Anasayfa / Restorasyon

Minber ve mihrapların usta eli

Aksaraylı ahşap ustası Zeki Satıcı'nın, eşiyle birlikte yaklaşık 30 yıldır bahçesindeki atölyede yaptığı el emeği mihrap, minber ve kürsüler, ülke genelindeki bir çok camiyi süslüyor.

 

AKSARAY:  Aksaray'da ahşap ustası Zeki Satıcı, yaklaşık 30 yıldır atölyesinde el emeğiyle yaptığı mihrap, minber ve kürsüleri ülkenin dört bir yanındaki camilere gönderiyor.

Eskil ilçesinde çocukluğundan beri ahşapla iç içe olan 60 yaşındaki Satıcı, Türkiye'deki önemli camilerin maketlerini yapıyor. Yaptığı Mevlana Türbesi, Ulucami ve Selimiye Camisi gibi tarihi mekanların maketleri ilgi gören Satıcı, yeni inşa edilen camilerin ahşap işleriyle de ilgileniyor.

Bugüne kadar başta Konya, Aydın, Karaman ve Antalya olmak üzere 50'ye yakın caminin minber, mihrap ve kürsüsünde imzası olan Zeki ustanın en büyük destekçisi ise eşi Fatma Satıcı. Yaklaşık 10 yıldır çırağı olmadığı için hayat arkadaşıyla birlikte, evinin bahçesindeki atölyesinde el emeği ürünler çıkaran Satıcı'nın tek isteği, mesleğini emanet edeceği birini yetiştirebilmek.

Satıcı, yaptığı mihrap, minber ve kürsüleri Türkiye'nin birçok ilindeki camilere gönderdiğini söyledi.
Ortaya çıkardığı ürünlerin sabır ve titizlik isteyen çalışmalar olduğunu belirten Satıcı, "İlk olarak 'camilerin maketini yapabilir miyim' diye merakla başladım bu işe. Önce Mevlana Türbesi'ni yaptım, 5 yılda tamamlayabildim. Ortaya güzel bir eser çıktı. Daha sonra Edirne'deki Selimiye Camisi ve Aksaray'daki Ulu Cami'nin maketlerini yaptım. Bunlar aşk isteyen, emek gerektiren işler. Daha sonra sanatımla minber ve mihrap yapmaya başladım." diye konuştu.

Eserlerimi görenler beni arıyor
Mesleğini yapmaktan büyük zevk aldığını dile getiren Satıcı, tamamladığı her eserin adının daha çok duyulmasını sağladığını, yeni bir cami yapılacağı zaman kendisini aradıklarında çok mutlu olduğunu aktardı.
Satıcı, bir caminin ahşap işlerini ortalama 4 ayda tamamladığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Daha önce yapmış olduğum eserleri görenler, yeni bir cami yapılacağı zaman beni arıyor. Gidip yapılacak yerin ölçüsünü alıyorum. O ölçüye göre, caminin ne kadar yapılması gereken aksesuarı varsa, merdiveni, kürsüsü, mihrabı, minberi, tamamlayıp teslim ediyorum. Biz sağa sola reklamlık bir şeyler asmıyoruz. Tek reklamımız, sanatımızdır, yaptığımız işlerdir. Bu işte öncelikle kullanılan ağacın iyi olması gerekiyor. Yaptıklarımın daha sağlam olması için genellikle katran, ceviz ve ardıç ağacı kullanıyorum. Elbette işçilik de çok önemli. Eserlerimin hiçbirinde görünür çivi kullanmam. Bu işi özenerek, alnımın teri, gözümün nuru ile ortaya çıkarıyorum."

İlk işini Antalya'nın Serik ilçesindeki bir cami için yaptığını anlatan Satıcı, "Bugüne kadar Konya'dan Aydın'a, Karaman'dan Antalya'ya, Didim'e 50'ye yakın camiye mihrap, minber yapıp gönderdim. İnşallah sağlığım el verdiği sürece de devam edeceğim. Yaklaşık 10 yıldır tek başıma çalışıyorum. Bu mesleği yapan pek yok. Şimdiki gençler bu sanata meyletmiyor maalesef. Onun için en büyük destekçim, bana her konuda yardımcı olan eşimdir." ifadelerini kullandı.

Eşinin her yönden destekçisi
Fatma Satıcı (60) ise eşine destek olduğunu vurguladı.
Atölyenin evlerinin yanında olmasının kendileri için büyük kolaylık olduğuna işaret eden Satıcı, şunları kaydetti:
"Atölyede yapılacak bir iş, yardım edilecek bir durum olduğunda ben gelirim. Elemanı, çırağı olmadığı için gece gündüz eşimin tek yardımcısı benim. Gerekirse elemanı oluyorum, gerekirse karnını doyuruyorum. Eşimin her yönden destekçisiyim. Kulağı da ağır işitir. O yüzden yeri geldi mi sekreteri bile oluyorum. Birbirimize bu şekilde destek oluyoruz."

AA Turan Kazak,Adem Koçak