Hacer Ateş: Pelekanon Savaşı'nın gidişini bir ok atışı değiştirdi
Klasik Dönem Osmanlı Savaşlarında Okçuluk ve Edirne'de Okçuluk Faaliyetleri konulu sunum yapan Dr. Öğr. Üyesi Hacer Ateş, Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında ok kullanımının oldukça yaygın olduğunu ve Osmanlı okçularının Bizans mızrakçılarını çaresiz bıraktığını anlattı.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Hacer Ateş, TÜ ve Trakya Üniversiteler Birliği iş birliğinde düzenlenen "Uluslararası Edirne Tarihi ve Kültürü Sempozyumu"nda, "Klasik Dönem Osmanlı Savaşlarında Okçuluk ve Edirne'de Okçuluk Faaliyetleri" konulu sunumunda Türklerin tarihte "Okçu Millet" olarak anıldığını, özellikle at üzerinde ok kullanma maharetlerinin katıldıkları savaşlarda ön plana çıktığına dikkat çekti.
Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda okun kullanımı oldukça yaygındı
Osmanlı Devleti'nin kuruluş yıllarında Osmanlı askerlerinin ok kullanımının rakipleri karşısında büyük avantaj sağladığını dile getiren Ateş, şunları kaydetti: "Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda okun kullanımı oldukça yaygındı ve okun kullanımı o zaman için büyük bir önem taşıyordu. Osmanlı ordusu o dönem yaya ve müsellemlerden oluşmaktaydı. Ok ve yayın kılıçla birlikte ilk dönemlerde en büyük savaş enstrümanları olduğunu görüyoruz. Osmanlı ordusunda ok ve yayların temini, savaşa götürülmesi ve savaştan sonra tamiri için Cebeci Ocakları var. Evliya Çelebi, İstanbul'da 200 okçu esnafının 300 çalışanıyla hizmet verdiğini, yaycı esnafının da 200 dükkanda 500 çalışanıyla ordu için ok ve yay yaptığını anlatır.
Ok temrenleri Edirne'de yapılıyordu
Ok temrenleri dediğimiz yani okun ucundaki demirlerin ise Edirne'de yapıldığını biliyoruz. Edirne bu konuda şanslı bir şehir. Balkan coğrafyasındaki maden yataklarına yakın olan bir kent. Edirne'de yapılan ok uçları bu anlamda çok önemli. Edirne kadısına 200 bin ok ucu yapılması ve hiçbir masraftan kaçınılmaması konusunda verilmiş emirlere dair arşiv belgelerini görüyoruz."
Osmanlı'nın ilk dönem savaşlarında ok ve yayın savaşların kaderini belirlediğini vurgulayan Ateş, Osmanlı beyliğinin dünya tarafından tanınmasında 1302 yılında yapılan Bafeus Savaşı'nın önemli yer tuttuğunun altını çizdi.
Bizans mızrakçıları Osmanlı okçuları karşısında çaresizdi
Tarihi kaynaklarda Bizans mızrakçılarının Osmanlı okçuları karşısında çaresizliğinin yer aldığını anlatan Ateş, "Bu savaşta Osman Bey'in savaşçıları dönemin tarihçileri tarafından anlatılmaktadır. Bizanslıların Roma usulü mızrak ve kalkanlarının, Osman Bey'in at üzerine hızlı şekilde ok atabilen savaşçıları karşısında çaresiz kaldığını anlatırlar. Osmanlı oklu askerleri karşısında Bizans savunmasının bozulduğunu anlatıyorlar. Bizans imparatoru hemen sınırında ortaya çıkan bir beyi dikkate almış ve merkezden bir ordu göndermek zorunda kalmıştır. Osman Bey bu savaştan galip çıkmış ve etrafındaki beyler arasında ön plana çıkmıştır." diye konuştu.
- Palekanon Savaşı'na Osmanlı okçuları damga vurdu
İznik'in fethini engellemek için gelen Bizans ordusu ile Osmanlı arasında yaşanan Maltepe Meydan Muharebesi ya da Palekanon Savaşı'nın kazanılmasında da Osmanlı okçularının maharetini anlatan Ateş, şöyle devam etti: "Orhan Bey zamanında Bizans'a karşı gerçekleştirilen Pelekanon Savaşı'nda savaşın gidişini bir ok atışının değiştirdiğini görmekteyiz. Savaş esnasında Bizans İmparatoru III. Paleologos okla baldırından yaralanmış ve öldüğü haberinin yayılması üzerine Bizans ordusunda bir kargaşa baş göstermiştir. Savaşların vazgeçilmez unsurlarından biri olan ok ve okçuların ilk dönem savaşlarında, savaşın kaderini belirleyen unsular olduğunu görüyoruz.
I. Murad döneminde Osmanlı'nın Balkanlar'daki varlık mücadelesinin en önemli aşamalarından hatta neticesi itibarıyla bütün Balkan tarihini yakından ilgilendiren I. Kosova Savaşı'nda Osmanlı okçularının büyük başarı gösterdiği ve savaşın kazanılmasında büyük katkı sağladığı biliniyor."
Gökhan Zobar - AA