Doç. Dr. Ümit Aydınoğlu: Diocaesarea antik kenti çok önemli bir yer
Antik kentin kazı başkanı; Doç.Dr. Ümit Aydınoğlu, kentin Rahip Krallar Hanedanlığı tarafından yönetildiğine dikkat çekerek, "Burası bölgenin en büyük antik kenti. Antik önemi, Erdemli ve Silifke'den oluşan bölgenin başkenti olması, idare merkezi değil aynı zamanda dini merkezi, Zeus'a adanan tapınağıdır.
Mersin'in Silifke ilçesinin Uzuncaburç Mahallesi'nde M.Ö. 2'nci yüzyıldan günümüze kadar ayakta kalan Rahip Krallar Hanedanlığı'nın yaşadığı Diocaesarea, iyi korunmuş arkeolojik kalıntılarıyla öne çıkarken Hellenistik, Roma ve Geç Antik Dönem eserlerini barındırıyor. Silifke ve Erdemli arasında kalan bölge Hellenistik Dönem'de bir Rahip Krallık Hanedanlığı tarafından yönetilmiş ve Diocaesarea bu dönemde Olba olarak adlandırılan bölgenin idari ve dini merkezi rolünü üstlenmesi ile biliniyor.
Diocaesarea Antik Kenti'nde Mersin Üniversitesi'ne verilen kazı çalışmalarını yürütecek Fen Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç.Dr. Ümit Aydınoğlu, Diocaesarea Antik Kenti'nde kazı öncesi bölgeyi gezerek ölçümler yaptı.
Kazı Başkanı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Ümit Aydınoğlu, kazı çalışmalarına arkeoloji, mimarlık, şehir bölge planlama, jeoloji, harita mühendisliği, sanat tarihi, antropoloji gibi birçok alanda akademisyenler ve öğrenciler katılacak.
Rahip krallık hanedanlığı büyük yapılar yapmıştır. En önemlisi de tapınak ve 5 katlı kule
Fen Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç.Dr. Ümit Aydınoğlu, bölgenin dönemin en önemli başkentlerinden biri olmasının yanı sıra Rahip Krallar Hanedanlığı tarafından yönetildiğine dikkat çekerek, "Burası bölgenin en büyük antik kenti. Antik önemi, Erdemli ve Silifke'den oluşan bölgenin başkenti olması, idare merkezi değil aynı zamanda dini merkezi, Zeus'a adanan tapınağıdır. Zeus da dağ tanrısıdır. Aynı zamanda, antik dönemde Erdemli ve Silifke'yi yöneten rahip krallık, hanedanlığının başkenti olmasıdır. O rahip krallık hanedanlığı büyük yapılar yapmıştır. En önemlisi de tapınak ve oturdukları 5 katlı kuledir. Kule, ayakta kalmış durumda, mezar yapıları da var. M.Ö 2'nci yüzyılda başlayan bu hareketlilik, inşa edilen bu yapılar günümüze kadar gelmiş. Ardından Roma döneminde de kent anıtsallaştırılmış. Kentte yeni tapınaklar yapılmış, kutsal alanlar genişletilmiş, bu alanlara giriş için büyük anıtsal kapılar yapılmış. Yeni kent kapıları kurgulanmış, sütunlu caddeler yapılmış. Bu sütunlu caddelerde anıtsal çeşme binaları yapılmış, 3 bin kişilik bir tiyatro eklenmiş. Bütün bunlar, burayı antik dönemin en önemli kentlerinden biri haline gitirmiş. Mersin ve civarında böyle iyi korunmuş başka bir antik kent yok. Başkent ve dini merkez olmasından dolayı Uzuncaburç, Roma dönemindeki ismiyle Diocaesarea antik kenti çok önemli bir yer" dedi.
Bu antik kentin, kendimize ve üniversitemize büyük katkıları olacak.
Aydınoğlu, kazının 2017 yılından bu yana Silifke Müze Müdürlüğü işbirliği ile Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izni ile sürdürdüklerini ifade ederek, "Bu sezon itibariyle Cumhurbaşkanlığı kararı ile buradaki kazılar Mersin Üniversitesi'ne verildi. Buradaki kazılar artık üniversitemiz tarafından sürdürülecek. Bu süreçte, bu aşamaya gelmemizde katkısı olan Sayın Rektörümüzü Ahmet Çamsarı hocamıza teşekkür etmek isterim. Bu antik kentin, kendimize ve üniversitemize büyük katkıları olacak. Üniversitemiz artık alana çıktı. Bulunduğu kentin kırsalında üniversitemizin ismini her yerde görmeye başlayacağız. Üniversitemiz buraya yerleşiyor, burada kazı evleri yapıyor, uzun süreli burada konaklayacağız. Araştırma için buraya çok sayıda öğretim görevlisi, öğrencimiz, doktora ve yüksek lisans öğrencilerimiz gelecekler. Burada bilimsel araştırmalar gerçekleştirecekler. Bütün bunlarla hem akademik olarak gelişme sağlayacağız hem de bu yerleşime, çevre ve Mersin'e önemli katkılar sağlayacağız" diye konuştu.