Mimar Sinan Evi Müzesi
Mimar Sinan'ın doğduğu ev ve mahalle ünlü mimarın adını yaşatıyor. Mimar Sinan'ın doğup büyüdüğü ev bugün müze olarak hizmet veriyor. Kayeseri'nin Ağırnas semtindeki evin bulunduğu mahalle de Mimar Sinan'ın adını taşıyor.
Eşsiz güzellikteki eserleriyle dünya çapında bir mimar olan Osmanlı devletinin baş mimarı Mimar Sinan'ın dünyaya gözlerini açtığı memleketi Ağırnas'taki evini geçen yıl 13 bin kişi ziyaret etti.
Ağırnas Mahallesi'nde zamana direnen özgün taş yapılar arasında kalan Mimar Sinan'ın evini, bitişiğindeki yapılar ve kayadan oyma yaşam alanlarıyla, büyük ustanın önemli eserlerinin yer aldığı fotoğrafları süslüyor.
Ağırnas'taki tarihi konakların hemen hepsi labirenti andıran tüneller ve yaşam alanlarından oluşan karmaşık bir yer altı şehriyle birbirine bağlanıyor. Mimar Sinan'ın doğduğu evin zemin katı da girişlerinde kemerlerin göze çarptığı geniş galerilerle odalara ve yer altı şehrine açılıyor.
Taş işçiliğinin babadan oğula geçtiği Ağırnas'taki tarihi doku, Osmanlı coğrafyasını eşsiz güzellikteki eserleriyle süsleyen Mimar Sinan'ı yetiştiği ortamla ilgili de fikir veriyor.
Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan'ın doğduğu ev
Çevre ve Kültür Değerlerini Korumu ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda Mimar Sinan'ın evini görmeye gelenlerin sayısında artış yaşandığını söyledi.
Türkiye'nin her yerinden Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan'ın doğduğu evi görmeye gelenlerin olduğunu belirten Bektaş, şunları kaydetti:
"20 yaşına kadar Ağırnas'ta yaşamış birisi. Ağırnas'ın taşını, toprağını, kuşunu, böceğini görmüş, Erciyes'i seyretmiş biri ve gençliği burada geçiyor. Ağırnas'ı o dönemde şu andaki gibi yeryüzünde binaları olan bir köy olarak düşünmeyelim. Ağırnas'ın geçmişi çok eski yıllara dayanmakta ve medeniyetin büyük bir kısmı yer altında. Sinan'ın evinin bulunduğu yer de bu yapıya uygun olarak karşımıza çıkmakta. Mimar Sinan'ın evi tescilli bir yapı. Farklı kurum ve kuruluşların desteğiyle Mimar Sinan'ın evi restore edildi. Ziyaretçi sayısının yıllık 13 bin kişiye yaklaştığını biliyoruz."
Müze sorumlusu Ahmet Bekdaş ise evi görmek için turların düzenlendiğini vurgulayarak, "Bir yılda 13 bin insan geliyor burayı görmeye. Dünya mimarlık tarihine yön vermiş Mimar Sinan'ın evini görmekten gurur duyuyorlar. Bu evler geçmişin sarayıdır. Ağırnas Sinan'ın ilham kaynağı. Bütün yeteneğini, ilmini Sinan eserlerine icra etmiştir. Taşı konuşturan insan haline gelmiştir tarihte. Gelen ziyaretçiler hüznün yanında gururlanıyorlar." dedi.
Sinop'tan müzeyi görmek için kente elen Ömer Faruk Canlıoğlu, Mimar Sinan Evi'ne ödevi nedeniyle hem gezmek hemde incelemelerde bulunmak için geldiğini söyledi.
Canlıoğlu, Mimar Sinan'ın eserleriyle Osmanlı'ya altın çağını yaşattığını hatırlatarak, herkesin bu evi görmesi gerektiğini ifade etti.
Adana'dan gelen Alper Adabaş ise eşsiz eserlere imza atan Mimar Sinan'ın doğduğu evi merak ettiğini ve evin mimarisiyle etkileyici bir mekan olduğunu anlattı.
Pınar Gökoğlu da Almanya'da yaşadığını ve Mimar Sinan'ın nasıl bir evde yaşadığını görmek için Ağırnas'a geldiğini aktardı.
Kemal Ünal, ailesiyle beraber Ağırnas'a geldiğini, Mimar Sinan'ın evinin diğer eserlerine yansıdığını gördüğünü kaydetti.
MİMAR SİNAN'IN TORUNU: AHMET AĞIRNASLIGİL
Mimar Sinan'ın, Kayseri'nin Ağırnas köyünde kendisiyle aynı evde dünyaya gelen 8. kuşaktan torunu Ahmet Ağırnaslıgil, vefatının 430. yılında dedesi Sinan'ın mezarını ziyaret ederek dua etti.
Tarihçi Prof. Dr. Afet İnan, 1980'li yıllarda Kayseri'nin Ağırnas Köyü'nde yaptığı araştırmada, bu köyde yaşayan Taşçıoğlu sülalesinin, Mimar Sinan'ın soyunun devamı olduğunu belirledi.
Soyadı Kanunu ile birlikte bu sülalenin üyesi üç kardeş, Arslan, Öztaş ve Taştekin soyadlarını aldı. Mimar Sinan'ın 8. kuşaktan torunları bugün, Kayseri, İzmir ve Ankara'da hayatlarını sürdürüyor.
Arslan ailesi, bazı özel ve hukuki nedenlerden soyadlarını Ağırnaslıgil olarak değiştiriyor.
Mimar Sinan ile aynı evde 1959 yılında dünyaya gelen 8. kuşaktan torunu Ahmet Ağırnaslıgil, Esenler Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir serviste, motor mekanik ustası olarak çalışıyor.
Kayseri'de Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Hava İkmal Bölük Merkezi'nde motor mekanik ustası olarak hizmet verdikten sonra 1988 yılında İstanbul'a taşınmaya karar veren Ağırnaslıgil, 30 yıldır hayatını bu şehirde devam ettiriyor. Üç çocuk babası olan Ağırnaslıgi'in ikinci oğlunun ismi de Mimar Sinan'dan dolayı "Sinan."
- Ağırnas'taki evini Afet İnan ortaya çıkardı
Ahmet Ağırnaslıgil, Mimar Sinan'ın da doğum yeri olan Ağırnas'taki evde 1990'lı yıllara kadar yaşadığını, kendisinin de bugün müzeye dönüştürülen o evde doğduğunu söyledi.
Ailesinin 150-200 yıllık geçmişini bildiklerini, 1980'li yıllarda Atatürk'ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan'ın yaptığı araştırmalardan Mimar Sinan'ın bu evde doğup büyüdüğünü öğrendiklerini anlatan Ağırnaslıgil, "Elimizde kesin bir bilgi ve belge olmamakla beraber, o evde ailemizin uzun yıllar yaşadığını ondan öğrendik. Taşçıoğlu sülalesinin bir üyesiyim ben de ve geniş bir ailedir. Osmanlı arşivlerinden de Mimar Sinan'ın o bölgede doğduğunu öğrendik. Biz de böyle bir değerin parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Büyük bir deha. Ülkem adına ve Ağırnas adına ona layık olmaya çalışıyoruz."
Ağırnaslıgil, Mimar Sinan'ın eserlerini gördüğünde neler hissettiğine ilişkin, şunları söyledi:
"O tarihte bunların öngörülebilmesi büyük bir değer ve büyük bir bilgi olarak görüyorum. Kendim de makinacıyım, fizik, kimya ve matematiğin ne olduğunu biraz bildiğim için çok etkileniyorum. Selimiye'yi, Süleymaniye'yi gezdim ve bunlarda kendimizden bir şeyler bulduk. Çünkü köyümüzdeki mimari eserler de aşağı yukarı aynı. Hepsi birbirini tamamlıyor. Buralardaki eserleri gördüğümüz zaman, oralardan birşeyler buluyoruz. Tabii ki gurur duyuyoruz."
- "Gençlere daha çok anlatılmasını isterim"
Mimar Sinan'ın "Ağırnas olmasa, ben olmazdım" sözünü dile getiren Ağırnaslıgil, "Selçuklu dönemindeki mimarilerden yola çıkarak kendisini geliştirmiş. Buralarda imkan ve fırsat bulduğu için bunu uygulamış." dedi.
Ailelerinde mimar olmadığını ancak dedesinin ve amcalarının da usta olduğunu anlatan Ağırnaslıgil, "İyi birer ustalardı. Cami, kubbe ve minare taşları yaparlardı ve bunları basit üç, beş aletle yaparlardı. Çok basit bir gönye ile veya birkaç aletle yamuk bir taşı birleştirebilirlerdi. Şu an köyümüzde de eğitim almadan yapılmış güzel bir eser vardır. Hiç kimsenin bakıp da 'beğenmedim' dediğini duymadım. Bu yapı Mimar Sinan'ın köyümüzdeki evi. Oranın daha fazla görülmesini ve tanınmasını isterim." diye konuştu.
Mimar Sinan'ın daha fazla araştırılmasını, değer verilmesini ve tanıtılmasını istediğini dile getiren Ağırnaslıgil, "Birkaç yabancı ülkede tarihi eserleri insanların nasıl pazarladığını gördüğüm zaman gerekli önemi verdiğimizi düşünmüyorum. Bunun gençlere daha çok anlatılması, motivasyon aracı olarak tanıtılmasını, bunun için de bu değerlerin gösterilmesini isterim." ifadelerini kullandı.
Mimar Sinan'ın evinin müze olarak korunmasından da gurur duyduğunu anlatan Ağırnaslıgil, "Doğup büyüdüğümüz, çocukluğumuzun geçtiği güzel bir hayat sürdük. Rüya gibi hafızamızda yaşatıyoruz onu." dedi.
GÖNÜLLÜ REHBER: AHMET BEKTAŞ
Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli eserlere imza atan Mimar Sinan'ın Ağırnas Mahallesi'ndeki doğduğu evin bakımını ve ziyarete gelenlere rehberliği Ahmet Bekdaş gönüllü olarak yapıyor.
Bekdaş, Kanuni Sultan Süleyman, 2. Selim ve 3. Murad dönemlerinde "mimarbaşı" olarak görev yapan Mimar Sinan'ın evine hem sahip çıkıyor hem de ziyaretçilere tanıtıyor.
Ahmet Bekdaş, Mimar Sinan'ın 1490 yılında Ağırnas'ta doğduğunu, 22 yaşına kadar burada yaşadığını, daha sonra devşirme olarak İstanbul'a gittiğini söyledi.
Bekdaş, Mimar Sinan'ın evinin müzeye dönüştürülmesi için 2000 yılında proje hazırlandığını, bu proje ile 2004 yılında evin çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından restoresinin yapıldığını ve evin her şeyiyle kendisine emanet edildiğini aktardı.
Mimar Sinan'ın evinin "Mimar Sinan Evi Müzesi" olarak turizme hizmet ettiğini belirten Bekdaş, "Projenin içerisinde yer aldım ve yıllardır buraya gönül vermiş biriyim. Burada 15 yıldır varım. Ben Mimar Sinan'ın doğup büyüdüğü eve sahip çıkıyorum. Dünyanın en ünlü insanına hizmet ediyorum." diye konuştu.
Dedelerinin de taş işçiliğiyle uğraştığını anlatan Bekdaş, "Bu eve gönül verdim. Hatta bir dönem 1,5 yıl ücret almadan buranın yapımında çalıştım. Ben eşimle çocuklarımla kendimi buraya adamış biriyim. Buraya gelen insanlara burayı tanıtıyorum. Temizliğini yapıyorum, her şeyini yapıyorum bu evin." dedi.
Bekdaş, dünyanın en büyük mimarına hizmet etmekten gurur duyduğunu sözlerine ekledi.
AA