Anasayfa / Aktüel

Göbeklitepe'ye kar yağınca, çatı örtüsü tartışması başladı

Göbeklitepe tapınaklarının kaşifi Prof. Dr. Klaus Schmidt'in eşi arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt'in sosyal medyada Göbeklitepe’nin kar altında kalmış fotoğraflarını paylaşması ile başlayan tartışmada çatı örtüsünün işlevi gündeme gelirken, duayen arkeolog Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, acilen başka önlemler alınması gerektiğine dikkat çekti.

 

Resmi Kayıtlara göre 1985 yılında ilk kazı başkanlığını Prof. Dr. Harald Hauptman'ın üstlendiği Göbeklitepe Arkeoloji Kazılarının başlamasını sağlayan, kazıları önce fiilen, sonra resmi olarak yöneten ve dünyanın bilinen en eski tapınaklarını keşfeden Prof. Dr. Klaus Schmidt'in arkeolog eşi Çiğdem Köksal Schmidt,  Göbeklitepe’nin kar altında kalmış fotoğraflarını sosyal medyada paylaşarak ilginç bir tartışmanın başlamasına sebep oldu.

Arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt Göbeklitepe'deki T şekilli taşların karlar içinde kalmış fotoğrafını paylaşarak şunları yazdı:   “Şu fotoğrafları görünce, geçen hafta yağan kardan mutlu olduğuma utandım. Göbeklitepe’nin bir kısmını örten şimdiki çatının inşaatı Klaus aramızdan ayrıldıktan sonra başlamıştı. Yapım sürecindeki itinasızlıkları, projenin kağıt üzerindeki haliyle inşa edilen halinin farklılıklarını, endişelerimi defalarca paylaştım. İstisnasız her seferinde, bu insan eşi ile 20 yılını verdi oraya, bir dinleyelim, çözüm bulalım demedi kimse… Aksine bana kişisel saldırılara başlandı hep. Göbekli Tepe artık çok kişinin “ nemalandığı” (bu kelimeden nefret ediyorum ama öyle) bir yer, bu kadar faidesini gördüğünüz yeri bir de korumayı düşünün ey faniler. Hadi doğu tarafından C yapısı ortalarına kadar yağmur girdiğini biliyordum (çatı taşıyıcıları kağıt üzerindeki plandan daha yüksek yapıldı) ama eğer kar çatıya rağmen D yapısına, B yapısına kadar ulaşıp yerleşebiliyorsa çözüm aramak gerekir. Bilim danışma kurulu, koordinatör falan bu insanlar neden Göbekli Tepe nin sorunları ile ilgilenmiyorlar?”

Bu paylaşımın ardından sosyal medyada Arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt'e kimi tepki gösterdi, kimi hak verdi. Olayın kişisel ve rantsal kısmı bir yana, Göbeklitepe'de tapınak olduğu tahmin edilen yapıları doğal etkenlerden korumak çin 6 milyon 500 bin Euro harcanarak inşşatına başlanan, yaklaşık 4.000 metrekarelik çelik çatının Göbeklitepe’yi ne kadar koruduğu gündeme damga vurdu.

Göbeklitepe’deki çatı örtüsü her ne kadar ana hatları ile Prof. Dr. Klaus Schmidt tarafından projelendirilmiş olsa da daha sonra bir kısım değişikliklerle Şanlıurfa Koruma Kurulu’ndan onay alınarak Avrupa Birliği'nin proje desteği ile hayata geçirilmişti.

Karların erimesiyle ıslanacak taşların yaz sıcağının etkisi ile aşınıp, parçacıklar halinde yıpranacağı endişesi kimilerince dile getiriliyor.  Öte yandan şiddetli rüzgarların taşıdığı kum taneciklerinin taşlarının üzerindeki kabartmalar için tehlike olduğuna da dikkat çekiliyor ve çatının sadece yağışı engellemek için yapılması da eleştiriliyor. Kum fırtınaları yüzünden kabartmaların daha şimdiden yıpranmaya başladığı savunuluyor.

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan Dikilitaşların yerine replikaları koyulmalı

Tartışmalar üzerine Arkeofili sitesine açıklamada bulunan duayen arkeolog Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, çatı örtüsünün yetersiz olduğuna dikkat çekerek, acilen başka önlemler alınması gerektiğini söylüyor.

Özdoğan'ın görüşleri şu şekilde: “Önce çatı örtüsü dışında, kazılmış çok geniş bir alan var, bunlar hızla aşınıyor, kabartmalar silinmeye başladı. Çatılar dairesel tasarım olduğu için ekleyerek genişletilemiyor. Oysa eski çatı, Hauptmann Bey’in yaptığı çatı, tamam güzel değildi ancak dörtgendi, kazı ile birlikte eklenerek genişleyebiliyordu. Göbeklitepe’de sorun yağış değil, rüzgarla gelen kum bombardımanı. Şimdiki çatılar yüksek, kumu ve rüzgarı engellemez. Mutlaka tepenin genelinde çok ciddi bir koruma stratejisi geliştirilmeli, eğer bu yapılamıyor ise, ki şu anda yok, orijinal kabartmalar müzeye alınıp yerlerine kopyaları konmalı.”