Anasayfa / Antropoloji

Muhtemel yamyamlık izlerindeki gizemli zikzak sembolü

Bıçakla bir insan kol kemiğine çizilmiş 6.4 cm büyüklüğündeki zikzak deseninin anlamı ne yazık ki mağara adamlarıyla birlikte öldü. Günümüzde bulunan kemiği inceleyen bilim adamları benzer mecralarda bulunan zigzaglı desenlerini de dikkate alarak, sembolün ne anlatmak istediğini çözmeye çalışıyor.

 

İngiltere'nin güneybatısındaki eski kontluk alanlarından Somerset bölgesindeki Mendip Tepelerinin Cheddar Gorge yerleşim alanı sınırlarında yer alan Gough Mağarası paleolotik döneme ışık tutabilecek kıymetli arkeolojik kalıntılar barındıran önemli bir yer.

115 metre derinliğe ve 3.405 km uzunluğa sahip mağarada bir yandan arkeoloji çalışmaları diğer yandan turistik faliyetler sürüyor. 

MAĞARADA KADEH OLARAK OYULMUŞ İNSAN KAFATASLARI BULUNMUŞTU

1880'lerde keşfedilen mağara, arkeologlar tarafından kapsamlı kazılar sürdürülürken, denetimli olarak kısmen turizme açıldı. 1927-1931 yılları arasında daha büyük çaplı arkeolojik kazılara sahne oldu. Gough Mağarasındaki kazılar, 1986 ve 1992 yılları arasında Doğal Tarih Müzesi'nden (The Natural History Museum) ekipleri tarafından gerçekleştirildi. Mağarada paleolotik çağda yaşayan insanlara, büyük memeli hayvanlra ait kemikler bulundu. Ultrafiltrasyonlu radyokarbon tahlilleri mağaranın yaklaşık 15 bin yıldır Magdalenian dönemi avcıları tarafından  en azından iki ya da üç insan nesli tarafından kullanıldığını gösteriyordu.

Ama mağarayı sansasyonel anlamda ünlendiren en önemli buluş kadeh şeklinde kesilerek, oyulmuş insan kafatasları oldu ki muhtemelen bu tasları insanlar içki içmek için kullanmışlardı.

MAĞARADA BULUNAN GENLER BİR BÖLGEDEKİ BİR İNGİLİZ'DE DE BULUNDU

Mağarada tamamı bulunan ve 7.150 yılllık olduğu tespit edilen insan iskeleti, 'Çedar Adamı' (Cheddar man) olarak adlandırıldı. İskeletin kemiklerinden elde edilen DNA dizileri, bölgede yaşayan Adrian Targett  bir adamın genlerinde de bulundu.

MAĞARADA YAŞAYANLARDAN BAZILARI BÜYÜK OLASILIKLA  YAMYAMLIK YAPMIŞLARDI

Kesilmiş, kazınmış, parçalanmış, işaretli ve kırık insan kemikleri, Avrupa'da Magdaleniyen dönemine ait yaşam alanlarına çok sık rastlanan arkeolojik ve antropolojik bulgular arasındadır. Gough Mağarasında insan etlerinin sıyrılığı kemikler ve kafatası-bardak buluntusu bulmak bu açıdan bakıldığında çok da şaşırtıcı değildi. 

Her ne kadar 1987'de bulunan kemiklerdeki yamyamlık izine yorumlanabilecek izler çok büyük heyecan uyandırsa da bilim adamları için çok da şaşırtıcı olmayan olağan keşiflerdendi.

Fakat mağarada bulunan kemiklerde ölüm öncesinde şiddet izine rastlanmadığı da dikkat dikkat çekiyordu ki Avrupa'da yamyamlık ihtimalinin en düşük görüldüğü yerlerden biri olduğu belirtiliyordu. 

Antropologlara göre ölümlerde şiddet olmaması, mağaradaki insanların, doğal yollarla ölen insanları yediğinin işaretiydi.

İnsanların ölülerini neden yediğini bugünden bakarak yorumladığımızda pek çok neden sıralamak zor değil. Mağarada o yıllarda günümüz İskoçya'sına benzeyen iklimi yaşandığı tahmin ediliyor. Vadide uzun süre hayvanlara ulaşamayacak şekilde mağaralara sığınmak zorunda kalan insanların hayatta kalması için ölülerini yemek zorunda kaldığı tahmin ediliyor. Tabi yamyamlığın bir gelenek ya da dini tören olma ihtimali de mümkün. Hatta belki o insanlar, ölen insanları yiyerek, ruhlarını kendi bedenlerinde yaşattıklarına inanıyor olabilirler. Netice de bunların hepsi varsayım. Gerçeğin ne olduğunu belki hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.

Doğal Tarih Müzesi'nin Yer Bilimleri Bölümü'nden Dr. Silvia Bello, 2015 yılı Nisan ayında mağarada bulunan kafatasları konusunda yaptığı inceleme sonuçlarını açıkladığında yamyamlık ihtimalinin büyük olduğunu savunuyordu ve kafatasların bir şeyler içmek için özel olarak kesilip, oyulduğunu belirtiyordu.

Londra Doğal Tarih Müzesi'nden Profesör Chris Stringer, "Mağarada yendiğini tahmin ettiğimiz insanların ölüm nedenlerini ve mağaraya nasıl getirildiklerini bilmiyoruz. Ölenler büyük ihtimalle doğal olarak öldüler ve yemeğin kıt olduğu zamanlarda arkadaşları tarafından zorunluluktan yendiler." diyor.

MAĞARADA BULUNAN KOL KEMİĞİNDEKİ ZİGZAG İŞARETİ EN BÜYÜK GİZEM

PLOS ONE dergisinde yeni yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; "Yamyamlık dini bir ritüelin parçasıymış" yorumları dahi yaptırılabilecek ilginç bulgular elde edildi. Merkezi Londra'da bulunan Doğal Tarih Müzesi'nin Yer Bilimleri Bölümü'nden Silvia M. Bello, Rosalind Wallduck, Simon A. Parfitt, Chris B. Stringer imzasını taşıyan, Yamyamlık Ritüeli ile ilişkili Üst Palaeolitik Çağda Kazınmış İnsan Kemiği ( An Upper Palaeolithic engraved human bone associated with ritualistic cannibalism) adlı makale, İngiltere'nin en ünlü Paleolitik alanındaki avcı-toplayıcı kalıntıları üzerindeki yeni gizem anlamına geliyor.

Doğal Tarih Müzesi'ndeki Dr. Silvia Bello tarafından yönetilen ve bir kol kemiği üstündeki izler üzerinde yapılan çalışma, bu çiziklerin tesadüfen oluşmadığını ve bilinçli olarak kazındığını savunuyor.

(A) Gough Mağarasının Yeri (İngiltere).

(B) Oyulmuş Kemiği ön cepheden tam boy ve yandan alınmış fotoğrafları

(C) Oyma işaretlerinin yerinin (kırmızı renkte), insan diş işaretlerinin (mavi noktalar) ve vuruş hasarının (mavi okları) yerini gösteren çizimler

(D) Bir insan ön kolundaki kas yerleşiminin yerlerini gösteren taslak çizimler.

Araştırmaya göre kemiklere çizilmiş gizemli zikzak işaretleri  pek çok şekilde yorumlanabilir ama en güçlü olasılıkla bir dini ayinin parçası olabilir.

"Zikzak işaretleri kurbanlarını öldüren ve onları yiyen ilk insanlar tarafından bırakılan vahşi bir kabile amblemi dahi olabilir. Bu işaretlerin makro ve mikro morfolojik özelliklerini araştırdık. İnsanlara ve insanlara ait olmayan kalıntılardaki 300'den fazla kesme - biçme -kazıma işaretini ve Gough'ın Mağarası'ndaki iki eser üzerinde gözlenen işaretleri karşılaştık. Makro ve mikro morfometrik analizler, yanı sıra karşılaştırmalar çizimlerin kasıtlı  olduğunu düşündürmektedir. Oyma motif, Magdalenian tasarım desenine uyuyor. Manipülasyona müzsat pek çok yorum yapılabilir. Hatta karmaşık ritualistik cenaze ayini de ima edilebilir ama yamyamlık amaçlı bir işaret olduğu kanaatindeyiz. İşaret o dönem insanlarının yerleri veya koşulları hatırlamak için kullandığı bir özel bir sembol olabilir. Karmaşık sosyal grupları birbirine bağlayan yazılı bir belleğin ürünü de olabilir. Hatta sembolik tutkal görevi görüyor olabilir.  Bu özel oyma, cenazeyle doğrudan ilgili bir "hikaye"ye gönderme olabilir . Belki de kişiyi, hayatındaki önemli olayları tasvir eden bir sembol. Ya da yamyamlık ayinini gösteren bir işaret olabilir." diyor Bello'nun ekibi. 

(A) At kaburgasındaki çizimlerin önden ve yandan görünüşü

(B)Tavşan kemiğine kazınmış çizimler

(C) Ren geyiği (Rangifer tarandus) boynuzu parçasındaki çizimler

(D) A ve B eserlerindeki işaretlerin, insan kemiğindeki işaretle mikro-morfometrik karşılaştırması

Ekip zikzak işaretlerini derinliklerine ve kesim açılarına bakarak, her çentiğini ayrı ayrı mikroskop altında inceledikten sonra işaretlerin içindeki iliği çekmeden önce yapıldığını tespit etmiş.

Gough Mağarası'nda 1987 yılında bulunan insan ön kol kemiği üzerindeki olağan dışı sıyrıkların rastgele kesmeyle oluşmadığına dair önemli bir kanıt da zigzag izlerinin aynı döneme ait başka nesnelerin üzerinde de görülüyor olması.

(A), Gough Mağarası

B) Brassempouy (Fransa)

C) Duruthy (Fransa)

(D) Isturitz (Fransa).

Doğa Tarihi Müzesi'nden antropolog Silvia Bello, Gough Mağarası'ndaki kemikler üzerinde bulunan oyma motiflerinin, Avrupa'da aynı döneme ait diğer arkeolojik alanlarda görülen motiflerle benzerlik gösterdiğini ifade ediyor ve  "Bu olayda istisnai olan şey hammaddenin insan kemiği olması. Diğer alanlarda zigzak işareti var ama insan kemiği üzerinde değil" diyen Bello, kemikler üzerinde yapılan değişiklikler dizisinin, sembolik çağrışım taşıması açısından, yamyamlık ayininin önemli bir parçası olduğunu gösterdiği konusunda ısrarlı.

Ancak Dr Silvia Bello'nun 2015 yılında kafatası kadeh üzerindeki yorumunda da fikri aynıydı.  Ölülerin kemiklerinin kezici aletlerle keslip, biçilmeleri ve aksesuar olarak kullanılması, onların etlerinin de yendiği anlamına gelmeyebilir.

Tabi öte yandan Avrupa'da o dönem insan eti yendiğini kanıtlayan biyolojik kalıntılar da yok değil.

Yamyamlığın büyük ihtimalle varlığı eninde sonunda kanıtlanabilir gibi duruyor ama insan kemiğindeki zigzak işaretinin gizeminin günün birinde çözülüp çözülmeyeceği bilinmiyor. 

www.arkeolojikhaber.com