Hayrullah Cengiz: Bugün bir Ayasofya varsa bu bizim sayemizde ayaktadır
Ayasofya Müzesi'nin camiye çevrilmeden önceki son müdürü olan Hayrullah Cengiz, "Suphi Saatçi Hoca’nın güzel bir sözü vardı, ‘Ayasofya’yı Romalılar korudu, biz yaşattık.’ derdi mesela. Aynen böyledir. Yani evet, bu bir Roma eseridir. Nevzuhur ismi ile bir Bizans eseridir. Fakat evet, bugün bir Ayasofya varsa bu bizim sayemizde ayaktadır" dedi.
Zeytinburnu Kültür Sanat Merkezinde (ZKS) Dr. Olcay Aydemir’in sunumuyla süren Mimarlık ve Yaşam Söyleşileri'nin 20 Aralık Pazartesi günkü konuğu Ayasofya Müzesi eski müdürlerinden Hayrullah Cengiz oldu.
"Bizi protokol olarak en fazla yoran olay Papa’nın karşılanmasıydı"
Ayasofya Müzesi eski müdürlerinden Hayrullah Cengiz, konuşmasının başında Ayasofya’nın önemini tanıklıkları üzerinden anlattı. Müdürlüğü döneminde başından geçen birkaç anı üzerinden hem yurtiçinde hem de yurtdışında Ayasofya’ya bakışın nasıl olduğu ve insanların buraya verdiği önemi aktardı. Müdürlüğü döneminde gerçekleşen Papa’nın ziyareti hakkında ise Cengiz şunları söyledi: “Bizi en fazla protokol olarak yoran olay Papa’nın karşılanmasıydı mesela. Dünyanın tabi ilk dört sırasına girmiş bir protokolü karşılıyorsunuz ve yanlış hatırlamıyorsam canlı yayın esnasında 200 milyon kişi falan izliyordu bizi. Öyle hatırlıyorum. Orada, sıfır hatayla bu görevi ifa edeceksiniz ve bitireceksiniz. Çünkü en ufak bir aksaklık sizin aleyhinize katma değer vergisiyle geri dönüş yapıyor. Biz Allah’a şükür alnımızın akıyla Papa’yı karşıladık.”
İstanbul’un fethi esnasında hayatta kalan tüm devlet erkânı Ayasofya'daydı.
Ayasofya’nın ilk hâlinden bugünkü hâline gelene kadar geçirdiği aşamaların gösterildiği kısa bir videonun da izletildiği programda Hayrullah Cengiz, Ayasofya’nın mimari özelliklerinden ve kıymetlerinden de bahsetti. Ardından Ayasofya’nın Hıristiyanlar için önemi hakkında şu sözleri söyledi; “Ayasofya baktığınızda Roma için ayrı bir kıymet. Biliyorsunuz Patrikhane orada ilk zamanlarda, fethedilene kadar. Patrikhane orada olduğu için aslında katedral olarak geçiyor. Onlar için, Roma’nın siyaseti için ayrı bir yerde. Roma’nın artık resmî dini olan Hıristiyanlık için ayrı bir önem arz ediyor. Sosyal hayatında ayrı bir yeri var. Mesela Ayasofya bir sığınma yeri. Kolay kolay oraya kaçan bir insana dokunulmuyor. Hatta İstanbul’un fethi esnasında hayatta kalan tüm devlet erkânı orada. Hatta orada gökten bir melek gelip hepsinin kurtarılacağına inanılıyor. Tabii bunlar olmuyor. Bunlar biraz efsane, biraz menkıbe.”
Ayasofya’yı Romalılar korudu, biz yaşattık
Başta Mimar Sinan olmak üzere sonraki dönemlerde Ayasofya’ya Türklerin eklemeleri ve bu eklemelerin önemi hakkında da konuşan Hayrullah Cengiz, “Suphi Saatçi Hoca’nın güzel bir sözü vardı, ‘Ayasofya’yı Romalılar korudu, biz yaşattık.’ derdi mesela. Aynen böyledir. Yani evet, bu bir Roma eseridir. Nevzuhur ismi ile bir Bizans eseridir. Fakat evet, bugün bir Ayasofya varsa bu bizim sayemizde ayaktadır ve bugüne kadar yaşatabilmişsek bu da bizim üstün vasıflarımızdan kaynaklanmaktadır.” sözleri ile Ayasofya’nın yaşamasında Türklerin hayatî rolüne de değindi.