Anasayfa / Kütüphane / Biyografi

Gürcü Hatun: Prenses Tamar ya da Tamara

Gürcü Hatun kimdir? Gürcü Hatun'un asıl adı nedir?

 

Gürcü Hatun; Asıl adı Tamara (Tamar) olan Gürcü prenses; Anadolu Selçuklu Devleti sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in eşlerinden ve Sultan II. Alâeddin Keykubad’ın annesidir. Anadolu Selçukluların ait tarihi kayıtlarda ve Mevlevilik tahine dair anlatılarda Gürcü Hatun adıyla tanındı.

Gürcü Hâtun, on üçüncü yüzyılın başlarında Gürcistan’ı yöneten efsanevi Kraliçe Tamara’nın torunu ve Gürcistan Kraliçesi Rusudan’ın kızıdır. Rusudan; bir takım rivayetlere göre Bizans prenslerinden biri, bir takım rivayetlere göre ise  Selçuklu şehzadelerinden biri ile evlidir. En güçlü olasılığa göre ise; Kraliçe Rusudan, 1223 yılında tahta çıkmış, aynı yıl Gürcistan dışından bir evlilik yapmak isteyip Selçuklu hanedanlığına mensup Erzurum Hâkimi Mugîsüddin Tuğrulşâh’ın oğlu ile nikâh kıymıştır.

Kraliçe Rusudan’ın Selçuklu şehzadesi ile yaptığı bu evlilikten David isimli bir oğlu ile Tamara isimli bir kızı dünyaya gelmiştir. Sultan Alâeddin Keykubat döneminde Gürcüler üzerine gönderilen Kemâleddîn Kâmyar’ın karşısında tutunamayacağını anlayan Kraliçe Rusudan, sulh teklif ederek Türk bir babadan olan kızı Tamara’nın Sultan Alâeddin’in oğlu Gıyâseddin ile evlenmesini kabul etmiş ve bu sefer sonrası Gıyâseddin ile Tamara nişanlanmıştır.

Sultan II. Gıyâseddin, Selçuklu tahtına oturduktan sonra Şehâbeddin Kirmânî’yi görkemli düğün alayı ile Gürcistan’a göndererek nişanlısını Konya’ya getirtip evlenmiştir.

Gürcü Hatun Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyâseddin Keyhusrev ile evlendirilir. Prenses Tamara, bu evlilikten sonra, Gürcü Hâtun olarak anılır. Sultan II. Gıyâseddin, bastırdığı gümüş paralar üzerinde kendisini bir aslan motifi, eşi Gürcü Hâtun’u ise doğan bir güneş sembolü ile temsil ettirmiştir.

Türkiye Selçuklu merkezine gelirken Hristiyan inancına haiz kutsal gördüğü bütün mukaddes eşyalarını yanında getiren Gürcü Hatun, kısa zaman sonra Konya’nın mistik havasından etkilenerek Müslümanlığı kabul edip Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin müridesi olmuştur.

Gürcü Sultan Türkiye Selçuklu Devleti’nin Moğolların tahakküme girdiği bu dönemde devlet merkezinde Sultan’a ziyadesiyle tesir ederek siyasi hayatta gücünü ve nüfuzu her daim kullanmıştır.  Hatun’un siyasi gücünün yanında büyük bir mal varlığının olduğunu da görmekteyiz. Selçuklu hanedanına mensup bir şehzâdenin kızı olan Gürcü Hatun Tamara’nın Konya’yı sevmesi, sahiplenmesi ve kısa zaman sonra kendisini bölgenin ileri gelenlerine kabul ettirmesi onu XIII. yüzyıl Anadolu’sunda isminden söz edilen en önemli kadınlardan bir tanesi haline getirmiştir.

Sultan II. Gıyâseddin Keyhusrev’in vefatının Gürcü Hâtun'un devrin ünlü vezirlerinden Mühîyüddin Pervâne Süleyman ile evlendiği rivayet edilmektedir. Ancak bu bilgi sadece Mevlevi metinlerinde yer almaktadır.

Sonradan Müslüman olan Gürcü Hatun, Mevleviliğin hamileri arasında gösterilmektedir.

Mevlevilerin ünlü menkıbecisi Ahmet Eflâkî, Ariflerin Menkibeleri adlı eserinde, Gürcü Hâtun'u Dünya Hanımlarının Sultanı, Cihan’ın Melikesi, Melikelerin Melikesi sıfatları ile övmüş, onun Mevlânâ’nın eşi Kira Hâtun’un sırdaşı olduğunu rivayet etmştir..

Gürcü Kraliçesi Tamara'nın Konya ilinin simgesi Mevlana Celaleddin Rumi hatırasına Yeşil Türbe'yi (Kubbe-i Hadra) 80.000 dirhem akça ödeyerek,mimar Bedreddin Tebrizi’ye inşa ettirdiği belirtilmektedir.

Gürcü Hâtun'un ne zaman, nerede öldüğüne dair tarihi kayıt yoktur. Ancak Erzurum'un Pasinler ilçesinde 2018 yılında definecilerden kurtarılarak arkeojik kazı yapılan bir kümbette bulunan bir taş sandukanın (lahit) ona ait olduğu tahmin edilmektedir. Biri oğlu Sultan II. Alâeddin Keykubad’a diğeri Gürcü Hatun Tamara'ya ait olduğu sanılan sandukalardaki kemiklerin DNA testleri beklenmektedir.