Anasayfa / Müzeler

İran'daki Selçuklu miirası Kızıl Kümbet tarihe meydan okuyor

İran’ın Doğu Azerbaycan eyaletinin Merağe kentinde bulunan Selçuklu dönemi mimari eseri Kızıl Kümbet anıtsal yapısıyla asırlara meydan okuyor.

 

Türklerin İslamiyet öncesi dönemlerde zengin bir anıt mezar geleceğinin olduğu biliniyor. Bu gelenek İslami dönemde de kümbet ve türbe şeklinde farklı formlarda uygulanmaya devam etti.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nde kümbet ile türbenin farkı şöyle anlatılıyor:

“Türbe ölünün doğrudan toprağa verildiği, çoğunlukla kare veya çokgen gövdeli, üzeri daha çok kubbe ile örtülü anıtlardır. Kümbette ise cenazelik, mumyalık veya kripta gibi isimlerle anılan bir bodrum katı üzerinde silindirik yahut çokgen gövde yer almakta, bunun da üzeri içten kubbe, dıştan konik ya da piramidal bir çatı ile örtülmektedir.”

Bu tanımdan yola çıkarak, 1147 yılında Selçuklular döneminde yapılan ve Farsça adı Gombed-i Surh olan tarihi yapının şekilsel özellikleri itibarıyla bir kümbet olduğu anlaşılabilir.

AA muhabirine konuşan İran Kültürel Miras, Turizm ve El Sanatları Bakanlığında görevli uzman Mina Rencber de tarihi yapıdaki restorasyon çalışmaları esnasında herhangi bir cenaze veya mezar taşına ulaşamadıklarını belirtti.

Rencber, Selçuklu dönemi mimari eserin adını imarında kullanılan kırmızı kerpiçlerden aldığını belirterek geniş bahçesi içinde koruma altına alındığını aktardı.

Padişahların hayattayken bu tür eserleri yaptırdıklarını ifade eden Rencber, içinde mezar kalıntısı bulamadıkları için söz konusu yeri “anıt kümbet” olarak isimlendirdiklerini söyledi.

Kızık Kümbetin Mimari özellikleri

Kümbet, taş kaide ve merkez odası olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Mahzenin ortasında bulunan kare şeklindeki sütun kümbetin ağırlığını yüklenip duvarlara iletme görevi görecek şekilde yapılmış.

Arkeologların mahzen bölümünü mezar odası olarak değerlendirdiğini kaydeden Rencber, taş kaidenin hemen üstündeki katta bulunan odanın ise güvenlik ve ihtiyaç malzemelerin dağıtıldığı yer olarak kullanıldığını aktardı.

Kızıl Kümbet’in İran'ın ve dünyanın mimari şaheserlerinden biri olarak görüldüğünü ifade eden Rencber, yabancılar tarafından yazılan “İran Sanat Tarihi” kitaplarında da bu durumun teyit edildiğini ve “razı mimari akımının” başlangıcı sayıldığını söyledi.

Rencber, kerpiç ve firuze renkli seramik karışımının ilk olarak bu yapıda kullanıldığını belirterek, “Kümbetin üst kısmında bulunan yazıtta padişahın ve mimarının ismi yazılıdır, onun üstünde kümbetin yapıldığı tarih olan 1147 yazılıyor.” bilgisini verdi.

Temelden itibaren kare şeklinde imar edilen kümbetin dıştan üst kısmı sekizgen bir çatıya zemin hazırlarken iç kısmı dairesel bir yapıya sahip.

Kümbet kubbesinin kenarında bulunan pencereye değinen Rencber, buranın Merağe kentinin öğle vaktini gösterdiğini, güneş saati görevi gördüğünü ifade etti.

Rencber, Fransız Profesör Denis Sava’nın Kızıl Kümbet’in gökbilim özelliğini yaşatmak için 20. yüzyılda büyük bahçenin bir kenarına güneş saati yaptırdığını aktardı.

- Çini süslemeler

Tarihi kümbet, mimari yapısının yanı sıra tezyinatıyla da dikkati çekiyor. Çiniciliğin geliştiği Merağe şehrindeki birçok tarihi eser gibi Kızıl Kümbet’te de çini süslemeler görmek mümkün.

Firuze renkli küçük yapılı çiniler en çok kapı kenarı süslemelerinde kullanılırken yapının köşe payelerinde de kare biçimli çiniler yer alıyor.

Kapı üstündeki çini süslemelerin hemen üstünde ise kufi harflerle yazılmış bir kitabe bulunuyor

Haydar Şahin - AA