Hermes
Hermes nedir?
1. Hermes: Bir Yunan tanrısıdır. Tanrıların kralı Zeus ile Atlas’ın kızı Maia’nın oğludur. Bu tanrıya Romalılar “Mercury” (Merküri) adını vermişlerdir.
Hermes, Yunan tanrıları içinde görevleri en çok olanıdır. Başlangıçta bereket tanrısıydı. Bir tabiat tanrısı olarak da adı geçer. Sonraları tanrıların habercisi olarak kabul edilmiştir. Aeskhylus ise, öbür dünyadan bir ruh çağırabilmek için ona başvurduğundan, Hermes, aynı zamanda bir rüya tanrısı özelliği de kazanmıştır. Eski Yunanlılar “rüyaların yöneticisi” diye adlandırdıkları Hermes’e gece yatmadan önce dua etmeyi bir gelenek haline getirmişlerdi.
Hermes, mitolojide çoğu zaman güzellik, sağlık tanrısı olan Apollon’a da benzetilir. O da Apollon gibi bir müzik üstadı olarak değerlendirilir. Kitarayı icat ettiği söylenir.
Sanatta Hermes, ilk olarak, geniş kenarlı bir şapka giyen, ayaklarında kanatlı çizmeler olan yaşlı sakallı bir adam şeklinde canlandırılmıştır. Bu sırada yapılmış heykellerin bazılarında, Hermes’in omzunda onun bereket tanrısı olduğunu anlatmaya yarayan bir koyun bulunurdu. Bazılarında ise daha çok Hermes’in ölülere yol gösteren hali belirtilmişti. M.Ö. V. yüzyıldan sonra Yunan heykelciliğinde ki ilerlemeyle birlikte Hermes için yapılan heykeller de oldukça değişti. Hermes, bundan sonra yapılan heykellerde, eskisinden daha genç, sakalsız, atlet yapılı, çıplak olarak tasvir edildi.
Latince: Mercurius
2. Hermes: Yunanistan'da yol kenarlarındaki taş yığınlarında saygı gören Arkadia'lı tanrı, 1) Sürülerin tanrısı. En eski Yunan sanatında Hermes, çok kere omuzlarında bir koçla tasvir edilir. Çobanların tanrısı Pan, Hermes'in oğlu sayılır. 2) Çobanlar, sürülerini hile yoluyla da çoğaltmaya çalıştıklarından, Hermes hile tanrısı, hırsızların pîri oldu. Apollon'un sığır sürüsünü Hermes çalmıştı. Becerikliliği sayesinde sürterek ateş yakmayı, lyra'yı, Pan kavalını Hermes icadetti. Güzel ve kandırıcı konuştuğu için hatipler de onu kendilerine tanrı edindiler. 3) Hermes'in taş yığınları (Hermes'ler) yolculara yol gösterirdi. Hermes yolcuları korur, yolları beklerdi. Böylece ticaret tanrısı kanatlı ayakkabıları ve yol başlığıyla tanrıların habercisi oldu. 4) Taş yığınları, çok kere mezar tümsekleriydiler. Bu yüzden Hermes ile ölüler arasında bir bağlantı kuruldu. Hermes, yerüstü yeraltı arasında ulak ve aracı oldu Ölenlerin ruhlarını Yeraltı ülkesi'ne Hermes iletiyordu. 5) Hermes'in elindeki değnek, aslında bir sihirbaz değneği idi, bet bereket saçıyordu. Hermes bu değnekle insanları uyutuyor, onlara rüyalar yolluyordu. MÖ VI. yüzyıldan sonra Hermes'in değneği, tellâl asâsı oldu. (Keyrkeion, Lat. Caduceus) 6) İlk zamanlarda Hermes saçlı-sakallı bir adam olarak tasvir edilirdi. Sonraları, ayağına çabuk bir delikanlı haberci şeklinde düşünüldü. Palaistra ve gymnasion'lardaki gençliğin koruyuculuğu da Hermes'e verildi. Mitos, Hermesi Zeus ile Maia'nın oğlu olarak gösterir. Maia, Hermes'i Arkadia dağı Kyllene'de doğurmuştu. Çocuğun ilk yaramazlıklarını (Apollon'un sığırlarını çalışını, lyra'yı icad edip barışmak üzere Apollon'a hediye edişini) Homeros, bir şiirinde çok nükteli bir şekilde tasvir eder (Hermes'e hymnos şiiri). Hermes'in bir başka adı ARGEİPHONTES'tir. Tanrı Hermes'in yol kenarlarında bulunan ve HERME'ler denen kutsal taş yığınları ortasına bir sütun dikilir, bu sütun tanrıyı sembolize ederdi. Sütunun üzerine bir heykel başı konur, yanına bereket, bolluk sembolü olarak tahtadan bir erkek üretim organı (phallos) takılırdı. Hermes, yolların koruyucusu olduğu için, şehirlerde de sokak kenarlarına, ev önlerine Hermes büstlü taş sütunlar konurdu. Bunlar çok kutsaldılar. Donanmanın Sicilya'ya hareket edeceği gece, Atina'da (MÖ 415) bu sütunların tahrip edilmesi, halkı büyük ölçüde galeyana getirdi. Büyük bir devlet dâvasında birçok ölüm ve sürgün cezaları verildi, ama asıl suçlular asla meydana çıkmadı. Başka tanrıların yahut insanların başlarını taşıyan bu gibi sütunlara da Herme denirdi. MÖ 4 yüzyıldan itibaren iki büstü tek sütunda birleştirmek, pek rağbet gören bir âdet oldu. Sütunda iki başın arka tarafları birleşiyor, değişik iki çehre taşıyan tek baş haline giriyordu. Meselâ Sokrates ile Seneca, Aristophanes ile Menandros bu şekilde birleştiriliyordu.
3. Hermes: Zeus ile Maia’nın oğlu olan Yunan tanrısı. Roma tanrısı Mercurius’la özdeşleştirilmiştir. En belirgin görevi Zeus’un emirlerini ilgili yerlere iletmek idi. Ayrıca koyun ve sığır sürülerinin korunmasından sorumluydu, yolların, kent kapılarının tanrısıydı ve yolcuların koruyucusuydu. Tüccarları ve atletleri de gözetirdi. Pazar yerlerine ve ticari yollar üzerine heykelleri sıkça konurdu. Tanrıların en akıllısı olmakla ünlüdür, elinden pek çok hile gelir. Ölüleri Hades’e götüren yol göstericidir. Iliada’da.Akhaların tarafını tutar. Lir adı verilen sazı bir kaplumbağa kabuğundan yaparak icad etmiştir. Savaşla en az ilgisi olan tanrıdır, çatışmaların uzlaşma ile giderilmesini ister. Sanat eserlerinde sıkça kanatlı sandaletleri ve yılanlı asası ile tasvir edilir. Ayrıca sürü çobanı, rehber ve haberci özellikleri de vurgulanır. Tapımı Peloponnesos’da ve Kiklad ada grubunda yaygındı. En eski kült merkezi Arkadia’daydı. Atina’da ise onun onuruna Hermaia adıyla bir festival yapılırdı. Büyük tanrılardan biri olmamasına rağmen iyi kalpli bir tanrı olduğu için Yunan günlük hayatında en bilindik tanrılardan biridir. Bilinen eşi yoktur, iki oğlu vardır: Eudoros ve Pan. Mısır’la olan ilişkilerin artması sonucu Hellenistik Dönemde Mısır tanrısı Thot ile ilişkilendirilmiş, Hermes Trismegistus şeklinde adlandırılmış ve onun kültüyle ilişkili mistik, felsefik ve gizemli metinler Hermetika olarak anılmıştır. Kutsal sayısı dört idi.
4.Hermes (Hermeias): Hermes'in adı çok az geçer Hesiodos'un yapıtlarında: bir kez Theogonia'nın sonlarında Zeus'un evlenmeleri söz konusu olunca, baştanrının Atlas kızı Maia ile birleşip tanrıların bekçisi olan Hermes'i meydana getirdiği söylenir, ikincisi, îşler ve Günlerde tanrılar ilk kadın Pandora'yı yarattıktan sonra, Epimetheus'a gidip tanrıların bir armağanı olarak götürmesi için onu Hermeias'a verirler, başkaca da bu genç kuşak tanrısının adı geçmez,
düzenle
5. Hermes: Hermes, Titanlar soyundan Atlas'la Pleione'nin kızı Maia'nın Zeus'la birleşmesinden doğmuştur (Tab. 5), Tanrıların ve özellikle Zeus'un habercisi olarak görev alan Hermes, Olympos tanrılarının en renkli ve özgün kişilerinden biridir.
DOĞUŞU VE EFSANELERİ.
Hermes'in asıl efsanesi doğuşu ve ömrünün ilk günleriyle ilgilidir. Bu eşsiz ve şaşırtıcı, bir bakıma da güldürücü efsane homerik denilen, ama Homeros destanlarından birkaç yüzyıl sonra Yunanistan'ın Peloponez bölgesinde meydana geldiği besbelli "Hermes'e Övgü" adlı şiirde uzun uzadıya anlatılmıştır.
Zeus Maia ile Arkadia'nın güneyinde Kyllene dağının bir mağarasında buluşmakta ve sevişmektedir. Gölgeli mağaraya sığınmış olan nympha'yı tanrılar tanrısı geceleri karısı Hera uykuya daldıktan sonra gelip bulur. Bir süre sonra Maia bir çocuk doğurur. Çocuk kundaklanır, beşiğe yatırılır, ama doğduğu gün Hermes olağanüstü işlere girişmekle kafa gücü ve yetenekleri tanrıların hepsini aşan üstünlükte olduğunu gösterir. Bebek Hermes beşiğinde kalmaz, akşam olur olmaz kundağını çözer ve ayakları üstüne basıp olmayacak serüvenlere girişmek üzere yola çıkar: Mağarının önünde bir kaplumbağa görür, hemen aklına bir cin fikir doğar, hayvanı öldürür, kabuğunu boşaltır ve koyun bağırsağından yedi tel gererek bir gitar yapar, ondan güzel sesler çıkarmakla eğlenir, sonra da gider, Güneş tanrının Pieria ovalarındaki inek sürülerini bulur ve onlardan elli hayvan çalar. Tutar inekleri Kyllene'ye doğru sürer, ama hırsızlığı belli olmasın diye inekleri gerisin geri götürür, kendi de oradaki çalı çırpıdan ayağına tuhaf sandallar örerek izlerini gizler. Yolda bir ihtiyara rastlar, ona gördüğünü kimseye söylememeye yemin ettirir, karşılığında bir düve armağan edeceğine söz verir (Battos). Kutsal inekleri bir mağaraya kapattıktan sonra, gider, gene masum bir bebek gibi kundağına girer. Sabah Apollon günle birlikte doğunca sürülerinin eksikliğinin farkına varır ve ihtiyar Battos'u sorguya çekip gerçeği öğrenir. Gelip Hermes'i beşiğinde bulur ve inekleri geri vermezse Tartaros'a atacağını söyler. Bebek pozundaki Hermes babası Zeus'un başına suçsuz olduğuna ant içer, ama o sırada Apollon onu kolundan tutup tartaklayınca birden yellenir, Apollon buna gülmemezlik edemez, konuyu Zeus'un yargıçlığına bırakmaya karar verir. Kararı şudur: Hermes inekleri nerede sakladığını gösterecektir. Apollon mağaraya gelince Hermes'in yaptığı gitarı görür, çıkardığı güzel seslere bayılır, sazı alıp inekleri bırakmaya razı olur. Bir süre sonra Hermes Pan kavalını icat eder, Apollon syrinks denilen bu güzelim kavalı da ister, karşılığında Hermes'e kerykeion denilen sihirli altın değneği verip kavalı alır. Bu değnekle Hermes habercilerin ve hırsızların kralı olur. Oğullarının en sivri akıllısı, en kurnaz ve en canlısı olan Hermes'i Zeus kendine ulak olarak seçer. Bundan böyle bütün buyruklarını tanrılara da, insanlara da Hermes aracılığıyla ulaştıracaktır. Ölülerin ruhlarını Hades'e götürmek de Hermes'in görevi olacaktır. Bu görevde Hermes'e Psykhopompos, yani ruhlar kılavuzu adı verilir.
Homeros destanlarında Hermes'i bu görevinde görürüz: Odysseia'da Odysseus'u yıllardan beri mağarasında alıkoyan Kalypso'ya Zeus haber ulaştırır, yiğide bir sal yapsın da onu yurduna göndersin diye. Bu haberi nympha'ya götürmek için Hermes yola çıkar
(Od. V, 42vd.):
... Güzelim sandallarını bağladı ayaklarına, O altın kakmalı tanrısal sandallar Taşırlardı onu denizin üstünde,
Ya da sınırsız topraklar üstünde yel gibi Hızlı.
Aldı eline değneğini,
İsterse büyülerdi onunla gözünü insanların, İsterse uyandırırdı onları derin uykudan.
Aldı onu eline güçlü tanrı, uçtu gitti. Pierie'yi geçip indi havadan denize, Kaydı dalgaların üstünde bir martı gibi, Balık avlarken ağır kanatlarını köpüklere Daldırır hani
Dipsiz kıvrımlarında ekin vermez denizin, Hermeias da bin bir dalganın üstünde öyle Gidiyordu.
İlyada'da çok güzel bir rolü vardır kılavuz tanrının: İhtiyar kral Priamos'u Hektor'un ölüsünü almak için Akhilleus'un barakasına götürür ve getirir. Akhilleus'un seyisi genç bir delikanlı kılığına girdiği halde, koruyucu tavrından tanrı olduğunu anlar sonunda Priamos (11. XXIV, 331-469; 679-694).
Hermes'in birçok efsanelerde rolü vardır: İda dağına Üç Güzeli o götürür, Paris'e altın elmayı verip yargıçlık etmesi buyruğunu o ulaştırır, Phriksos'la Helle'yi Yunanistan'dan Anadolu'ya götürerek altın postlu koçu Nephele'ye o verir, Odysseus'u Kalypso'nun ellerinden kurtarmak için araya girdiği gibi, Kirke'nin büyülerine karşı koyacak bitkiyi de o verir yiğide (Od. X, 277-307). Adının karıştığı en önemli serüven İo efsanesinde geçer: Hera, Zeus'un İo'ya sevgisini kıskanarak kızı bir ineğe dönüştürmüş, başına da bekçi olarak yüz gözlü Argos'u dikmişti. Zeus'un buyruğuyla Hermes Argos'u öldürür {Argos) ve bu başarısıyla Homeros destanlarında çok geçen, ama tam anlamı çözülemeyen Argeiphontes ek adını alır. Gene Heranın almak istediği öcü boşa çıkarmak içindir ki, küçük Dionysos'u kaçırır ve önce Nysa dağına, sonra da Athamas'ın yanına bırakır (Dionysos). Savaşlarda da yardımı dokunur: Devler savaşında Hades'in başlığını takıp görünmez hale gelir, böylece dev Hippolytos'u öldürür, Zeus'un Typhon'la çarpışmasında bir düzen kurarak tanrılar tanrısını kurtarır (Typhon).
Hermes hırsızların olduğu kadar, tüccarların da koruyucusudur, ama asıl yararı yolculara dokunur: Yollara dikilen Hermes heykelleri -ki bunlar bir tanrı büstü ve pha'llos simgesini taşıyan yuvarlak kaidelerdi- çok kutsal sayılan ilkçağın kilometre taşlarıdır.
Hermes çobanların bekçisi olarak omuzlarında bir koyun taşıyarak canlandırılırdı. Efsaneye göre birçok çocukları olur: Biri Odysseus'un kaynatası Autolykos'tur, babası gibi kurnaz, hırsızlıkta becerikli bir adam (Autolykos).
Pek güvenilmeyen bir kaynağa göre de, Hermes çobanlar tanrısı Pan'ın da
babasıymış, Arkadia dağlarında Odysseus'un karısı Penelope ile birleşip üretmiş onu.