Anasayfa / Arkeoloji / Afrika

Mısır resimlerinde hayali olduğu sanılan garip külahlar gerçek çıktı

Üç bin yıllık Mısır resimlerinde rastlanan, baş üstündeki fincanı andırır koniyi andıran külah şekilli serpuş ya da aksesuarın sembolik mi, gerçek mi olduğu merak ediliyordu. Bir mezardaki arkeolojik keşif gerçek olduğunu ortaya çıkardı. Cambridge Üniversitesi arkeolog ekibi, yaklaşık 3.000 yıl önce antik Amarna kentine gömülü iki iskeletin gizemli külahlarla gömüldüğünü ortaya çıkarttı.

 

Arkeologlar uzun süredir Antik Mısır resimlerindeki insanların başında görünen külahların sembol mü yoksa gerçek mi olduğunu tartışıyordu. Yeni keşfedilen mezarlar, kafalardaki külahların gerçekten de var olduğunu gösteriyor: 3.300 yıl öncesine dayanan mezarlardaki iskeletlerin, varlığı merak uyandıra külahlarla gömüldüğü anlaşıldı.

Söz konusu arkeolojik keşif Antik Mısır’ın Akhetaten kentinde yapıldı. Antik alan, MÖ 14. yüzyılda sadece 15 yıl ya da daha az süre kullanılmamıştı. Bu dönemde Mısır’ı şehre adını veren firavun Akhenaton yönetiyordu.

Akhenaten, Güneş tarafından temsil edilen tek tanrıya ibadete odaklanan, kısa ömürlü (ve daha sonra firavunların gözünde, dine ters görülen) dini sistem geliştirdi. Kendisi ayrıca Tutankamon’un babası da olabilir.

Bulunan kafa külahları, işçilere ait olduğu tahmin edilen düşük statülü mezarlardan ortaya çıktı. Bir mezar, mezar soyguncuları tarafından yağmalanan diğerinden çok daha iyi korunmuştu. Her iki vücutta da, saçlarına dolaşmış bir kafa konisi vardı. Koniler krem rengindeydi ve balmumundan yapılmış gibi görünüyordu; her ikisi de 8 santimetre boyundaydı. Ayrıca, kötü durumdaydılar, böceklerin içlerinde tünel açtığı deliklerle doluydu.

Keşifler, sembolizm teorisini çürütmeye yardımcı olabilir. Bu teoride, konilerin sanatçılar için, Hıristiyan sanatında kutsallığı ifade etmek için kullanılan haleler gibi, kullanıcının özel durumunu göstermesinin bir yolu olduğu öne sürülüyordu.

Ancak keşif, koniler hakkındaki bir başka hipotezi de potansiyel olarak baltalıyor: Bu koniler, vücudu hem gerçek anlamda hem de manevi olarak parfümlemek ve temizlemek için, Güneşte yavaşça erimekte olan merhem topaklarıydı. Buradaki düşünce, saçları eriterek ve ‘temizleyerek’, konilerin bireyi ritüel olarak katılması için uygun bir duruma getirmesi adına ritüel olarak arındırmış olabileceğiydi.

Ancak ekip, iyi korunmuş olan mezarda, kafa konisinin eridiği ve kişinin saçına sürdüğü konusunda hiçbir kimyasal kanıt bulamadı. Bu durum, merhem teorisinin tamamen çürütüldüğü anlamına gelmiyor.

Arkeolog Lise Manniche, antik sanat eserlerinde konilerin, işçi mezarlıklarına gömülen insanlar için değil, genellikle üst sınıfların üyeleri tarafından giyildiğini öne sürdüğünü söylüyor.

Manniche, “Bulunan bu iki koniyi, şehirdeki daha az şanslı kişiler tarafından yüksek statü modasını taklit etmek için kullanılan ‘sahte koniler’ olarak yorumluyorum.” diyor.

Eğer öyleyse, koniler sadece sosyal seçkinleri taklit etmekten daha fazlası olabilirdi. Bazı arkeologlar, nesnelerin duygusallık ve doğum anlamına geldiğini düşünüyor. Stevens, “İyi korunmuş mezardaki Mısırlı kadının, çocuk doğurma çağındaki bir kadın olması önemli olabilir. Belki de, kadının kafa konisinin öbür dünyadaki verimliliğini artıracağı umuluyordu.” diyor.

Ancak Atlanta Emory Üniversitesi arkeologu Rune Nyord bu görüşe şüpheci yaklaşıyor. Rune Nyord, Mısır sanatında külahların festival ziyafetlerinde veya firavunun varlığında olduğu gibi diğer bağlamlarda da giyildiğini öne sürdüğünü belirtiyor:  “Öbür dünyaya gönderme yapan açıklamalar Mısırbilimde yaygındır, ancak Mısırlıların kafa konilerini bu şekilde görmemiş olabileceklerini göz ardı etmemeliyiz. Bazen bir şapka sadece bir şapkadır.”

Science Mag (Çeviri: Erman Ertuğrul - Arkeofili)