olmayan Selçuk'ta kazı çalışmalarının ardından insanlar yaşamaya başladı. Ticaret ve sosyal hayat gelişti." dedi.

Antik kent kazılarını 19'uncu yüzyılın sonunda yürüten Otto Benndorf'un tren istasyonu da inşa ettiğini, bölgeye ilk turistlerin de trenle geldiğini anlatan Ladstatter, 2. Dünya Savaşı'nın ardından kazı çalışmalarının hız kazandığını ve antik kentin farklı bölgelerinde dünya kültür mirası için önemli eserlerin gün ışığına çıkarıldığını kaydetti.

"Kovid-19 salgını öncesinde her yıl 2 milyon kişi Efes'i ziyaret etti. Salgının ardından bu yıl da aynı rakama ulaşmayı bekliyoruz." diyen Ladstatter, antik kenti dünyanın farklı yerlerinden birçok ünlünün ziyaret ettiğini, sosyal medya mecralarında Efes'in milyonlarca kez paylaşıldığını anlattı.

Ladstatter, Efes'in, gerek Hristiyanlık gerekse İslamiyet'e ait yapılarıyla bir inanç merkezi olması, olağanüstü planlara sahip yapıları, antik manzarası, önemli filozofların, hekimlerin yaşadığı fikir merkezi niteliği ile restorasyon çalışmalarının bütünlük ve özgünlük içinde yürütülmesi nedeniyle UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer aldığını kaydetti.

Antik yapıları ayağa kaldırmanın mümkün, ayakta tutmanın ise zor olduğuna dikkati çeken Ladstatter, "Bu yüzden koruyucu çatı sistemleri inşa ettik. Antik bir yapının üzerine modern bir yapı koyma hakkı var mı, bu bir tartışma konusu. Ancak 69 odadan tüm freskleri ve yer mozaiklerini alıp müzeye taşımak mümkün değil." diye konuştu.

Ladstatter, 4 bin metrekarelik alanı çatı sistemiyle kapattıklarını belirterek, restorasyon atölyelerinde böylece 12 ay boyunca çalışmalarını sürdürme imkanı bulduklarını sözlerine ekledi.


Muhabir: Eda Özdener