Lefkoşa'daki Ermeni Manastırı'nın hikayesi
KKTC Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü’nde uzun yıllar Müdür Muavinliği görevini üstlenen arkeolog Tuncer Hüseyin Bağışkan, Lefkoşa’da bulunan tarihi Ermeni Manastırı ve Bakire Meryem Kilisesi’nin hikâyesini anlattı.
Yaklaşık 900 yıldır din adamlarına ve bazı tarikatlara ev sahipliği yapan ve Osmanlı döneminde tuz ambarı olarak da kullanılan Lekfoşa’daki tarihi Ermeni Manastırı, kapılarını Kıbrıs Postası’na açtı.
Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü’nde uzun yıllar Müdür Muavinliği görevini üstlenen arkeolog Tuncer Hüseyin Bağışkan, Lefkoşa’da bulunan tarihi Ermeni Manastırı ve Bakire Meryem Kilisesi’nin hikâyesini anlattı.
Bağışkan, şimdiki Lefkoşa Ermeni kilisesinin bulunduğu noktaya, ilk olarak milattan sonra 1116 yılında Kudüs kralı Baldwin tarafından bir kilise inşa edildiğini ve bu kilisenin, 1187 yılında Kudüs’ün kuşatılmasından sonra değişik tarikatların idari merkezi olarak kullanıldığını ifade ediyor.
Deneyimli arkeolog, Lüzinyan devrinin başladığı 1192 yılından birkaç yıl sonra Carthusian Rahibe Manastırına dönüştürülen kiliseye, Acre’nin (Akka) düştüğü 1291 yılından sonra Kıbrıs’a gelen Benedictine tarikatı rahibeleri manastırı kullanmaya başladığını söylüyor. Bağışkan, 1303 yılında gerçekleşen yer sarsıntısında manastırın tamamen yıkıldığını ve gotik nizamdaki şimdiki kilise görüntüsüne 1308-1310 yılları arasında Kral Henry II’nin mali katkılarıyla inşa edildiğini belirtiyor.
Bağışkan, manastırda faal olan Carthusian tarikatının zamanla tarih sahnesinden çekilmesiyle, Benedictine tarikatının da ‘Tyre’ ve ‘Tortosa’ adlarını taşıyan iki ayrı alt tarikata ayrıldığını söylüyor ve ekliyor:
“Kilise ‘Tyre Bakire Meryemi‘ ile ‘Tortosa Bakire Meryemi‘ adlarının yanı sıra, aynı anlama gelen ‘Notre Dame de Tyre’ ile ‘Notre Dame de Tortosa’ adlarıyla bilinmeye başlanır. Daha sonra Tyre tarikatı tarih sahnesinden silindiğinden, Tortosa tarikatı tek başına kilisede varlığını sürdürmeye devam eder.”
Manastırın milattan sonra 15’inci yüzyılda Ermenilerin eline geçtiğinin tahmin edildiğini belirten Bağışkan, “Ancak Lefkoşa’nın Osmanlıların eline geçtiği 1570 yılında ‘Bakire Meryem Tortosa’ adıyla bilinen kilise Ermenilerin elinden alınıp tuz ambarı olarak kullanılmaya başlanır” dedi.
Bunun üzerine bazı Ermenilerin durumu II. Sultan Selim’e şikâyet ettiğini anlatan Bağışkan, “Konuyla ilgi olarak zamanın Kıbrıs Valisi Muzaffer Paşa’ya 5-15.5.1571 tarihini taşıyan Kadı vekili tasdikli Padişah buyruğu gönderilir” diyor ve ekliyor:
“Bu buyruktaki ‘Araştırılıp eğer camiye yakın değil ise, içerisindeki tuz tamamen boşaltılınca batıl ayinlerini yapmak üzere yine Ermenilere verilmesi…’ talimatına dayanılarak, manastır Ermenilere iade edilir.”
Kiliseye 1788 yılında bir vaftiz odası, 1858’de kuzey verandası, 1860’da çan kulesi ve 1945’de de koro balkonunun inşa edildiğini belirten emekli muavin, kilisenin tabanındaki Ortaçağa ait 65 adet mezar taşının 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Antikalar Dairesi tarafından sökülerek yerine mermer döşendiğini kaydetti.
Bağışkan, “1962 yılında bunların bazıları Kıbrıs Müzesine taşınırken, bazıları uzun yıllar kilisenin verandasında kaldıktan sonra 1990’lı yıllarda Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne nakledildi” diyerek, kilisede bulunan büyük ebatlı ikonlardan 11 âdetinin 29.8.1977 tarihinde Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne mal edildikten sonra Girne Kalesi’nde koruma altına alındığını ifade etti.
Son olarak manastırın restore çalışmalarına değinen Bağışkan, nanastır yapılarının, 2009-2012 yılları arasında USAID’in mali yardımıyla UNDP-ACT tarafından restore edildiğini söyledi.