İlm-i Hayvanat Müzesi'nde sergilenen türler İstanbul Üniversitesi Zooloji Koleksiyonu'nde
İstanbul Üniversitesi Zooloji Koleksiyonu, dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan binlerce canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye'nin en eski kuş ve yarasa türlerinden bazılarının da sergilendiği koleksiyonda, Atıf Şengün'ün İstanbul'un Gündüz Kelebekleri eserinde bahsedilen kelebek çeşitleri de yer alıyor.
Sultan 2. Abdülhamid'in İstanbul'da Doğa Tarihi Müzesi kurulması için heyet görevlendirmesi üzerine Yıldız Sarayı'nda tutulan birçok canlı örneği, Zeynep Hanım Konağı çatısı altında toplandı. Bu şekilde ilk adımları atılan koleksiyon, 1915-1933 yıllarında Darülfünun Fen Şubesi İlm-i Hayvanat Müzesi kurucuları A. Vehbi Türküstün ve Boris Zarnik tarafından geliştirilerek sergilendi. 1933-1950 arasında, Türkiye'ye gelen Andre Naville ve Curt Kosswing gibi bilim insanları koleksiyonun gelişimine katkı sağladı.
Dönemin şartlarından dolayı 1957'de Murat Paşa Medresesi'ne depolanan koleksiyon, 1989'da İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dinçer Gülen ve ekibinin çalışması sonucu yeniden sergilenmeye başlandı. 2015'te Fen Fakültesi binasının depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkılması üzerine hayvan türlerine ait örneklerin yer aldığı koleksiyon 7 yıl kapalı kaldı.
Fakülte binasının yenilenmesinin ardından "İstanbul Üniversitesi Zooloji Koleksiyonu", 2024'te aynı yerde sergilenmeye başlandı.
İstanbul Üniversitesi Zooloji Koleksiyonu Sorumlusu Doktor Öğretim Üyesi Fatih Dikmen, koleksiyondaki bazı örneklerin, taşınma sürecinde zarar gördüğünü, bazılarının da nemden etkilendiğini belirterek, yaklaşık bir yıllık bakım ve onarımın ardından koleksiyonu, yılbaşından itibaren yeniden ziyarete açtıklarını söyledi.
Koleksiyonun, açılmasından bu yana okullar ve meraklıları tarafından çok ilgi gördüğünü ve cazibe merkezi haline geldiğini dile getiren Dikmen, burayı öğrenciler için eğitim laboratuvarı olarak da gördüklerini, öğrencilerin dünyadaki hayvan türlerini inceleme ve karşılaştırma imkanı bulduklarını aktardı.
Bireysel ziyaretler de aldıklarını belirten Dikmen, koleksiyonu görmek isteyenlerin sosyal medya hesapları üzerinden başvuru yapabileceklerini ifade etti.
Dikmen, bu tür koleksiyonlarda çalışmanın uzmanlık gerektirdiğini, doktora öğrencisi Gonca Yeşilyurt ile hayvan örneklerinin bakımını yaptıklarını aktararak, "Her öğrencimize 'Hadi gel bize yardımcı ol' diyemiyoruz ya da herhangi bir insanı bu alanda çalıştıramıyoruz. Belli bir tecrübe, deneyim gerekiyor. Bu yüzden aslında bu işin bir yıllık sürecinin belki de 6 ayı öğrencilerimizi eğitmekle bize nasıl yardım edeceklerini göstermekle geçti ve biz yaparken onlar bir yandan gözlemlediler. Ardından yavaş yavaş öğrendiler ve işte bugün yeri geldiğinde kuşların üzerindeki tozları nasıl temizleyeceklerini, böcek örneklerinde oluşan herhangi bir kırılma ya da tahribatı nasıl tamir edeceklerini biliyorlar." diye konuştu.
Koleksiyonda, memeli, omurgalı, omurgasız birçok türden örnekler olduğunu ifade eden Dikmen, bazı türlerin kavanozlarla sıvı içerisinde bozulmalarını önleyecek şekilde saklandığını, bazılarının da iskelet halinde korunduğunu anlattı.
İstanbul'un yüzyıl öncesindeki böcekleri de koleksiyonda yer alıyor
Dikmen, iki ana bölümden oluşan koleksiyona ilişkin şu bilgileri verdi: "Sergi alanı, halka ya da diğer ziyaretçilere açık kısmımız. Bizim bir de bilimsel koleksiyonumuz var. Onun tarihi çok daha eskiye dayanıyor. Mesela İstanbul'daki 1915-1925 arasında, yüzyıl öncesinde merakla İstanbul'un böceklerini toplamış bir araştırmacının koleksiyonunu ailesi o ölünce koleksiyonumuza katıyor ve 500 türün bulunduğu koleksiyon o zamandan beri bizde. Bu böcek koleksiyonundaki hasarları tamir ettik. Böylelikle aslında yüzyıl önceki İstanbul'un böceklerini bugün karşılaştırabilme imkanı oluyor. Bu anlamda çok önemli bir araştırma materyali. Bu örnekleri görmek isteyen yurt dışından ya da yurt içinden araştırmacılar bize yazıyorlar. Biz de uygun takvim ve çalışma planı dahilinde onları davet edip burada çalışmalarını yapmalarını sağlayabiliyoruz."
Türkiye'nin en eski kuş ve yarasa türlerinden bazılarının da koleksiyonda sergilendiğini aktaran Dikmen, Atıf Şengün'ün İstanbul'un Gündüz Kelebekleri eserinde bahsedilen kelebek çeşitlerinin de burada yer aldığını anlattı.
Dikmen, koleksiyonda dünya genelindeki böcekler, memeliler, sürüngenler, kuşlar gibi 2 binin üzerindeki canlı türüne ait çok sayıda örneğin bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Koleksiyonun en önemli özelliği, tür sayısından ziyade tür çeşitliliği. Çünkü Türkiye'nin pek çok yerinde zooloji müzeleri var. Yerel koleksiyonlar, hayvanları sergileyebiliyorlar ama bizim şansımız, yabancı bilim insanlarının Fransa'dan, Almanya'dan ve hatta dünyanın farklı yerlerinden getirttiği örnekler. Bu sayede Güney Amerika'ya ait karıncayiyeni görebiliyoruz. Dünyada çok nadir bulunan, üç gözlü kertenkeleyi burada kemik halinde sergileyebiliyoruz. Yine dünyada nesli tükenmekte olan böcek örneklerini, kelebek örneklerini görebiliyorlar. Dünyanın en büyük böcekleri diyebileceğimiz sopa böceklerini görebiliyorlar. Yani Türkiye'de olmayan da pek çok böcek ya da memeli canlıyı ya da diğer hayvanların örneklerini burada görebiliyor ziyaretçiler."
İrem Demir - AA