Eşinin kalbiyle gömülen Leydinin kalbi aranıyor
Brefeillac Şövalyesi Toussaint de Perrien'in kalbi, kurşun kap içinde saklanmış olarak kendisinden yedi yıl sonra ölen eşi Louise de Quengo'nun mezarında bulundu. Yapılan incelemede Lady Louise'in de kalpsiz gömüldüğü anlaşıldı!
Fransa soylularının kurşun tabutlara gömüldüğü hatta Fransız Devrimi sırasında pek çok mezardaki tabutun mermi yapmak için eritildiği biliniyordu.
14. yüzyılda Fransa’nın Rennes kentinde önemli hac merkezleri arasında gösterilen Jacobinler Manastırı’nda (Convent of the Jacobins) 2013 yılında 16. ve 17. yüzyıla ait 800 civarında mezarda yapılan kazılarda kurşun tabutlar içinde mumyalanmış Fransız asillerine ait mezarlar bulundu.
Mezarlarda 5 adet kalp şekilli kurşun kutu bulundu. Açılan mezarlarda bulunan ve 3 tanesinin şovalyelere ait olduğu belirlenen kalp şekilli kurşun muhafazalar şaşkınık doğurmuş ve yapılan incelemelerde içlerinde insan kalpleri olduğu anlaşıldı.
Fransa'da devrim öncesinde sevgili kalbiyle gömülme, Fransız Devriminden önce yaygın uygulamaydı. Ancak bu uygulamaya dair arkeolojide ilk bulgular bunlardı. Öte yandan Fransız aristokratlarının, ölümün ardından bazı organların yerlerinden çıkarılarak ayrı yerlere gömülmesini sağlayan siyasi ve dini amaçlı uygulamalar olduğu da biliniyordu. Fakat bu kez hayli farklı bir uygulama söz konusuydu.
Fransa'nın kısa adı INRAP olan National Institute for Preventive Archaeological Research (Arkeolojik araştırmaları Destekleme Ulusal Enstitütüsü) kuruluşu tarafından Avrupa’da modern mezar uygulamalarının ortaya çıkmasını hedefleyen kazılarda, Fransız bilim adamları tarafından teyit edilen hayli romantik bir hikaye de ortaya çıkarıtıldı.
17. yüzyılda yaşayan bir şovalye eşinin mezarı keşifçilere büyük bir sürpriz sundu. Leydi mezara, kocasının mumyalanan kalbi ile birlikte mezara gömülmüştü.
2013 yılında Fransa’nın Rennes kentindeki Jacobinler Manastırı’nda mezarı ortaya çıkarılan Brefeillac Leydisi Louise de Quengo’nun tabutunda eşinin kalbi, kalp şekilli kurşun kutunun içindeydi.
Leydi Louise de Quengo, 1656 yılında 65 yaşında ölünce, cesedi mumyalanmış ve bu mezarlığa gömülmüştü. Mumyalanmış cesedi, pelerinleri ve deri ayakkabıları bozulmadan günümüze kadar gelen leydinin kimliği, manastırın mezar kayıtları listesinden teyit edildi.
Lahdin içinde Leydinin kocası Brefeillac Şövalyesi Toussaint de Perrien’in kalbi vardı. Kalp küçük kurşun kutunun içindeydi.
Kalp şeklindeki kutunun üzerindeki yazıya göre Tossaint de Perrien, Louise’den yedi yıl önce, 1649’da ölmüş ve Carhaix yakınlarındaki Carmelite manastırı civarınd gömüldmüştü. Toussaint’in kalbi, gömülmeden önce yerinden çıkarılarak hava geçirmez kurşun kaba mühürlendi ve Louise’nin kalan yıllarını dul olarak yaşadığı Rennes’teki Jakoben manastırına getirildi. Ölümüne kadar bu manastırda sergilendi.
Louise de Quengo cesedinin CT taramaları, kadının kalbinin de vücudundan çıkarıldığını gösterdi. Peki, kadının kalbi kocasının mezarına mı gömüldü? Bu zayıf bir olasılık. Ancak gömülmüş olma ihtimali de “mantıklı”. Ama ne yazık ki ne Louise’nin kalbinin yeri ne de kocası Toussaint’in mezarı henüz keşfedilmedi. Louise’nin korunmuş kalbi bulunursa, kutunun üstünde eşininkine benzer şekilde hikayesi yazılmış olabilir.
Araştırmacılar şimdi Toussaint’in mezarını bulmayı hedefliyor.
Toussaint’in kalp şeklindeki kutusu, Jakobins manastırı kazısında ortaya çıkarılan 5 örnekten sadece biriydi. 1584’ten 1685’e kadar çeşitli yıllara tarihlenen diğer dört kutu ise bölgedeki herhangi bir defin ile ilişkili görünmemekte. Araştırmacılara göre, bunlar Fransız Devrimi sırasında pek çok mezardaki tabutun mermi yapmak için eritildiği dönemde muhtemelen orijinal yerlerinden kaldırılmış ve manastır yetkilileri tarafından saklanmış olabilirler.
National Institute for Preventive Archaeological Researchın araştırmasına göre; 16. ve 18. Yüzyıllar arasında manastıra gömülmüş 483 kişinin adli analizinde, mumyalamada organların yüzde üçünden azı çıkarılmış. Bu sonuç, ilk Avrupalı krallar ve kraliçeler için yapılan uygulamaların, Rönesans ve erken modern çağa geçilmesiyle üst sınıflar arasında gittikçe yaygınlaştığı varsayımıyla çelişmektedir.