İzmir Kemeraltı Çarşısı sokak lezzetleriyle cazibe merkezi oldu
Tarihi hanları, dar sokakları, camileri ve sinagoglarıyla kültür turizminin önde gelen merkezlerinden Tarihi Kemeraltı Çarşısı, şambali, söğüş, lokum, kağıt helva gibi sokak lezzetleriyle farklı ülkelerden gastronomi meraklılarına da hitap ediyor.
İzmir Rehberler Odası (İZRO) Yönetim Kurulu Üyesi Enriko Filipuçi, bölgede özellikle "Osmanlı mirası" ve "Yahudi mirası" turlarının ilgi gördüğünü, son dönemde "Kemeraltı sokaklarında kaybolmak" konseptli yeni bir gezi çalışması yaptıklarını söyledi.
Kemeraltı Çarşısı'ndaki tüm tur programlarında sokak lezzetlerinin ayrı bir yeri olduğuna işaret eden Filipuçi, söğüş, işkembeli nohut, kelle paça, beyin ve balık çorbaları, midye dolma, zeytinyağlı yemekler, şambali, lokum, lokma, kazandibi, kağıt helva gibi tatların yerli ve yabancı turist gruplarının büyük ilgisini çektiğini aktardı
Filipuçi, her gün kullanıcı sayısı artan ve dünyanın her noktasına ulaşan sosyal medyanın da Kemeraltı lezzetlerinin tanıtımında payı olduğuna dikkati çekerek, "Sosyal medya Kemeraltı'nın tanıtımı konusunda en donanımlı kitapların bile önüne geçti. Şambali, lokum ve söğüşe ilişkin paylaşımları görenler Kemeraltı'nda lezzet turuna çıkmak için harekete geçiyor. Etin kesilişinden katmerin yapılışına, balık çorbasının görüntüsüne kadar paylaşılan birçok görüntü ile bölgeye turist çekimi de artıyor." diye konuştu.
Amerika ve Avrupa ülkelerinden talep
Koronavirüs salgını nedeniyle turizm sekteye uğrasa da Kemeraltı'nın her zaman ilgi çektiğini belirten Filipuçi, şöyle devam etti:
"Özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinden turistler Kemeraltı'nda gastronomiyi de önemsiyor. Brezilya, Arjantin, Ekvador, Kolombiya'dan gelenler Kemeraltı lezzetlerine ilgi gösteriyor. Göze ve beyne hitap etmek kadar mideye de hitap etmek önemli. Türk mutfağı bu anlamda çok güçlü. Biz de bunu turlarımızda ifade ediyoruz. Katılımcılar da 'Haydi bizi yemeğe götür' diyorlar. Rehber olarak sadece arkeolojik alanları, camileri, kiliseleri, sinagogları göstermekle mesul değiliz. Ülkenin folklorunu tanıtmak için de elimizden geleni yapıyoruz."
Filipuçi, Doğu ülkelerinin tatlarını da yansıtan bazı sokak lezzetlerinin hijyenik koşullarda hazırlanması ve sunumunun ziyaretçileri etkilediğini, bölgeyi gezenlerin özellikle kahvaltıdan akşam yemeğine kadar yüzlerce yemek seçeneği bulunmasını hayranlıkla karşıladığını aktardı.
Salgın sonrası dönemde turizmin canlanmasıyla Kemeraltı'nın bir gastronomi merkezi olarak ön plana çıkacağına inandığını kaydeden Filipuçi, "Kemeraltı'nda kağıdın üzerinde yedikleri pidenin tadını en lüks restoranda bulamıyorlar. Ben turistlere burada defalarca işkembe tattırdım, inanılmaz hoşlarına gitti. Örneğin İtalya'da trippa dedikleri işkembe yemeğini burada en hijyenik koşullarda bulabiliyor ve gerçek lezzetleri Kemeraltı'nda tadabiliyorlar." diye konuştu.
"Yılda 3 milyon turist çekmesi hayal değil"
Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZRO ve sivil toplum kuruluşları iş birliğiyle alanda çeşitli projeler hayata geçirildiğini dile getiren Filipuçi, gastronominin Kemeraltı için ilgi çekici bir konu olduğunu ancak bölgenin tarihi zenginliğiyle eşsiz bir gezi rotası oluşturduğunu unutmamak gerektiğini vurguladı.
Yüzlerce yıllık geçmişi, Osmanlı ve Yahudi mirasıyla tarihi çarşının turistlere bir zaman yolculuğu yaşattığını ifade eden Filipuçi, şunları kaydetti:
"Burada tarihi, kültürü ve uygarlığı yaşama imkanı bulabiliyoruz. Özellikle kruvaziyer turizmin gelişmesi ve İzmir merkeze turist gelişinin sağlanması ile ziyaretçi sayısının da yükseleceğine inanıyorum. Efes Antik Kenti 2,5 milyon, Ayasofya'nın 3,5 milyon ziyaretçi çektiğini biliyoruz. Kemeraltı'nın da yılda 3 milyon turist çekmesi hayal değil."
AA Efsun Erbalaban Yılmaz