Anasayfa / Aktüel

Eskişehir 'Türk Dünyası Kültür Başkenti' tecrübesi yeni başkentlerle paylaşılıyor

Eskişehir Milletvekili ve Türk Dünyası Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Nabi Avcı, Eskişehir'in 2013'te Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilmesinin ardından edinilen tecrübenin, bu yıl başkent seçilen Bursa ve diğer Türk dünyası ülkeleriyle paylaşıldığını anlattı.

 

Nabi Avcı, Eskişehir'in 2013'te Türk Dünyası Kültür Başkenti olmasından bugüne, Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı ve Türk Dünyası Vakfının katkılarıyla kente kazandırılan eserlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Avcı, Eskişehir Millet Bahçesi'nde yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 28 Mayıs 2011'de Odunpazarı ilçesindeki mitingde verdiği Eskişehir'in Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilmesi vaadini gerçekleştirdiğini anımsattı.

Kentin kültür başkenti ilan edilmesinin hemen ardından kalıcı eserler ve etkinlikler için Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı'nın kurulduğunu anlatan Avcı, ajansın görev süresinin dolmasıyla yarım kalan yatırımlar ve projelerin tamamlanması için Türk Dünyası Vakfı'nın hayata geçirildiğini belirtti.

Ajans ve vakfın katkılarıyla 2013'ten bugüne yapılan ve yapımı devam eden yatırımlara ilişkin bilgi veren Avcı, "Bu süreç içerisinde 62 kalıcı eser gerçekleştirildi. Kalıcı eserlerin içinde Bilim Kültür ve Sanat Merkezi gibi büyük yapıların yanı sıra ilçelerdeki kültür merkezleri, onarılan camiler, türbeler, tarihi eserler, millet bahçesi de var. Düzenlenen 108 konser var. Öğrenci gezileri, öğrenciler arasında yapılan film ve belgesel yarışmaları, üniversitelerimizin düzenlediği 57 sempozyum ve seminer, 23 süreli ve süresiz yayın, şehir içinde yapılan etkinlikler, 25 sergi ve fuar ile araştırma ve projelendirme çalışmaları da bunlar arasında." diye konuştu.

- 2022 Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa

Bu yıl da Bursa'nın TÜRKSOY tarafından Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak belirlendiğine işaret eden Avcı, "Türk Dünyası Kültür Başkenti unvanı, Türk Cumhuriyetleri arasında dolaşıyor. Yani Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye, Özbekistan şehirlerine sırayla geliyor. Türkiye'de ilk olmanın verdiği tecrübeyle yaşadıklarımızı, neyi nasıl yaptığımızı, projeleri nasıl geliştirdiğimizi, nasıl gerçekleştirdiğimizi sadece Türkiye'de değil, diğer Türk dünyası ülkeleriyle de paylaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

- Yeni Dede Korkut hikayeleri anıta eklenmek için teyit bekliyor

Yapılan eserler içerisinde en çok ilgi görenin Türk Dünyası Dede Korkut Parkı'nda bulunan Dede Korkut Duvar Anıtı olduğunu anlatan Avcı, "Dünyada bir tanedir. Bir kitap anıt olan Dede Korkut Anıt Duvarı'nda 12 Dede Korkut hikayesi mermer üzerine işlenmiştir. Üzerinde de yine Türk Cumhuriyetlerinden ve ilave olarak Tacikistan'dan sanatçıların yaptığı hikayelerin minyatürleri var. Çocuklarımızın, gençlerimizin, hepimizin orayı gezerken hem hikayeleri okuma hem de onların o güzel minyatürlerini görme şansımız oluyor." diye konuştu.

Dede Korkut'un iki yeni hikayesinin daha bulunduğunu ve bunların doğruluğunun araştırıldığını anlatan Avcı, bu hikayelerin de Dede Korkut'a ait olduğunun teyidinin ardından duvara ilave edileceğini kaydetti.

Yapılan kalıcı eserler arasında "Türk Dünyası Şaheserleri EsminyaTürk Parkı"nın da yer aldığını anlatan Avcı, burada da Türk dünyasına ait 30'un üzerinde önemli eserlerinin replikasının görülebileceğini söyledi.

Avcı, bir diğer kalıcı eserin de Bilim, Kültür ve Sanat Merkezi olduğunu dile getirerek, burada Türk Dünyası Müzik Aletleri Müzesi, Bilgi Bankası, kafeteryalar, tanıtım mekanları, amfi sahne ve 40 odadan oluşan Türk bilgelerinin maketlerinin sergilendiği, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin tanıtıldığı yapılar olduğunu anlattı.

- "Eserler gündelik hayatımızın içine girdi"

Düşünce okulu, yeni stadyum, eski stadyum alanına yapılan millet bahçesi, il halk kütüphanesi gibi daha birçok kalıcı eserin de bu süreçte kente kazandırıldığını belirten Avcı, "Kültür Başkenti olmak bize yaradı açıkçası, inşallah şimdi aynı şekilde benzer çalışmalar Bursa'da da başlıyor." dedi.

Başkent olmanın şehircilik bilincinin gelişmesine çok önemli bir katkısı olduğuna işaret eden Avcı, şöyle devam etti:

"Önünden belki çok farkına varmadan geçip gittiğimiz pek çok tarihi değerimizin, eserimizin farkına varıyoruz. Yani bu farkına varmak sadece onları görünür kılmak değil, aynı zamanda ihya edilerek, restore edilerek, renove edilerek daha alımlı hale getirmek. Bu eserler gerçek fonksiyonlarına uygun bir yapıya kavuştukları zaman gündelik hayatımızın içine giriyor, dolayısıyla var olan kültürel zenginliklerimizi daha yakından tanıma şansını veriyor."

- "Nerede desteğe ihtiyaç varsa orada olduk"

Sadece kalıcı eserlerin değil, Nasrettin Hoca, Yunus Emre gibi uluslararası değerlerin yer aldığı somut olmayan kültürel mirasın da tanıtılmasına yönelik çalışmalar yapıldığını anlatan Avcı, bunların her yıl ilçelerde çeşitli etkinliklerle tanıtımının devam ettiğini söyledi.

İlçelere yapılan yatırımları da anlatan Avcı, "Her şeyi 'illa biz yapacağız' demedik ama nerede olumlu ve güzel bir çalışma varsa ve desteğe ihtiyacı varsa, biz ona destek olmaya çalıştık." ifadelerini kullandı.

Bu kapsamda devam eden projelere de desteklerini sürdürdüklerini vurgulayan Avcı, "Türk Dünyası Kültür Başkenti olmasının Eskişehir'in çehresine çok olumlu katkıları oldu. Zaten var olan bir zenginliğin fark edilebilir hale gelmesi, ihya edilmesi sağlandı." dedi.

 

AA Yıldız Nevin Gündoğmuş