Anasayfa / Paleontoloji

Homo Sapiens'in muhtemel ana yurdunun bulunduğu iddia edildi

Afrika'da bulunan en eski ve günümüzde yaşayan halklardan elde edilen DNA analizlerine göre Homo Sapiens'in en olası ana yurdunun tam olarak belirlendiği iddia edildi. Araştırmacılar; iddialarını genetik, jeolojik, arkeolojik ve iklimbilim kanıtları ile destekliyor ama sonucu ikna edici bulmayan bilimadamları da var.

 

Nature dergisinde 30 Ekim tarihinde yayınlanan Güney Afrika'nın palaeo-sulak alandaki (Makgadikgadi-Okavango)  insan kökenleri ve ilk göçler (Human origins in a southern African palaeo-wetland and first migrations) başlıklı Eva K. F. Chan, Axel Timmermann, Benedetta F. Baldi, Andy E. Moore, Ruth J. Lyons, Sun-Seon Lee, Anton M. F. Kalsbeek, Desiree C. Petersen, Hannes Rautenbach, Hagen E. A. Förtsch, M. S. Riana Bornman, Vanessa M. Hayes imzalı makaleye göre; anatomik olarak  yaklaşık olarak 200 bin yıl önce Afrika'da ortaya çıktığı iddia edilen  günümüz insanlarının (Homo Sapiens) Doğu Afrika kökenli olduğunu öne sürülüyor ama tam olarak kıtanın neresinde zuhur ettiği tahmin edilemiyor. 

Makaleye konu edilen en eski iskelet kalıntılarından ve günümüz kabilelerinden elde edilen DNA veri tabanına göre (mitokondriyal genler, ile bölgenin yerli nüfusundan alınan 198 mitogenom -toplam 1217 mitogenom-) ; Güney Afrika insan genetik filogenisinin en eski kolunu temsil eden çağdaş popülasyonlara ev sahipliği yapıyor. Çağdaş güney Afrikalılar ile Afrika'daki Zambezi nehrinin güneyinde 70 bin yıl önce yaşayan iskeletlerden elde edilen L0d1’2, L0k ve L0g KhoeSan soyları arasında akrabalık olduğu görülüyor.

Homo Sapiens'in muhtemel ana yurdu

Genetik, jeolojik, arkeoloji ve iklim araştırmacılarının ortak analizlerine göre Homo sapiens'in en olası  ana yurdu  Zambezi ırmağının güneyindeki topraklar (bugünkü Zambiya, Kuzey Botswana ve Namibiya'nın egemenliğinde kalan bölgeler). Makaleye göre göre, Zambezi Nehri’nin güneyindeki toprak, 200.000 yıl önce Homo sapiens için bir ev haline geldi ve en az 70.000 yıl boyunca izole kalarak kurucu bir modern insan nüfusu sağladı.

Bilim adamlarına göre günümüzde kurak tuz düzlüklerinin yer aldığı topraklarda 200 Bin yıl öncesinde Makgadikgadi gölü ve sulak alanlar vardı ve ortam yaşam için oldukça elverişliydi. Göl kuruduktan sonra ilk göç dalgası yaklaşık 130 Bin yıl önce Kuzeydoğuya gitti. Bir diğer göç harekei ise Güneybatıya yönelik ve Güney Afrika kıyılarına yönelmiş. Bugün Kalahari çölü civarında yaşayan halklr ise kalanların günümüzdeki torunları.

Bu nüfus, dünyanın eğim ve yörüngesindeki değişikliklerden kaynaklanan iklim değişikliğine kadar bölgede kaldı. Bu iklim değişikliği, kuzey-doğu ve güney-batıya yağmur getirdi ve erken insanların yeni bölgelere yayılmasına izin veren bereketli yeşil koridorlar yarattı.

Vanessa Hayes: Tezimiz 1.217 örnek mitokondriyal DNA örneğinin analizine dayanıyor.

Araştırmanın baş yazarı Prof. Vanessa Hayes, The Guardian'a konuyla ilgili verdiği demeçte;  “Uzun zamandır modern insanların Afrika’da kabaca 200.000 yıl önce ortaya çıktığını biliyoruz, ancak bu çalışmaya kadar bunun tam olarak nerede gerçekleştiğini bilmiyorduk. Araştırmada kullanılan DNA’nın tamamı, Khoisan dilinde konuşan ve geleneksel olarak göçebe yaşayan bir topluluk olan Khoisan da dahil, bugün Güney Afrika’da yaşayan insanlardan elde edildi" dedi..

Hayes ve meslektaşları, günümüzde yaşayan en eski soy çizgisini ortaya çıkarmak için yalnızca anneden çocuğa geçen mitokondriyal DNA’yı kullandıklarını belirtiyorlar.  Araştırmalacıların ifadesine göre, L0 adı verilen soy ve alt dalları, Namibya’dan Botswana’ya ve Zimbabwe’ye yayılan “atalara ait bir eve” işaret ediyor.

Araştırmacılar daha sonra bölgedeki iklim ve daha geniş ekosistem hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için jeolojik, arkeolojik ve fosil kanıtlara yöneldiler. Bir zamanlar bölgeye egemen olan Makgadikgadi Gölü denilen Yeni Zelanda büyüklüğünde bir su kütlesinin, 200.000 yıl önce büyük bir sulak alana dağılmaya başladığını tespit ettiler.

Hayes, “Burası çok bereketli olmalıydı ve modern insanlar ve vahşi hayatın yaşaması için uygun bir yaşam alanı sağlamış olmalıydı.” diyor.

DNA analizlerine göre, kurucu popülasyonun bir kısmı, yağışların kurak toprakları ıslatmasıyla açılan yeşil bitkili rota boyunca kuzey-doğuya hareket ederken 130.000 yıl önce L0 soyları ayrıldı. İkinci bir göç dalgası yaklaşık 20.000 yıl sonra güney-batıya yöneldi. Araştırmacılara göre Kuzeydoğuya gidenler, tarım nüfusunun ortaya çıkmasına neden olurken, güneye gidenler kıyı toplayıcıları oldu.

Hayes, “Esasen, bu atalar ilk insan kaşiflerdi.” diyor.

Araştırmancıların bilinen en eski genler iddiası ikna edici değil

Makaleye yönelik ilk eleştiri Homo Sapiens'in Afrika'dan çkışının 200 bin yıl önce olduğu iddiasına yönelik. Fas’ta keşfedilen 315 bin yıl öncesine tarihlenen Homo sapiens fosili bu iddiayı doğrudan sıkıntıya sokuyor. Ancak Fas’ta keşfedilen fosilin Homo sapiens olmadığını iddia edenler de var.  Eğer sınıflandırma doğruysa Sapiens 200 bin önce değil en az 315 bin yıl önce gçmeye başlamıştı.

Chris Stringer: Sonuçlar şüpheli olabilir

The Guardian'ın haberine göre de diğer araştırmacılar bu araştırma sonuçlarına şüpheyle bakıyor ve ikna edici bulmadıklarını belirtiyorlar.

Londra’daki Doğal Tarih Müzesi’nden Chris Stringer, “Ataların popülasyonlarının 200.000 yıl önce, özellikle Afrika kadar geniş ve karmaşık bir kıtada yaşadığı yerin tam olarak nerede olduğunu anlamak için modern genetik dağılımları kullanmak konusunda kesinlikle ihtiyatlıyım.” diyor.

“Küçük bir genom, bir bölge, bir taş alet endüstrisi veya “kritik” bir fosil üzerinde yoğunlaşan pek çok çalışma gibi, diğer kökenler de dikkate alındığında, mozaikleşen kökenlerimizin tüm karmaşıklığını yakalayamaz.”

Stringer, erkekten aktarılan Y kromozomunun analizlerinin, Y taşıyan atalarımızın batı Afrika’dan geldiğine işaret ettiğini gösterdiğini söylüyor. Bütün genomları inceleyen daha ileri araştırmalar, kıtanın doğusundan çıkan Afrika’dan göç eden nüfuslara işaret ediyor. Bu ve diğer birçok veri, kıtanın dışındaki diğer insan gruplarıyla çiftleşmenin de eklenmesiyle, Afrika’nın farklı bölgelerinden gelen bir soy kökünün bir karışımı olduğumuzu gösteriyor.

Sarah Tishkoff: Diğer bölgelerde daha eski soylar olmadığını nasıl bilebilirler?

Pennsylvania Üniversitesi’nden genetikçi Sarah Tishkoff da iddialara şüpheyle yaklaşıyor: “Diğer bölgelerde daha eski soylar olmadığını nasıl bilebilirler ki araştırmaya dahil edilememiş genler bu verileri geçersiz kılar. Afrika’daki modern insanların coğrafi kökeni hakkında yalnızca modern popülasyonlardaki varyasyon kalıplarına dayanarak çıkarımlar yapmak mümkün değil çünkü insanlar çok uzak mesafelere göç ettiler"

arkeolojikhber.com