Anasayfa / Etkinlikler

İstanbul Bienali'nin 2019 başlığı ve ele alacağı kavramlar belli oldu

16. İstanbul Bienal 14 Eylül-10 Kasım 2019 tarihleri arasında düzenlenecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda gerçekleşecek 16. İstanbul Bienali, Nicolas Bourriaud’nun küratörlüğünde odağına insanlığın yarattığı doğal ve kültürel atıkları alacak.

 

16. İstanbul Bienali’nin başlığı, 11 Aralık Salı günü İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde düzenlenen basın toplantısında duyuruldu. İKSV Güncel Sanat Projeleri ve İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer’in açış konuşmasıyla başlayan basın toplantısında bienalin küratörü; Eleştirel Estetik ve Postprodüksiyon gibi kitapların yazarı ve Montpellier Contemporain’in direktörü Nicolas Bourriaud, bienalin Yedinci Kıta başlığını taşıyacağını açıkladı.

İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini’nin Şahinler ve Serçeler (Uccellacci e Uccellini) filminden bir bölümün de gösterildiği toplantıya ulusal ve uluslararası medya mensupları, eleştirmenler, sanatçılar, küratörler ve kültür-sanat kurumlarından temsilciler katıldı

Yedinci Kıta / The Seventh Continent

İçinde yaşadığımız dünyanın yeni bir jeolojik çağa girdiği konusunda pek çok bilim insanı hemfikir. Antroposen adı verilen bu yeni çağın en belirgin özelliği ise, ona jeolojik faaliyetlerden ziyade insan faaliyetlerinin yol açmış olması. Antroposen’de gezegenin insan eli değmemiş köşeleri gitgide azalırken, yerleşim merkezleriyle diğer canlıların paylaştığı kırsal arasında var olduğuna inanılan kültür-doğa ayrımı da ortadan kalkıyor. Dünya, şehirlerin tek bir megapolde birleştiği, merkezi olmayan, tamamen insan üretimi bir mekâna dönüşüyor. Canlılar ile makinelerin, doğal ile yapay zekânın iç içe geçtiği bu çağda sanat ise giderek insanı merkezine almaktan vazgeçerek yönünü insan ile insan olmayan arasındaki sınırın geçirgenleştiği bir dünyayı araştırmaya doğru çeviriyor.

Yedinci Kıta sanatı, insanın etkilerini, takip ettiği yolları, bıraktığı izleri ve insan olmayanlarla etkileşimini araştıran bir antropoloji olarak tanımlıyor. Bienal ana başlığını, Antroposen çağının küresel ısınmayla birlikte en gözle görünür sonuçlarından biri olan, Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki devasa atık yığınından alıyor. Popüler bilimde “Yedinci Kıta” olarak anılan bu kütle, 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana geliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında yeni bir kıtanın oluşumuna sebebiyet verdiği bu olay, 16. İstanbul Bienali için ekolojik sorunlar karşısında sanatın güncel durumunu pek çok sanatçı, düşünür, antropolog ve çevreci ile birlikte araştırmak için bir çıkış noktası oluşturuyor.

KAVRAMLAR

Nicolas Bourriaud’nun küratörlüğünde düzenlenecek bienal, odağına insanlığın yarattığı doğal ve kültürel atıkları alarak, sanatçılar, düşünürler, antropologlar ve çevrecilerle birlikte sanatın güncel durumunu inceliyor.

Antroposen: Çoğu bilim insanına göre, ayırt edici özelliği insan faaliyetlerinin gezegen üstündeki etkisi olan, içine girdiğimiz yeni jeolojik çağın adı.

Kapitalosen: Bu yeni çağa, genel olarak insanlar (antropos) değil de belirli bir üretim sistemi neden olmuş olabilir. İsveçli ekolojist Andreas Malm’ın ortaya koyduğu üzere kapitalosen kelimesi, gezegeni tehdit eden şeyin, kapitalist üretim biçimi tarafından şekillendirilen insan faaliyeti olduğuna vurgu yapar.

Molekülerleşme: Mevcut siyasal, ideolojik ya da ulusal kütlelerin, daha küçük, hatta ufacık birimlere bölünmesi.

Moleküler Antropoloji: İnsanın evrendeki etkilerinin, ayak izlerinin ve bunların insan-olmayanlarla ilişkisinin araştırılması. Halihazırdaki insan türünün ötesine geçen kesintisiz, genişletilmiş bir antropoloji. İnsanları, sonsuz sayıda moleküler vakaya bölünmüş bir kütle olarak ele alır. Sanatçılar, toplumsal gerçekliklerin moleküler yapısını gözlemler.

Antropoloji: Tim Ingold’un sözleriyle “İçinde insanlar olan felsefe.

Perspektivizm: Brezilyalı antropolog Eduardo Viveiros de Castro tarafından ortaya atılan, doğalarının (örneğin bedenlerinin) farklı olmasıyla birbirinden ayrışsalar da, hayvanlar ve bitkiler de dahil olmak üzere bütün varlıkları birbirine bağlayanın insan kültürü olduğunu düşünen, Amazon mitolojisi ve kozmolojisine gönderme yapan bir kavram. Viveiros de Castro, o dönemde basit bir gözlem nesnesine indirgenen Amerikan yerlilerinin dünyasının dışına çıkıp insan-olmayan unsurları da işin içine katarak, tüm dünyayı Yerli bir bakış açısından incelemek istemiştir.

Zenoloji: Yabancı anlamına gelen Yunanca zenos kelimesinden türer. Zenoloji, gerçekliğin, başkalıkların, tekilliklerin ve ötekiliklerin çokluğunun tasviridir. Yenilenmiş bir egzotizm fikri, burada çeşitlilik düşüncesinin genişletilmiş bir hali, neredeyse moleküler bir çeşitliliktir.

Yaban: Ansızın kendini tanımadığı bir toplumun içinde bulan bir antropolog misali her bir sergi izleyicisi de sanatçıları, “yabancı” ya da “yaban” olarak nitelendirir. Yabanların yerini sanatçılar almıştır.

Arkeoloji: Filozof Giorgio Agamben’e göre “[...] kendi güzergâhının ve gölgesinin izini sürdüğü için şimdiki zamana erişimi yalnızca, şimdiki zamanın geçmişin üstüne attığı ilmek olan arkeoloji sağlayabilir.”