Hera
Hera kimdir?
Hera: Kronos ile Rheia'nın kızı olan Hera, Zeus'un kardeşi ve karısıdır. Tanrıçaların en güçlüsü de odur:
Kadınları korur, evlenmeleri sağlar, karıkoca bağlarının kopmamasına, törenlerin bozulmamasına dikkat ederek, evlilikleri kollar.
Hera, Olympos'un kraliçesidir. Bütün öteki tanrılar ve tanrıçalar, Zeus'a gösterdikleri saygıyı ona da gösterirler.
Fırtınalara denizlere bulutlara Hera'nın da sözü geçer; şimşek ve yıldırımları Hera da kullanır, Zeus, en gizli kararlarından Hera'yı haberdar eder, ona akıl danışır.
Hera'nın görünüşü de şânına uymaktadır: İri, parlak gözleri (inek gözlü) vardır; kollarının beyazlığı, uzun boyu dillere destandır. Gür seslidir, elli adamın sesi gibi çıkar sesi. Ara sıra Zeus'la bozuştuğu olur. Bir keresinde Poseidon'un ve Athena'nın yardımıyla Zeus'u bağlamaya kalkmıştı da Zeusu Thetis kurtarmıştı. Beri yanda Zeus da Hera'yı müşkül durumlarda bırakmaz değil hani.
Herakles'i öldürmeye kalktığı için Hera'yı havaya asmış, ellerini bağlamış, ayaklarına iki örs takmış, Hera yalan yeminler, yakarmalar sonu, canını kurtarabilmişti.
Çok kıskançtı Hera; Kallisto'yu ayı yaptı, Artemis'i kandırıp oklarıyla ona öldürttü Kallisto'yu.
İnek kılığına sokturduğu İo'ya bir at sineği musallat edip kızı deliye döndürdü.
Zeus'u ayartıp Leto'nun, Alkmene'nin, Europe'nin başına dertler açtı, mahvetti onları.
Dul bereketi işareti olarak nar, Hera'yı sembolize eder.
Elinde asa ve kurban çanağı ve gökyüzünün remzi olarak tavus kuşu, Hera'nın alâmetleridir.
Homeros destanındaki tasvirinde sonraki zamanlar için de gerçeğe uygunluklar görülür.
Kocasının üstüne titreyen kıskanç Hera, erkeğin ev dışında başka sevgilileriyle istediği gibi düşüp kalktığı, Yunan şövalyelik çağının karıkoca ilişkilerini temsil eder.
Latin mitologyasında Hera ile aynı görevde bir tanrıça vardır ki adı İuno'dur.
2. Hera: Yunan inanç sisteminde Zeus’un kardeşi ve karısı. En erken dönemlerden beri Zeus’un tek yasal eşi olarak kabul edilmiştir. Boiotia ve Peloponnesos tapımının yaygın olduğu bölgelerdi. Homeros’a göre Argos, Sparta ve Mykenai Hera’nın gözde kentleriydi. Argos ve Samos kentlerinin koruyucusu olarak kabul edilirdi. Roma tanrıçalarından Iuno ile özdeşleştirilmiştir. Evlilik ve kadın yaşamının tanrıçası olarak tapınım görürdü. Doğum yapan kadınların koruyucusuydu. Homeros’un anlattığına göre kıskanç, hırçın, dırdırcı, düzenci, inatçı, öç alıcı, dedikoducu ve bencildir. Paris’in seçiminden hoşnut olmadığı için Troia Savaşı’nda Akhaların en büyük destekçisidir. Hesiodos ise görkemli Hera’nın Metis ve Themis’ten sonra Zeus’un son eşi olduğunu yazar. Gençlik dolu olmakla birlikte haşin, anaç bir kadın olarak betimlenirdi. Sıkça ‘inek gözlü’olarak tanımlanan Hera’ya adak törenlerinde beyaz inekler kurban edilirdi.
3. Hera: Theogonia'nın baş kahramanı Zeus olduğu halde, eşi Tanrıça Hera'nın burada pek önemli bir rolü yoktur. Kronos ile Rheia'nın dölleri sayıldığı sırada adı geçer (Hestia ve Demeter ile birlikte üç dişi Titan olarak), sonra da kocası Zeus'un evlilik dışı oğlu Herakles'i alt etmek için beslediği canavarlar söz konusu olunca anılır,
Kronos'un yuttuğu ve sonradan kustuğu çocukları arasında bulunur, Tltanomakhia'ya her halde katılır, ama ancak Zeus'un evlenmeleri söz konusu olunca, Hera'nın adı ile gene sahneye çıktığını görürüz.
Theogonia'nın sonlarına doğru, ne var ki orada bile baş tanrının Hera'dan daha önce ve Hera'dan daha önemli birleşmeleri sayılmaktadır; ancak Metis (Bilge Tanrıça) ve Themis (Doğruluk Tanrıçası) ve daha birçok kişilerle evlendikten sonradır ki, Hera Zeus'un son eşi olarak gösterilir.
Theogonia'daki Kral-tanrıdan Hebe, Ares ve Eileithyia'yı doğurduktan sonra da, birdenbire Zeus'un kızı Athena'yı kafasından çıkartmasını kıskanıp kendi kendine üretme hevesine kapılır.
Hephaistos'u meydana getirir. Hesiodos tıpkı Homeros'taki gibi bu tanrıçayı bir öfke, hırs, kin ve hınç simgesi olarak canlandırır, ne var ki Ilyada'da. bütün kusurlarına, çirkin yönlerine karşın, gene de cana yakın, renkli ve ilginç bir kişilik taşıyan Hera Theogonia’da bir addan başka bir şey değildir.
Onun devingen canlılığı ancak Homeros destanlarında izlenebilir.
Hera: Homeros destanlarında "inek gözlü", "ak kollu" ya da "altın tahtlı" diye nitelenen Hera (yahut Here) tipik bir Grek tanrıçasıdır, yani Yunanistan yarımadasının ırk, soy, din ve dünya görüşlerini, çıkarlarını daha ileri bir kültürün simgesi Ege ve Anadolu'ya karşı savunan, bu yüzden kişiliği ve efsaneleri hep bir kavga, kin, hınç ve geçimsizlik havası yansıtan sevimsiz bir tanrıçadır.
Bütün kusurlarıyla kadını canlandırır Hera. Dırdırcı, kıskanç, hırçın, inatçıdır, düzen kurar, ama hiçbir işi açık değildir, hasır altından su yürütür, gizli kapaklı yapar ne yaparsa, sevgi ve nefretleri hiçbir mantığa dayanmaz, silah ve yetkilerini kötüye kullanmaktan çekinmez, benzetmek gerekirse, her zaman ve özellikle zamanımızda örneklerine çok rastlanan varlıklı ve bencil burjuva kadınını simgeler. Zeus'un eşi, tanrıların kraliçesi ulu Hera'ya bu damgayı basan Homeros'tur, ama ne tuhaf ki İonyalı koca şairin çizdiği Hera portresi tutunmuş, Yunanistan'da yaratılan efsanelerinde aynı tiple karşımıza çıkmaktadır. Hera'yı kocası Zeus'un ağzından dinleyelim (İl. VIII, 407):
Çok değil Here'ye öfkem, kinim, her işime engel olmak onun huyu.
Troya savaşını tuttuğu Akha'lardan yana çevirebilmek için Zeus'u baştan çıkarıp uyuttuktan sonra, birden uyanan tanrı şöyle çıkışır karısına (ti. XV, 14 vd.):
Amma da düzen kurdun, yola gelmez Here, savaş dışı ettin tanrısal Hektor'u, uğrattın orduyu bozguna.
Bu kötülüğün meyvesini sen toplayacaksın önce,
seni bir güzel pataklayayım da gör.
Unuttun mu seni havalarda astığım günü, bir örs bağlamıştım iki ayağına,
çözülmez bir altın zincir vurmuştum ellerine,
asılı kalmıştın havalarda, bulutlar arasında.
Zeus Hera'ya bu cezayı Herakles'e ettiği kötülük yüzünden vermiştir. Tanrıların tanrısı oğlu Ares'te anasının kusurlarının tıpkısını görür (Ares). Öbür tanrılar da aşağı yukarı Zeus gibi düşünürler. Anasını, babası Zeus'a karşı korumaya çalışan Hephaistos bile Hera'dan neler çektiğini unutamaz (Hephaistos).
(1) DOĞUŞU, HAYAT ÖYKÜSÜ.
Hera, Kronos'la Rheia'nın kızı ve Zeus'la öbür Olympos'lu tanrıların kız kardeşidir (Tab. 5). Babası Kronos onu da doğar doğmaz yutar, sonra da kusar. Zeus dünya egemenliğini paylaştıktan sonra, Hera'yı kendine eş alır. Hesiodos'a göre, Zeus tanrıçalar arasında Hera ile son olarak evlenmiştir.
Hera çocukluğunun dünyanın ucunda, Okeanos'la Tethys tanrılarının yanında geçtiğini İlyada'da kendi anlatır (İl. XIV, 200 vd.). Anası Rheia Titan'lar savaşı sırasında inek gözlü tanrıça Okeanos'la Tethys arasında çıkan bir kavgayı yatıştırmak için batı kıyılarına gitmek ister.
Zeus'la Hera evlenmeden de sevişmişlerdir, ama sonra da düğünleri törenle kutlanmıştır. En büyük tanrı çifti arasındaki kutsal düğün (hieros gamos) efsanelerde de, kültte de sık sık tekrarlanır bir motiftir. Bir efsaneye göre bu düğün Batı Kızlarının (Hesperides) bahçesinde olmuştur, o bahçeden gelen altın elmaları da Gaia Hera'ya düğün hediyesi olarak vermiştir. Hera da Okeanos kıyılarında bulunduğu sırada elmaları kendi eliyle Batı Kızlarının bahçesine ekmiştir. İlyada'da İda dağının Gargaros tepesindeki birleşme sahnesi de böyle bir kutsal düğündür. Destanın bu eşsiz parçasını özetlemeye değer (İl. XIV, 152353): Hera kocası Zeus'un İda dağından Troya savaşını yönettiği ve başarının Troya'lılarda olduğunu görür, bunu önlemek için, gidip dağ başında onunla sevişmeyi geçirir aklından, gider odasında önce bir güzel süslenir, sonra Aphrodite'den sevgiyi tutuşturan büyülü memeligini ister, onu da göğsüne taktıktan sonra Uyku tanrıyı baştan çıkarır ve onunla birlikte Gargaros doruğuna varır:
Bulutlar devşiren Zeus onu gördü,
görür görmez aşk sardı düşünceli kafasını, öyle bir aşkı ilk birleştikleri gün duymuştu, ana, babalarından gizli çıktıkları gün yatağa...
Zeus eşine nereye gittiğini sorar, o da masum tavırlar takınarak, Okeanos kıyısında deniz tanrıları çiftini barıştırmaya gittiğini ve önce kocasına haber vermek, ondan izin almak için buraya geldiğini söyler. Zeus dayanamaz, savaşı filan unutup açığa vurur duygularını:
Sonra da gidersin oraya, ne olur Here, yatalım gel, sarmaş dolaş olalım yatakta, doyasıya,
bugüne dek ne bir tanrıçaya, ne bir kadına karsı
yüreğime akan aşk böyle altüst etmedi beni...
Sonra sayar bir bir yattığı ölümlü ve ölümsüz kadınları, Hera ses çıkarmaz, ama içine bal damladığı besbellidir. Epey naz eder, utangaç tavırlar takınır:
Korkunç Kronos oğlu, ne biçim söz çıktı ağzından?
Yatağa yatıp sevişmemizi nasıl istersin ida dağının tepesinde, göz göre göre?
Ya hep var olan bir tanrı görürse bizi,
biz uyurken gider, söylerse öbür tanrılara? Bir daha ayak basarnam senin evine,
ne yüzle çıkarım bu yataktan dışarı?
Hera'nın sıradan bir kadın gibi kendi kocasıyla yatmaktan çekinmesini, dedikodudan korkmasını Zeus gibi biz de hayretle karşılayalım. Her neyse, Zeus buna da çare bulur:
Tanrılar, insanlar görecek diye korkma, altın gibi bir sisle örterim dört bir yanımızı, güneş bile onu geçip göremez bizi,
her şeyi keskin ışıklarıyla gören güneş bile. Böyle dedi, aldı karısını koynuna, sarıldı, tanrısal toprak yumuşak bir çimen saldı, taptaze lotos bir halı serdi toprakla aralarına,
safranlardan, sümbüllerden, tatlı bir halı, uzanıverdi ikisi de halının üstüne,
sardı onları güzel bir altın bulut,
buluttan çiy damlaları akıyordu pırıl pırıl.
Bugün de Kazdağ'ın tepesine çıkın, aralarında otlar fışkıran tepsi gibi serilmiş, kocaman, dümdüz taşlar görürsünüz ve bu aklı yeşilli halıların üstünde tanrıların seviştiğini geçirirsiniz aklınızdan.
(2) EFSANELERİ.
Hera'nın doğrudan doğruya efsanesi yoktur, ama Zeus'un aşklarında rol oynar, onlara karışır, hele bu aşklardan doğan çocukların yakasını bırakmaz, ömürleri boyunca kini, öfkesiyle izler onları. İlk ve en büyük kurbanı, Alkmene'nin Zeus'tan doğurduğu Herakles'tir. Güçlü yiğidi üst üste kahramanlıklar yapmaya zorlayan Hera'dır. Adı Herakles'in bile "Hera'nın ünü" anlamına geldiğini ileri sürenler bile vardır (Herakles). İo, Epaphos, İno ve Athamas, Dionysos ve Tityos efsanelerinde, Teiresias'ı kör etmekte rol oynar. Üç Güzeller yarışmasında birinciliği kazanamaması Paris'e ve Troya'ya dinmez kinin bir nedenidir, öte yandan Akhilleus'un anası Thetis'i kıskandığı halde, onu büyüttüğü için oğlu Akhilleus'u tutar (Thetis). Bir efsane Menelaos'u ölümsüz kıldığını anlatır (Menalaos).
Devlere karşı savaşa katılmıştır. Bu sırada Porphyrion ona tutulmuş ve elbisesinin ucunu yakalayarak onu kendine çekmek istemiştir, o sıra Zeus devi şimşekle yere sermiş. İksion da Hera ile birleşmek istemiş, ama Zeus Hera'nın buluttan bir görüntüsünü yaparak onu aldatmıştır (Prophyrion, İksion).
Hera Argonaut'lar seferinde Argo gemicilerine yardımda bulunmuş, tehlikeli geçitleri geçmelerini sağlamıştır (Argonaut'lar).
Kızı Eileithyia ile doğumlara gözcülük eden tanrıça Hera'nın en sevdiği kuş tavus kuşudur. Göz göz tüyleri, tanrıçanın İo'ya bekçi koyduğu Argos'un yüz gözünü simgelermiş (Argos). Yemiş olarak narı, çiçek olarak zambağı severmiş.
Roma'da Hera tanrıça İuno ile bir tutuldu (İuno)