Kaş'a gelen turistler antik kentleri de geziyor
Berrak, temiz ve mavinin farklı tonlarının bulunduğu deniziyle ünlü Antalya'nın Kaş ilçesi, turizm çeşitliliği ile son yıllarda dikkati çekiyor.
Antalya'nın en batısındaki ilçe olan, dağların yeşili ile Akdeniz'in mavisi arasına yerleşen Kaş, doğal güzellikleri ile kendisine hayran bırakıyor. Yaz nüfusu 100 bini geçen Kaş'a gelenler, mavinin onlarca tonunu barındıran denizine girmenin yanı sıra dalış, yamaç paraşütü ya da Likya yolunda yürüyüş yapıyor. Likya uygarlığına başkentlik yapmış Patara ve Xanthos gibi antik kentleri geziyor.
Turkuaz rengi ile dünyaca ünlü Kaputaş Plajı'nda denize girmenin keyfini yaşayan tatilciler ayrıca ilçenin sedir ormanlarıyla kaplı yaylalarını gezerek huzur buluyor.
Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Likya'nın en önemli merkezi, liman kenti olan Kaş'ta 60 kilometreyi aşan sahil bandının bulunduğunu belirtti.
Kocaer, 1600'lü yıllarda bir Teke beyinin tepeden Kaş'ı ve Meis'i izlediğini ardından da "Meis göz ise burası da Kaş olur" dediğini anlattı.
Kaş'ta turizmin 1980'li yıllarda başladığını ve ilçeye ilk olarak kendilerini "hippi" olarak tanımlayan görece zengin olmayan turistlerin geldiğini belirten Kocaer, ilçenin adının duyulmasıyla Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden yoğun turist akışının başladığını dile getirdi.
Ardından 1990'lı yıllarda ise ilçede paket turizmin başladığını ifade eden Kocaer, şöyle konuştu:
"Kaş'a dalış, yamaç paraşütü, doğa yürüyüşü yapmak, yaylaları görmek, deniziyle kumuyla buluşmak için dünyanın her bölgesinden turistler geliyor. En büyük ilgiyi ise yerli turistlerden görüyoruz. Son yıllarda Kaş, yerli turizmin merkezi haline geldi. Burada sakin dinlenme alanları var. Mavi yolculuğun en güzeli burada. Kimse kimseyi rahatsız etmiyor, insanlar istediği yerden denize girebiliyor. Yılda ortalama konaklamalı 500 bin turisti ağırlıyoruz. Bu turistlerden yüzde 70'ini yerli turistler oluşturuyor. Limanımızdan yat ve teknelerle 30 bin turist giriş yaptı. Meyis adasına ise yılda 35 bin kişi gidiyor ve geliyor."
- "Kaş'ın dokusunu bozmak istemiyoruz"
Kaş'taki turizm anlayışının diğer turistik ilçelere göre farklı olduğunu kaydeden Kocaer, bu anlayışı sürdürmek istediklerini vurguladı.
İlçede büyük tesisler yerine ağırlıklı olarak butik oteller ve pansiyonlar yer aldığına dikkati çeken Kocaer, "Bu işletmelerde çalışan aileler, gelen kişilerle yakın temas halinde oluyor. Bir ev ortamı sunuyor. Samimi ve içten ilişkiler kuruluyor. Bu durum da Kaş'ı daha farklı kılıyor. Tatilciler huzur ve güven içerisinde burada güzel vakit geçiriyor. Kaş'ta turizme bu şekilde devam etmek istiyoruz. Yüksek katlı evlerin yapılmasına izin vermiyoruz. Yeni imar planlarını Kaş'ın dışındaki uzak yerlerde uyguluyoruz. Kaş'ın dokusunu bozmak istemiyoruz. Kaş'a gözümüz gibi bakıyoruz." ifadelerini kullandı.
Turizmdeki çeşitliliğin ilçeye olan talebi de arttırdığını anlatan Kocaer, bu nedenle Kaş turizminin sıkıntılardan çok etkilenmediğini dile getirdi.
Bölgenin ayrıca zengin bir coğrafyaya da sahip olduğuna işaret eden Kocaer, "Sadece sahili değil yaylaları da turist çekiyor. Gömbe yaylası, doğal güzellikleri ve sedir ağaçlarıyla ilgi görüyor. İlçede ayrıca 40 bin dönüm sera ile tarım da ön plana çıkıyor." diye konuştu.
İlçede 18 kilometre uzunluğundaki Patara Plajı ile Turkuaz rengiyle dünyaca ünlenen Kaputaş Plajı'nın da büyük ilgi gördüğünü anlatan Kocaer, "Kaputaş ile ilgili sürekli 'Kaputaş'a yol yapılacak, mahvoldu' gibi iddialar gündeme geliyor. Kaputaş'ı daha güzel hale getirmeye çalışıyoruz. Kaputaş'ın 600 metre üstünden bir köprü ile Akdeniz duble yolu geçecek. Kupataş'la ilgisi yok ve plaj etkilenmeyecek." dedi.
Süleyman Elçin - AA