Kandil
Kandil nedir?
1. Kandil: İçine yağ konarak bir fitil yardımıyla yakılan eski bir aydınlatma aracı.
Antik kandiller toprak, taş ve bronzdan yapılırdı. Kandiller çoğunlukla bir kulp, bir fitillik (rostrum) ve yağ konan bir hazne (infudibulum)'den ibarettir.
Hazne kısmı çoğunlukla yuvarlak ve yassıca olur, üstü açık, bir kısmı delikli bir kapakla örtülür.
Fitiller genellikle pamuktan, papirüs yapraklarından yapılır ve içinde zeytinyağı yakılırdı.
Hayvan biçimli kandiller, üstü süslü, kabartmalı kandiller olur.
Romalıların cinsel ilişkileri gösteren "zifaf kandilleri" çok yaygındır.
2. Kandil: İçine konan yağ bir fitil yardımıyla yakılarak kullanılan aydınlatma aracı.
Orta Tunç Çağında görülen ilk örnekler pişmiş topraktan yassı, küçük kâseler biçimindedir. Son Tunç Çağında ağız kenarında küçük bir kıvrım yaratılarak, büyük olasılıkla fitil deliği elde edilmiştir. Sonraları bu kıvnmlar daha da belirginleşerek kaplar, istiridye kabuğu görünümü kazanır. Özellikle Doğu Akdeniz kültürlerinde çok yaygın olan bu tip açık kandiller, Demir Çağında işlevin gerektirdiği biçimsel değişiklikleri geçirmiştir. Artık kâsenin kenarları kabın üst kısmını daha çok kapatmaktadır. Böylece fitil deliği tamamen ayrılmış, yağ haznesi hacim kazanmıştır. Düz olan dipler ise yükselerek neredeyse bir kaide oluşturmuştur. Yunan çömlekçiliğinde önemli bir yer tutan pişmiş toprak kandiller çarkta yapılmıştır. Tunç ve kurşun gibi metal örnekleri de bulunan bu kandillerin ortalarında yağ doldurmak için bir delik, bir yanında fitil kovanı, öteki yanında yatay ya da dikey yerleştirilmiş bir kulp vardır. Bu küçük, yuvarlak kaplarda yağın konduğu hazneye Latince infudibülum, emzik kısmına ise rostrum denir. Hazne kısmı çoğunlukla yassı ve yuvarlaktır. Üstü açık olan bu kısımda bazı kandillerde bir ya da birden çok delikli kapak vardır. Kulpsuz kandil örnekleri bulunduğu gibi, çift ya da daha çok sayıda emzikli kandiller de görülür.
Roma döneminde sayısal ve biçimsel çeşitlilik artmıştır. Fitil kovanlarındaki uzama dikkat çekicidir. Hayvan, ayak, kol, kayık gibi farklı biçimlerde yapılan kandillerde ilginç bir gruptur ve bunların çoğu adak eşyası olarak düşünülmüştür. Kandillerde çoğunlukla zeytinyağı yakılır, bazı durumlarda zeytinyağının içine tuz katılırdı. Fitiller bitkisel liflerden ya da papirüs yapraklarından yapılıp kükürtlenirdi. Kandillerdeki fitil sayısmm arttırılması, daha güçlü ışık elde edilmesini sağlardı. Fitilin yağın üstünde dik durabilmesi için küçük bir mantar parçası kullanıldığı, gerektiğinde fitili düzeltmek için kandile bağlı küçük bir maşadan yararlanıldığı da bilinmektedir. Kandiller önceleri farklı renklerde sır ya da astarla kaplanmış, sonraları, özellikle Roma Döneminde zengin ögelerle bezenmiştir. Üst delik çevresi ve fitil kovanı üstünde kalıp tekniğiyle yapılan bu bezemeler.İnsan ve hayvan figürleri, mitolojik ya da erotik sahneler, bitkisel, geometrik bezekler ve yazıtlardır. Kandillerden alınmıştır.
Düzenlenecek:
3. Kandil nedir? Aydınlatma aracı olarak kullanılan kandilin kullanımı Erken Paleolitik Çağ’a kadar inmektedir. Bu çağın kandilleri taştan yapılmıştır. M.Ö. 8000 - 6000 yılları arasında kandil olarak deniz kabukları kullanılmıştır. Deniz kabuğunun içindeki helezon şeklindeki kısıma fitil yerleştirilmekteydi. Mesopotamia’da
Sümerlerden beri kandil kullanıldığı bilinmektedir. Hititlerin aydınlatma aracı olarak kandil kullandıkları arkeolojik verilerle henüz kanıtlanmamıştır. Ancak Kültepe, Acemhöyük ve Alişar da ele geçmiş olan üzüm salkımı şeklindeki, asılarak kullanıldıkları anlaşılan kapların, Karahöyük kökenli benzerlerinde görülen yanık izleri nedeniyle kandil olabilecekleri varsayılmıştır. Antik çağda sıklıkla kullanıldığı anlaşılan kandil grubuna antik Yunan’da lykhnos, antik Roma da ise lychnus veya lucerna denmiştir. Mısır ve Girit’te taştan yapılmış kandiller pişmiş toprak kandillere oranla daha yaygın olarak kullanılmıştır. İ.Ö. VII. Yüz yıla tarihlenen İlk Atina kandilleri çanak formlu olup sığ bir tabak şeklindedir. Fitilin düzgün durmasını sağlamak amacıyla tabağın bir tarafı öne doğru sivrileştirilmiştir. Pişmiş toprak kandiller erken dönemlerde çömlekçi çarkının bulunmasına dek elde yapılmışlardır. İ.Ö VI. yüzyıldan sonra çarkta yapılan kandiller yaygınlaşmıştır. İ.Ö. III. yüzyıldan sonra da kalıpla kandil üretimi yoğunluk kazanmıştır. Antik çağda kalıpla kandil üretiminde, kandilin alt ve üst kısımlarını oluşturacak şekilde negatif olarak hazııianmakta olan pişmiş toprak veya alçıdan yapılmış kalıba matris denmekteydi. İ.Ö. I. –İ.S. I. yüzyıllarda İtalya’da yeni formlar üretilmiş, bezemeler çeşitlenmiş, kandil üzerinde kabartmalar görülmeye başlamıştır. Antik Roma’da pişmiş toprak kandillerin yanı sıra, madeni kandiller de oldukça yaygın olarak görülmektedir. Bunlar daha çok bronz ve demirden yapılmışlardır. Taş, pişmiş toprak ve metalden üretilmiş kandiller şu bölümlerden oluşmaktadır. 1. Infundibulum: yağ haznesi olan gövde. 2. Discus: bezemeli veya bezemesiz ayna, 3. Nostrum, nasus, myksus: fitilin yerleştirildiği ve yakıldığı burun, 4. Ansa, manubrium: Burnun karşısındaki kulp, 5. Margo: discusu çevreleyen bezemeli veya bezemesiz omuz.
Kandilin ışık vermesini sağlayan fitil için antik Yunan’da ellykhınion, antik Roma’da verbascum denilen keten, kenevir gibi bitkiler ve işlenmemiş yün kullanılmaktaydı. Paleolitik Çağ, kandillerinde yakıt olarak hayvan yağı kullanılmış olma olasılığı yüksektir. Antik Yunan ve Roma’da ise temel yakıt olarak zeytinyağı kullanılmıştır. Bunun yanı sıra, fındık, ceviz yağları, susamyağı, balık yağı ve hint yağından da yararlanılmıştır. Kandil ya da mum taşımaya yarayan çok kollu ve yüksek bir ayaktan oluşan büyük şamdanlar olan candelabrumlar ise iki tipti: duvara asılan tip ile ayaklı tip. Yunan candelabrumları bir tutamak ile ona bağlı kaseciklerden oluşmaktaydı. Ancak Yunanistan’da fazla buluntu ele geçmemiştir. Mevcutlar ise daha çok İtalya’dan ithaldir ve bronzdan yapılmış seri üretimdir. Roma candelabrumları ise masif , olup tek bir mermer bloktan elde edilmekteydi.
Son derece görkemliydiler. Candelabrumun bir türü olan lampadarium da yine masif olarak yapılmaktaydı. Gövdesi bir sütun şeklinde olup, kandiller ince zincirlerle baş kısıma asılmaktaydı.