Hatay'da Bilge Taş adı verilen su altı mağarası keşfedildi
Hatay'ın Yayladağ ilçesindeki Beyaz Kumsal mevkiinin 20 metre derininde su altı mağarası keşfedildi. Volkanik Kel Dağı'nın 20 metre derinine yapılan dalış sonucu keşfedilen mağaraya, 'Bilge Taş' adı verildi.
Hatay'ın Yayladağ ilçesindeki Beyaz Kumsal mevkisinden 20 metre derine yapılan dalış ile günümüzde faal olmayan volkanik Kel Dağı'nın içine girilerek, yeni bir su altı mağarası keşfedildi.
Mağaraya, deniz seviyesinden 19 metre derine dalınarak giriliyor
AA'nın haberine göre dalış eğitmeni ve rehber balık adam Mahmut İğde ile dalış partneri doktor Cihan Öztürk, denizin altından Kel Dağı'nın içine girerek, görsel olarak peribacalarını andıran bir su altı mağarası buldu.
Günümüzde faal olmayan bir volkanik dağ olan 1736 metre yükseklikteki Kel Dağı'nın altındaki bu mağaraya, deniz seviyesinden 19 metre derine dalınarak giriş yapılabiliyor.
Ana girişten 120 metre suyun altında ilerledikten sonra görselliğiyle büyüleyen mağaraya ulaşılıyor.
Araştırmacı ekip, mağaranın bilinmeyenlerini ortaya çıkarmak için keşif dalışlarını sürdürüyor.
Kel Dağı'nın mitolojideki adı Casius olduğunu, yerel halk ona Cebel-i Akra diyor
Dalış eğitmeni ve rehber balık adam İğde, yaptığı açıklamada, Kel Dağı'nın kendisi için çok özel bir dağ olduğunu dile getirdi.
Kel Dağı'nın, coğrafik özelliklerinin yanı sıra mitolojide ve bölgede var olmuş bütün uygarlıklarda kendine yer bulan bir dağ olduğunu aktaran İğde, Kel Dağı'nın mitolojideki adının Casius olduğunu, yerel halk tarafından Cebel-i Akra olarak bilindiğini söyledi.
Dağın, Hazzi Dağı, Şapon Dağı, Fırtına Toplayan Dağ, Zeus Kasios, bazı kaynaklarda ise Mount Olympus of the Near East, Zeus of Mount Kasios ve Lord of the North isimleriyle de adlandırıldığını belirten İğde, Akdeniz'in güneydoğu köşesinde hemen deniz kıyısından uzanan dağın yüksekliğinin 1736 metre, taban uzunluğunun 12 kilometre olduğunu kaydetti.
Mağaranın keşfinin tamamen şans ve merak dürtüsü ile gerçekleştiğini dile getiren İğde, şunları söyledi: "2017'nin mayıs ayında dalış partnerim doktor Cihan Öztürk ile kovuk dalışı dönüşünde, sağımızdaki duvarda, içeri doğru bükülen bir koyuluk dikkatimizi çekti. Fenerlerimizi açtık ve içeri doğru girmeye başladık. Büyükçe bir girişi olan ve ötekilerden daha büyük bir kovuktu bu.
Yaklaşık 40-50 metre ilerledikten sonra 2 metre genişliği ve 3 metre yüksekliği olan ikinci bir kapı daha gördük. İçeri baktığımızda aslında buranın büyük bir mağara olduğunu anladık. Hemen dalışımızı sonlandırdık. Hemen keşif için bir sonraki dalış planını yapmaya başladık. Aradan geçen süreçte 200'e yakın dalış yaptık ve hala yeni noktalarını keşfediyoruz."
Mağaraya girebilecek kişilerin en az 3 yıldız dalıcı ve eğitmen dalıcı olması gerektiğinin altını çizen İğde, "Mağaranın ana girişi 19-27 metre arasında. Yaklaşık 50 metre sonra 20-23 metre derinlikte genişliği 2, yüksekliği 3 metre olan 2. kapıdan giriş yapıyoruz. Oradan da mağaranın en uzak noktasına 70 metre kadar palet vuruyoruz. Derinliğimiz yavaş yavaş azalıp 0 metreye kadar geliyor" dedi.
Mağara, 2 büyük, 2 küçük galeriden, 2 tünelden oluşuyor
Mağaranın girişten en uzak noktasının yaklaşık 120 metre, rotanın toplam uzunluğunun ise yaklaşık 300 metre olduğunu ifade eden İğde, sözlerine şöyle devam etti: "Mağaranın derinde olmaması, dalışımızın yüzde 60-70'nin 0-10 metre arasında geçmesinin, scuba dalışları açısından güvenli olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki daha başka kriterlere de bakılıyor güvenli olup olmadığını söyleyebilmek için. Mağara, 2 büyük, 2 küçük galeriden, 2 tünel ve 5 hava ciğerinden oluşuyor.
Mağaranın 2. büyük galerisinde 0-5 metre derinlikte dikit, sarkıt ve sütunlar mevcut. Hava ciğerlerinde travertene benzer oluşumlar var. Dikit ve sarkıtlar adeta peri bacalarını andırıyor. Mağara karidesleri, akyalar, vatozlar, eşkina, mığrı, müren, kardinal balıkları, gölge balıkları mağaranın içinde görülen başlıca canlılar."
Mahmut İğde, dünyanın en büyük fay hattı olarak da kabul edilen "Doğu Afrika Rift Vadisi" üstünde olmasının Kel Dağı'nı, su altı oluşumları bakımından zengin kıldığını belirtti.
Burada, 130'a yakın irili ufaklı mağara, kovuk, baca gibi oluşumların bulunduğunu aktaran İğde, "Bizim keşfettiğimiz mağara bunların en büyüğü. Bu yüzden ismine Büyük Mağara dedik." ifadelerini kullandı.
Bu tür keşiflerin yapılmasının, bölgenin su altı turizminin gelişmesine katkı sağladığını ve dalış merkezi için bölge halkı için ek gelir kapısı sunduğunu belirten İğde, su altında keşfettikleri birçok mağarayı, ulusal ve uluslararası çapta tanıtarak, bölgeye daha çok dalış meraklılarının gelmesini istediklerini söyledi.
Mağaranın keşfinden itibaren sosyal medyada bugüne kadar bir çok kez paylaşım yapıldığını belirten İğde, ancak resmi olarak ilk kez AA'nın bu özel mağarayı görüntülediğini ifade etti.
Yeni keşfedilen mağaraya, 'Bilge Taş' adı verildi
İskenderun Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi, Doğa ve Bilim Derneği Başkanı Prof. Dr. Cemal Turan, mağarayı yüksek lisans öğrencisi Mahmut İğde’nin bulduğunu ardından da inceleme başlattıklarını belirtti.,
Turan, 2 yıldır projenin üzerinde çalıştıklarına dikkat çekerek, ”Hatay Dalış Kulübü Başkanı Samet Uygur, Servet Doğu ile yüksek lisans ve doktora öğrencileri Mahmut İğde ile Necdet Uygur'dan oluşan proje ekibi, mağaranın topoğrafik ve biyolojik çeşitlilik yapısını ortaya çıkarmak için çalışıyor. Mağarayla ilgili makale, uluslararası dergiye yollanarak mağaranın uluslararası anlamda tanınırlığı, bilimsel camiaya ve halka mal olması sağlanmıştır” diye konuştu.
Prof. Dr. Cemal Turan, mağaraya Bilge Taş adı verildiğini kaydederek, ”Proje ekibinin inceleme, ölçüm ve haritalandırma çalışmaları kapsamında görülen dikik taşın, düşünen bilge bir insan heykeline benzemesi nedeniyle mağaranın adı literatüre Bilge Taş (Visdom Stone Cave) olarak girdi. Bu mağaranın oluşumu hakkında çalışmalarımız devam ediyor. Bu su altı mağarasının Türkiye ve dünyada benzeri bulunmuyor. Bilge Taş mağarası bu özeliği ile dalış turizmini canlandırmak ve turizme katkıda bulunması açısından Hatay için büyük bir fırsat” dedi.