İlber Ortaylı: Türkiye arkeolojisinin itildiği çıkmaz, yüz karasıdır
Işık Üniversitesi'nde 2019-2020 Akademik Yılının ilk dersini veren Prof. Dr. İlber Ortaylı; Türk arkeolojisinde büyük gerileme yaşandığını belirterek, 'Türk arkeolojisi bir ekoldür. Ne var ki Türkiye arkeolojisinin bugün itildiği çıkmaz, bu toplum için yüz karasıdır.' dedi.
Işık Üniversitesi'nin Şile Kampüsünde 2019 – 2020 Akademik Yılı'nda Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından verilen ilk ders, konuklar ve öğrencilerden yoğun ilgi gördü.
Işık Üniversitesinde ders yılının açılış törenine Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Akın Süel, Yönetim Kurulu Üyeleri, Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yeminli Mali Müşavir Av. A. Hüsnü Güreli, Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal İbiş, Mütevelli Heyeti Üyeleri, dekanlar, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı.
Prof. Dr. Cemal İbiş: Pırıl pırıl gençler görüyorum
2019 – 2020 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde öğrencilere seslenen ve daha iyi bir eğitim için gerçekleştirdikleri çalışmalar ve yenilikler hakkında bilgi veren Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal İbiş, "Bugün bu salona baktığımda üniversitemizde geçireceğiniz sürecin sonunda, Işıklı büyük ailemizi çoğaltacak, parlak bir kariyer hayatına adım atacak pırıl pırıl gençler görüyorum. Işık Üniversitesi olarak temel görevimiz, öğrencilerimizin buradaki eğitim ve öğrenimlerinden sonra atılacakları iş ve kariyer yolculuklarına en iyi şekilde hazırlamaktır. Sizleri başarılarıyla topluma, ülkemize ve insanlığa katkı sunacak Işıklı mezunlar arasında görmek, bizim için en büyük mutluluk olacaktır" diye konuştu.
Av. Hüsnü Güreli: Işık Üniversitesi'nin sahibi 82 milyonluk Türkiye'dir.
Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yeminli Mali Müşavir Av. Hüsnü Güreli ise; Işık Üniversitesi'nin gücünü aldığı Feyziye Mektepleri Vakfı'nın 133 yıllık eğitim geleneğini geleceğe taşıyacak gençlerle bir arada olmaktan büyük bir heyecan duyduğunu belirtti. Güreli, "Büyük bir gururla söyleyebilirim ki üniversitemiz, arkasında hiçbir ailenin, hiçbir sermaye grubunun, yerli ya da yabancı hiçbir fonun bulunmadığı tam bir vakıf üniversitesidir. Işık Üniversitesi'nin sahibi 82 milyonluk Türkiye'dir. Bizlerin sadece öğrencilerimize, hocalarımıza ya da çalışanlarımıza değil, tüm Türkiye'ye karşı bir sorumluluğumuz var. Bunun bilinciyle tüm gelirimizi 23 yıldır siz sevgili öğrencilerimizin daha iyi olanaklara sahip olabilmesi için, daha iyi bir eğitim alabilmeniz için üniversitemize yaptığımız yatırımlara harcıyoruz. Atatürk'ün bir hedef olarak işaret ettiği çağdaş uygarlığın saygın ve onurlu bir üyesi olmanın ancak eğitimle olacağını biliyoruz. Bütün çabamız, bu hedefe uygun alarak sizlere en iyi eğitimi vermektir" dedi.
Av. Akın Süel: Hem güncel mevzuatın içinde kalmak hem üst düzeyde bilim yapmak gerek
2019 – 2020 Akademik Yılı Açılış Töreni'nde öğrencilere ve konuklara seslenen Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Akın Süel de üniversiteler ve üniversite eğitimiyle ilgili tespit ve değerlendirmelerini aktardı. Işık Üniversitesi'nin yüksek eğitim camiasının binlerce mezun veren seçkin ve saygın bir kurumu olduğunu vurgulayan Akın Süel, "Hem güncel mevzuatın içinde kalmak hem üst düzeyde bilim yapmak hem de dünyadaki gelişmelere ayak uydurmak, geleceğe ön almak, köklü bir eğitim kurumu olan Işık Üniversitesi'nin ve değerli kadrolarının başaracağı bir iş olduğuna inanıyorum. Yeni akademik yılın Işıklı gençlere başarı getirmesini diliyorum" diye konuştu.
Prof. Dr. İlber Ortaylı: "Filoloji ve felsefe olmadan, bilim olmaz"
Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen Prof. Dr. İlber Ortaylı, yeni akademik yılın ilk dersinde üniversite kavramını ve tarih içinde kaydettiği aşamaları geniş bir çerçeveden aktarırken, dikkat çekici tespitlerde ve uyarılarda bulundu.
Dünyada bilimin teknolojiyle ve doğal bilimlerle sınırlı olduğu gibi yanlış bir düşüncenin ortaya çıkarak yaygınlaştığına dikkat çeken Prof. Dr. İlber Ortaylı, bilimin ancak insan düşüncesini açacak filolojiyle ve felsefeyle mümkün olduğunu söyledi. Prof. Dr. Ortaylı, "Hiçbir üniversite öğrencisinin ve bir üniversite hocasının kendisini bu bilimlerin, bu disiplinlerin dışında tutması mümkün değildir. Tuttuğu ölçüde, eğer hukukçuysa bir dava muakkibi, eğer doğa bilimcisiyle sadece basit bir öğretmen, eğer bir mühendis ise sadece bir teknisyen ve eğer bir hekimse sadece bir hekimdir. Bunun ötesinde yolunu açması ve gelişmesi şüphesiz ki mümkün değildir" dedi.
Ortaylı: Tıp, mühendislik ve askerlik konularında ilerleme içindeyiz.
Eğitim sisteminde mantık, filoloji ve tarih gibi sosyal bilimlerin dayandığı asıl alanların ihmal edilmesinin doğuracağı olumsuz sonuçlara dikkat çeken Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Türkiye bugün iki asırdır mevcut olan modern tıbbın, mühendisliğin ve askerliğin tekâmül ettiği bir memlekettir. Bu konuda bir ilerleme içindeyiz. Ordumuz, dünyada eğitim verebilen 5-6 ordudan birisidir. Mühendislerimiz aynı şekilde harikalar yaratıyor. Türk tıbbı bütün engelleme ve ihmallere rağmen, artık Nobel almaya da başlamıştır. Gerileme ve seviyesizlik, maalesef sosyal bilimler dediğimiz dallarda, yani dil, tarih ve coğrafya dediğimiz dallarda görülmektedir" dedi. Bunun önlenmemesi halinde Türkiye'nin sağlıklı bir topluma, topluma ışık tutacak okumuşlar zümresinin ise gerçek anlamda entelektüeller haline dönüşmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Birçok toplum için aynı şey geçerli olabilir ama Türkiye'nin bu gibi disiplinsizlikler içinde yaşama lüksü yoktur. Çünkü tarihimiz, tarihsel kimliğimizin oluşması ve coğrafyamız itibariyle bizim kolay bir hayatımız olmadı ve bundan sonra da olmayacak" diye konuştu.
"Türk arkeolojisinde büyük bir gerileme yaşanıyor"
Türkiye'de filolojinin 1940'larda zirveyi gördüğünü vurgulayan Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türk arkeolojisini örnek göstererek bu alanda da büyük bir gerileme yaşandığını kaydetti. Prof. Dr. Ortaylı, "Türk arkeolojisi bir ekoldür. Ne var ki Türkiye arkeolojisinin bugün itildiği çıkmaz, bu toplum için yüz karasıdır. Bugünkü Türkiye, tütün, incir ve buğday satmakla geçinen bir toplumun yarattığı arkeolojiyi ve tarihin yan dallarını aynı başarıyla götüremiyor. Filoloji zamanları fetheden bir bilimdir ve Türkiye'de 1940'larda zirvededir. Bugün bu dal, Asuroloji, Hititoloji, Klasik Yunan ve Latin tetkikleri, hatta bizim mensubu olduğumuzu sık sık tekrarladığımız, Arap - Fars filolojileri bile o günlerden çok daha geri vaziyettedir. Bu eğitime çok erkenden başlanması gerekir. Ne yazık ki hala orta eğitim düzeyinde buna önem verilmiyor, yapılan düzenlemelerin de bu mefhumdan uzak kaldığı görülüyor. Bir insanın bilim dünyasına adım atması için öğreneceği dallar bellidir. Buna Akdeniz'in doğusundaki Müslüman da batısındaki Hıristiyan da her ikisinden daha evvel var olan Yahudiler de itaat etmişler. Bugünün Türkiye'sinde ve artık maalesef birçok Batı ülkesinde de buna riayet edilmiyor. Onun için bugünkü nesillerin dünyayı kavraması, problemlerin üstüne yürümesi mümkün değildir" dedi.
İlk dersin ardından Feyziye Mektepleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Akın Süel, Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yeminli Mali Müşavir Av. A. Hüsnü Güreli ve Işık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal İbiş, Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya akademik yıl açılış töreni ve ilk ders anısına plaket takdim etti.
Işık Üniversitesi 2019-2020 Akademik Yılı Açılış Töreni, müzisyen Hakan Ali Toker'in verdiği konserle sona erdi.