Anasayfa / Turizm

Ermenistan'daki Roma Mirası: Garni Tapınağı

Ermenistan’ın gizemli anıtsal yapısı Garni Tapınağı, Hıristiyanlık öncesi Kafkasya’ya farklı bakış olanağı sağlıyor. Türünün tek örneği tapınağı, İspanyol gezgin Benjamin Kemper anlattı:

 

“Kilise yorgunluğu mu?” Tur rehberim, sürüklediğim ayaklarımı ve yorgun gözlerimi fark edince, hemen bu soruyu sordu. Daha önce bu terimi duymamıştım ama sekiz saatlik sürede, Ermenistan’ın yakıcı güneşinin altında manastır manastır gezmenin ardından, kesinlikle terim kafamda oturmuştu. Saat daha sadece 3 idi ve konik çatılar, haçlı zemin planları ve baş döndürücü freskler gibi ateşli bir rüyayla birlikte bulanıklaşmaya başlayan dört muhteşem bölge, Aziz Echmiadzin, Khor Virap, Geghard ve Noravank’ı çoktan gezmiştik. “Son bir gezi” dedi rehber ve ekledi “endişelenmeyin, burası diğerleri gibi bir şey değil.”

Haklıydı. Burada, Roma’dan 4.000 km ve Atina’dan 2.500 km uzaklıkta, Güney Kafkasya’nın uzak bir köşesinde, göze çarpan bir şekilde, devasa bir Helenistik tapınak var -eski Sovyetler Birliği’nden ayakta kalabilmiş türünün tek örneği! Nimes’teki Maison Carrée’yi veya Atina Akropolisindeki Parthenon’u anımsatan, geometrik olarak kusursuz sütun dizilerini gördüğümde şaşkına döndüm.

Altında, tüm yapının etrafını kuşatan çift yükseklikli merdivenler ve sütun başlıklarına dayanan üçgen bir alınlık vardı. Dünya’yı taşıyan Atlas’ı gösteren oymalar kaidelerdeydi ve hemen girişin yanındalardı. Zihnim şaşkınlıkla soru soruyordu: Bir Greko-Romen mimari başyapıt Ermenistan’a nasıl yapıldı ve amacı neydi?

Önde gelen teori, tapınağın MS 77 yılında, 11 sene önce imparator Nero tarafından taçlandırılan I. Tiridates döneminde yapıldığı. Bu hikayeye göre, Nero, Ermeni monarşisine iyi niyet göstergesi olarak Romalı ustalar, oldukça cömert bir miktarda para ve Garni şehrinin çevresine sur dikmek ve Ermeni güneş tanrısı Mihr adına bir tapınak inşa etmek için kaynak göndermişti.

Bu hipotez, MS 77 yılında önemli bir inşaat projesinin tamamlandığından bahseden ve bölgenin yakınında bulunan bir Yunan yazıtına dayanmakta. Ancak bazı bilim insanları, örneğin Truman State Üniversitesi’nden tarih profesörü Elizabeth Fagan’ın bu fikir hakkında tereddütleri var. “Bu Yunan yazıtını tapınağa bağlamak için güçlü bir neden yok. Söz konusu metin, kutsal bir alan değil, bir konut binasının inşasına işaret ediyor gibi görünüyor.” diyor.

Bir başka akademisyen grubu da, yapının bapınak değil, Garni ile Küçük Asya’daki çağdaş mezar odaları arasındaki mimari benzerliklere dayalı olarak, Garni’nin 2. yüzyılda Romalılaşmış Ermeni krallarından birinin mezarı olduğunu savunuyor. (Elizabeth Fagan, bu teoriye katılmıyor, çünkü mezarların hepsi surların dışında inşa edilmişti; Garni Tapınağı ise surlarla aynı dönemde ve malzemeyle inşa edilmişti. Fagan, yapının üslup unsurları ve sondaj tekniklerine dayanarak zamanına 2. veya 3. yüzyıl diyor)

Neden ve ne zaman yapıldığı hakkındaki farklı görüşlere rağmen, herkes bir konuda anlaşabilir; Garni Tapınağı bir Hıristiyanlık öncesi tapınak ve varlığı mucizevi bir şey: Ermenistan, 4. yüzyılda Hıristiyanlığı ulusal din olarak benimsediğinde -resmi olarak bunu yapan dünyanın ilk uluslarından biri- Kral III. Tiridates rejimi hemen hemen tüm pagan tapınakları yıktı. Yani, Garni’deki tapınağın hayatta kalması bir gizem olmaya devam ediyor.

Doğal sebeplerden dolayı, neredeyse ayakta kalamıyormuş az daha. 1679 yılındaki şiddetli bir depremin tapınağı yıkması ve onu moloz haline getirmesi, yapının 300 yıl boyunca yıkık kalmasına neden oldu. Sovyetler Birliği’nin kurulmasından sonra, ancak 1975’te yapı eski ihtişamıyla tamamen ve titizlikle restore edildi. Tufts Üniversitesi’ndeki Ermeni sanat ve mimarlık profesörü Christina Maranci, “Sovyetler Birliği estetiği sık sık klasik biçimleri ödüllendiriyor, evet, dine karşı görünen SSCB’nin, kutsal bir yapının restorasyonuna para yatırması garip görünebilir; yani, Garni Tapınağı ilham verici bir yer” diyerek şöyle devam etti: “Ayrıca, günümüzde gördüğünüz taşların çoğu orijinal olsa da, yeni ve eski materyalleri ayırt etmek için kayıp parçaları kasıtlı olarak boş gri kayayla değiştirilmiş.”

Bugün Garni Tapınağı her yıl 136.000 ziyaretçiyi ağırlıyor ve bir kısmı alana manevi başkentleri olarak bakan Ermeni Neopaganlar. Ermeni Neopaganizmi, Hıristiyan öncesi Ermeni inancını geri kazanmayı amaçlayan nispeten yeni bir halk dini hareketi.

Erivan Devlet Üniversitesi Kültür Araştırmaları Bölümü öğretim görevlisi Yulia Antonyan, “Bu hareket, resmen 1991’de Garni Tapınağı’nda eski Ermeni tanrısı Vahagn’ın doğumunun ilk kutlamasıyla resmen başladı. Bu durum size bu alanın kimliğinin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Günümüzde Ermeni Neopaganlar kutsal günlerinde tören dansı ve ritüeller yapmak ve adak adamak için hayvanları kesme yasasına rağmen bir araya geldiler.” diyor.

Navasard’da, yani Neopaganların yeni yılı veya ölülerin günü olan 11 Ağustos’ta, bu bölgeyi gezerseniz, büyük olasılıkla dua eden Neopagan cemaatini görebilirsiniz. (Ziyaretçiler bu ritüelleri izleyebilir, ancak onlara katılmaları yasaktır.)

Burada bugün ne yapıldığına veya burayı nasıl gezdiklerini bir kenara bırakırsak, söylenmemiş sırlarla dolu olan bu antik yapının, herkesin hayal gücünün sınırlarını zorlayacağı kesin.

Dİlara Uçar - Arkeofili.com ( Smithsonianmag. 5 Ocak 2018)