Anasayfa / Etkinlikler

İstanbul Kurtarma Kazıları Sempozyumu'nda kentin tarihinin nasıl değiştiği anlatıldı

II. İstanbul Kurtarma Kazıları Sempozyumu, İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde gerçekleştirilen oturumlarla başladı. Sempozyum ilk gününe çok kalabalık izleyici topluluğunun ilgi göstermesi dikkat çekti. Kütüphane salonunda boş yer bulmakta zorlanan izleyiciler, kentin tarihini değiştiren birbirinden ilginç arkeolojik bulguların öykülerini dinlediler.

 

İlki 26 yıl önce 5-6 Mayıs 2008 tarihinde İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü'nce gerçekleştirilen İstanbul Kurtarma Kazıları'nın ikincisi 3 Ekim Perşembe günü başladı.

16 yıl sonra ikinci kez gerçekleştirilen İstanbul Kurtarma Kazıları Sempozyumu Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında; Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İstanbul Arkeoloji Müzeleri, İstanbul Valiliği, Fatih Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün işbirliği ile gerçekleştirildi. 

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kütüphanesinde yapılan ilk oturumun sunuculuğunu İstanbul arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal yaptı. İlginin hali yoğun olduğu toplantıda kütüphane salonunun tamamen dolması dikkat çekti. 

Sempozyumda; Fatih, Zeytinburnu, Beşiktaş, Pendik, Sultanbeyli ve Kadıköy ilçelerinde gerçekleştirilen arkeolojş kazılarında ortaya çıkan ve kentin bilinen tarihini değiştiren bulgular dile getirild.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar ve Araştırmalar Dairesi Başkanı Umut Görgülü; Türkiye'de kurtarma kazılarında en çok emeği geçen müzenin İstanbul Arkeoloji Müzeleri olduğuna dikkat çekerek, "Önemli bulgular ortaya çıkan birçok kazıya imza atttılar. Bu çok gecikmiş anlamlı bir etkinlik. İstanbul Kurtarma Kazıları'nın ilki 2008 yılında yapılmış yani 16 yıl sonra ikincisi yapılıyor. İnşallah Rahmi Asal bey 3. için 26 yıl beklemez. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak 3. toplantısının bu kadar gecikmesine izin vermeyeceğizi Kendisine sempozyumları sürdürmesi için gerekli desteği vereceğiz" dedi. 

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü ve Türkiye Yazma Eserler Daire Başkanı Dr. Coşkun Yılmaz, İstanbul'un kültürel mirasının her geçen gün zengnleştiğini belirterek, kendilerinin bu zenginliği tanıtmak için gayret sarf edeceklerini idade etti..

Düzce Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ilhan Genç, bu anlamlı toplantıya katkıda bulunmaktan ötürü gurur duyduklarını belirterek, Düzce'deki arkeolojik zenginliklerin de dikkatlerden kaçmaması gerektiğini vurguladı.

İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, kendi kurumlarında arkeoloji bölümü bulunmamasın rağmen bu toplantıya iştirak etmekten onur duyduklarını belirtrek, üniversitelerinin yeni binasının inşaası sırasında gerçekleşen arkeolojik kurtarma kazılarında ortaya çıkan önemli bulgulara dikkat çekti

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar, arkeolojik kazılarda sadece maddi kalıntılar ortaya çıkmadığını, insanlığın maneviyatını aydınlatan önemli bulgular da elde edildiğini belirterek, "Her cağda vahdet anlayışının temsilcileri vardı. Onları da göz ardı etmeden arkeolojinin insanlığın maneviyatına katkıları önemsenmeli. Arkeolojik buluntular bu alana da önemli katkılar sağlıyor" dedi. .Türkiye'deki restorasyon ihaleleri konusunda da değinen Prof. Zülfikar, "İhaleler yapılırken mutlaka üniversitelerin onayı alınmalı ki yapılan yıkılmasın" dedi

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rahmi Asal, müze olarak üzerlerin çok ağır yükler düştüğünü belirterek, "Kaçak kazıdan, kaçak tarihi eser ihbarından başımızı kaldıramıyoruz. Ekibimiz büyük fedakarlıklarla tümüne yetişmee gayret ediyor" dedikten sonra İstanbul'daki kurtarma kazılarının bir çoğunun planlı kazılardan farklı olmadığına dikkat çekti. İstanbul'un  Fatih, Zeytinburnu, Beşiktaş, Pendik, Sultanbeyli ve Kadıköy ilçelerinde gerçekleştirilen arkeoloji kazılarında ortaya çıkan bulguların kentin bilinen tarihini değiştirdiğini bleriten Asal, "Yenikapı Kazıları, Türk Arkeolojileri için Keban Kazıları gibi önemli bir Milat noktasıdır" dedi. 

Sempozyumun ilk konuşmacısı Prof. Dr. Johannes Andreas Müller "Kalkolitik Çağdan Tunç Çağına Avrupa Kurganları ve Hareketlilik Örüntüleri'ni özetleyen sunumunda Avrupa'nın kuzey ve güney ucundaki kurganların benzerliklerine dikkat çekti ve çağlara göre değişimlerini açıkladı. Uzun höyükler ve megalitik kurganların Avrupa'nın farklı bölgelerinde yaşam tarzıyla birlikte çağdaş benzerlikler gösterdiğine dikkat çeken Prof. Müller, Urallardan itibaren Avrupa geneline yayılan Yamnaya Kültürü'nün özellikleri hakkında bilgiler vererek, bu kültürün sanıldığı gibi baskın bir erkek kültürü olmadığını belirtti..

Daha sonra kürsüye çıkan Taş Teperler Projesi, Göbeklitepe ve Karahantepe Arkeoloji Kazıları Başkanı Necmi Karul Kuzeybatı Anadolu Neolitiği konusunda bilgiler aktardı. Balkanların tarihi ile İstanbul'daki kurtarma kazılarında ortaya çıkan bulguların benzerliklerine değinen Prof. Karul, "Şurası bir gerçek ki politik sınırlar arkeolojik kazıların alanını sınırlar ama Trakya ve Marmara kazılari bu sınırları aşan sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Prof. Dr. Mehmet Özdoğan hocamın 1979 yılı yüzey araştırmaları Trakya,Balkanlar ve Batı Anadolu neolitiği için çok önemli bir noktadır. Mehmet hocam Avrupa ve Marmara arasındaki neolitik bağlantıları çok erken fark etmiştir" dedi.

Toplantı daha sonra kazılar eksenli bilgilendirme sunumları ile sürdü..